Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ahlaki bir pusula için dine ihtiyacım yok
Ama siz,” diye karşılık verdi yüzünde ciddi bir endişeyle. "Yalnızca bu inançlarla ve bir anlam olmadan nasıl yaşayabilirsiniz?" İşaret parmağını bana doğru salladı. "İyi düşünün. Sizden daha büyük bir şey olmadığı inancıyla nasıl yaşayabilirsiniz? Size bunun mümkün olmadığını söylüyorum. Bu karanlıkta yaşamak gibidir. Bir hayvan gibi. Her şey yok olacaksa hayatın ne anlamı var ki? Benim dinim, anlam, bilgelik, ahlak, ilahî rahatlık ve bir yaşam tarzı sağlıyor bana." "Bunun akılcı bir karşılık olduğunu düşünmüyorum, Haham. Bu şeyler anlam, bilgelik, ahlak, iyi yaşamak, Tanrı'ya olan inancımıza bağlı değildir. Ve evet, elbette, dinî inançlar kendinizi iyi, rahat, erdemli hissetmenizi sağlar, dinlerin amacı tam olarak budur. Bana nasıl yaşayabildiğimi soruyorsunuz. İyi yaşadığıma inanıyorum. İnsanlar tarafından üretilen ilkeler bana rehberlik ediyor. Doktor olarak ettiğim Hipokrat yeminine inanıyorum ve kendimi başkalarının iyileşmesine ve gelişmesine yardım etmeye adıyorum. Ahlaklı bir hayat yaşıyorum. Etrafımdakilere karşı merhamet duyuyorum. Ailem ve arkadaşlarımla sevgi dolu ilişkiler yaşıyorum. Ahlaki bir pusula için dine ihtiyacım yok."
Sayfa 169
"O günlerde çok şey değişti. Ne kadar olağanüstüydü… Değişim… Evet, kesinlikle mistik ve mucizevi. Yanlış insanı öldürecektim. Kendimi öldürmek suretiyle gerçek suçlularla ödeşmek ve onları suçlamak hakikaten delilik. Eğer bir öldürme eylemi olacaksa, bırakın doğru düzgün olsun. Kendimi öldürmem cinayet anlamına gelir… Masum bir bireyin infaz edilmesi… En iyi ihtimalle, bir kenarda duran masum bir insanın öldürülmesi. Öldürülmesi gereken kesinlikle ben değilim; çünkü bir yaşam amacı bulamadım. Birkaç günde gerçekleşen bu değişim o kadar inanılmaz ve olağanüstü ki… Fevkalade! Bu değişimin büyüklüğü henüz tam olarak kavranamadı sanırım. Tam anlamıyla asimile olmam, geçmişteki ümitsiz halimi görmem zaman alacak. Muhtemelen o zaman bile durum şimdiki kadar basit görünecek: hayatımın anlamı yoktu. Para, arabalar, evler ve diğer bütün oyuncaklar sizi nereye kadar idare eder? İnsanın hayatında esaslı bir şeyler olmalı; uyanmak, yıkanmak, giyinmek, yemek, günü değerlendirmek, insanlarla kaynaşmak ve gerekeni yapmak için bir neden. İnsan bir şekilde dünyaya katkıda bulunmalı; aksi halde hayat anlamsız olmaktan da beter… Evet, sanırım müstehcen bir şakadan başka bir şey değil. Öyle ama gülen kim? Evet, kesinlikle, bir emekçi aldığı parayı ve sahip olduğu huzuru hak ediyor ve yaşam sevinci, hizmetle geçen bir hayatın münasip sonucu… İyi yaşanmış bir hayat… Hımmm, evet, evet tabii, sistemde kazara meydana gelen bir aksaklık… Hayat gerçekten harika…”
Reklam
İnsanlaɾ ɾuh eşinin mükemmel uyum olduğunu düşünüɾ ve hemen hemen heɾkes onu bulmak isteɾ. Fakat, geɾçek ɾuh eşi; seni hayattan geɾi koyan şeyleɾi gösteɾen biɾ ayna, seni hayatını değiştiɾebileceğine daiɾ faɾkındalığa kavuştuɾan kişidiɾ. Geɾçek ɾuh eşi muhtemelen hayatın boyunca tanıyıp tanıyabileceğin en önemli kişidiɾ. Tüm duvaɾlaɾını yıkaɾ ve seni hayatın içinde uyanık tutaɾ. Ruh eşinin amacı; seni biɾ güzel saɾsmak, egonu biɾaz yıkmak sana engelleɾini ve bağımlılıklaɾını gösteɾmektiɾ. İçeɾi yeρyeni biɾ ışık sızabilsin diye kalbini biɾaz olsun kıɾmaktıɾ. Sana, hayatına daiɾ kontɾolünü öyle kaybettiɾiɾ ki değişimin kaçınılmazdıɾ...
Hayatın hiçbir amacı yoktur. Hayat sizin yüklediğiniz anlam kadar anlamlıdır.
Elizabeth Gilbert
İnsanlar ruh eşinin mükemmel uyum olduğunu düşünür ve hemen hemen herkes onu bulmak ister. Fakat, gerçek ruh eşi ; seni hayattan geri koyan şeyleri gösteren bir ayna, seni hayatını değiştirebileceğine dair farkındalığa kavuşturan kişidir. Gerçek ruh eşi muhtemelen hayatın boyunca tanıyıp tanıyabileceğin en önemli kişidir. Tüm duvarlarını yıkar ve seni hayatın içinde uyanık tutar. Ruh eşinin amacı ; seni bir güzel sarsmak , egonu biraz yıkmak , sana engellerini ve bağımlılıklarını göstermektir. İçeri yepyeni bir ışık sızabilsin diye kalbini biraz olsun kırmaktır. Sana , hayatına dair kontrolünü öyle kaybettirir ki değişimin kaçınılmazdır.
Yaşamın amacı...
“Yaşamın amacı nedir diye mi soruyorsun? En ulu ve en imkansız olana ulaşmaya çalışarak ölmek derim.”
Sayfa 24
Reklam
En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka herşey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalaligimiz olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez.
Hayatın hiçbir amacı yoktur. Hayat sizin yüklediğiniz anlam kadar anlamlıdır.
Halkı aptal ama azınlıkları var olma çabası içinde yarı tanrılar yaratmış bir toplum. Bu yarı tanrılar bugün üstünde yaşadığımız dünyanın edebiyatını, müziğini, resmini, politikasını belirlemiş olanlardı. Ve ben onları sokakta göremiyordum. Kapalı kapılar arkasındaydı Avrupa’yı yönetenler. Halkın karşısına çıktıkları anda çiğ çiğ yeneceklerini bildiklerinden, ukalaca taktıkları yüksek kültür maskesini sadece birbirlerine gösteriyorlardı. Sömürmeye ve sömürülmeye hayatın amacı olarak bakan bu açık tenli ırk, belki de doğanın en büyük hatasıydı… Atom bombası oraya atılmalıymış. Deniz olmalıymış oralarda. Balıklar bile daha iyi geçinirmiş birbirleriyle!
Ölümün yaklaştığını,önemsiz ve aciz olduğumu, hayatın gerçek bir amacı veya değeri olmadığını öğrendim ve sen de buna şans diyorsun!”
Sayfa 263Kitabı okudu
Reklam
Sokrates'in Aristippas adlı bir öğrencisi daha var- dı. Yaşanan duyusal hazları olabildiğince artırmayı hayatın asıl amacı sayıyordu Aristippos. En büyük iyilik haz, en kötü şey ise acıdır, diyordu.
Tanrı’ya şükür, Tanrı öldü - bu varlığın amacı olmadığı anlamına gelmez! Ölümün gelmesi hayatın değeri olmadığı anlamına gelmez.
Eğer her insanın iradesi özgürse, yani her insan istediği gibi davranabiliyorsa, bütün tarih birbiriyle bağlantısız rastlantılar dizisi demektir. Milyonlarca insandan biri bile, bin yıllık tarih sürecinde özgürce, yani istediği gibi davranabilme fırsatını yakalamışsa, bu insanın bu yasaya aykırı tek bir hareketi bile bütün insanlık için yasaların
Sayfa 868Kitabı okudu
Çiçeğin üzerine konmuş arı çocuğu sokmuştur. Arılardan korkmaya başlayan çocuk arıların amacının insanları sokmak olduğunu söyler. Şair çiçek çanağından polenleri alan arıya hayran olur ve arıların amacının çiçeklerin aromasını içlerine çekmek olduğunu söyler. Arının çiçekten polen topladığını ve kovanına götürdüğünü gören arıcı, arının amacının bal toplamak olduğunu söyler. Arı kümesinin hayatını daha yakından inceleyen başka bir arıcı, arının polenleri genç arıları beslemek ve kraliçe arının yumurtlamasına imkan sağlamak amacıyla topladığını, amacının türünü devam ettirmek olduğunu söyler. Botanikçi, arının erkek çiçekten aldığı polene dişi çiçeğin pistiline götürerek dişi çiçeği döllediğini gözlemler ve arının amacı olarak bunu görür. Bitkilerin göçünü gözlemleyen başka bir botanikçi arının bu göçe katkıda bulunduğunu görür ve bu yeni gözlemci arıların amacının bu olduğunu söyleyebilir. Ama arıların nihai amacı, bu amaçlardan ne birine ne diğerine ne de insan aklının ortaya çıkardığı bir üçüncüsüne indirgenebilir. İnsan aklı bu amaçların ortaya çıkarılmasında ne kadar ileri giderse, nihai amacın bizim için kavranılmaz olduğu o kadar belirginleşir. İnsan ancak arının hayatının, hayatın diğer olgularına uygunluğu üzerine yapılan gözlemlere ulaşabilir. Aynı şey tarihi karakterlerin ve hakların amaçları için de geçerlidir.
Sayfa 774Kitabı okudu
Hayatın amacı, doğal yaşamın yapı ve düzenini idrak etme arayışıdır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.