Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Buluşmak da rast gelmek de, aramak da, kalbine dönmek de buydu. Hayatın mucizesi, esrarı, yazgısı, kaderi, çilesi ve teri buydu. Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu.
“Ah! Isidore, hayatın sıradan olduğunu söylüyorlar, ama hayat son derece sevilesi bir şeydir küçüğüm, sadece nasıl yaşayacağını bilmek gerekir.”
Reklam
Hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı, ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.
Sayfa 368Kitabı okudu
“Bir hikayenin nerede bittiğini bilmek önemlidir. Çoğu zamanlar bilemezler... Bütün yıkımların mutsuzlukların üzüntülerin esrarı buradadır. İnsanların hayatlarını hikayeler yönetir aslında. Onlar, kendileri ya da kaderleri yönetir zannederler. Kader denilen şey, inandığımız hikayelerin şaşmaz seyridir yalnızca. Duydukları, dinledikleri, gördükleri, okudukları; inandıkları hikayelerin şaşmaz seyri... hayatlarını hikayelere benzetmeye çalıştıkları için mutsuz olurlar. Hikayelere inanırlar çünkü. Hikayeleri hayatın kendisi zannederler”
" Hayatın mucizesi, esrarı, yazgısı, kaderi, çilesi ve teri buydu. Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu. "
Harflerin esrarı ve esrarın kaybı
O zamanlar hikayelerle hayatlar o kadar gerçekti ki, kimsenin aklına, hangisi hayatın aslı, hangisi hikayenin aslı diye sormak gelmezdi. Rüyalar yaşanır, hayatlar yorumlanırdı.
Sayfa 273 - yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
bulmak buydu demek, dedikleri daireye gitmek ve telefon numarasını verdikleri, onun da, "Beni bulsunlar," dedikleri adamı bulmaktı. Buluşmak da rast gelmek de, aramak da, kalbine dönmek de buydu. Hayatın mucizesi, esrarı, yazgısı, kaderi, çilesi ve teri buydu. Kim neyi arıyorsa onun tuzağına yem oluyordu.
YılmazMuslu:Herşeyin maddî açıdan izah edilmesi de gene geçen asrın sonlarında başlamış tabiattaki harikulâde san’at ve nizamı inkâr ederek onu tesadüfe bağlayan tekâmül teorisi de bu zamanlarda ortaya atılmıştır. 1880 senelerinde.. Bu terori ortaya atıldıktan sonra o asrın ilim adamları ve laik kafalılar bu görüşlere hemen sarıldılar. 19. asrın Darwinistleri bugünün modern ilminden, gelişen hayat sırlarından habersizdiler.. Bu sebeple herşeyi çok basite irca ettiler. En basit hücre bile son derece komplike bir varlık olduğu halde, onlara göre ev eşyasından pek farklı bir şey değildi. Hücre, bir zardan ve bunun içini dolduran jelatinimsi bir sıvıdan meydana gelmiştir. Bu sıvıya protoplazma adı verildi ve hayatın fizikî temelini teşkil ettiği kabul edildi. Mahiyeti bilinmeyen şeye bir isim koymakla Onun esrarı ve kıymeti gözlerden kaçırılıp, basitleştirilmek istendi. Şüphesiz bütün hücrelerin ihtiva ettikleri bir maddeye protoplazma ismini koymak herhangi birşey söylemek değildir. ..
Hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.
Sayfa 280Kitabı okudu
228 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.