Ömer Sevinçgül'ün Beni Yalnız Sen Anlarsın kitabı çok güzel. Birbirinden harika öyküler var. Bu kitabı okumaya başladığımda elimden bırakamadım. Bitirmek için yarını bekleyemedim. Bütün arkadaşlarıma öyküleri anlattım. Onlarda çok sevdiler. Ömer Sevinçgül'ün kitaplarını çok beğeniyorum. Bütün arkadaşlarıma bu kitapları önerdim. Onlarda sevdiler. Ömer Sevinçgül'ün yazarlığı ço mükemmel. Ömer Sevinçgül hem bugunün hem de geleceğin başarılı öykü yazarıdır. Hep öyle kalacaktır. Umarım diğer kitaplarıda önceki kitapları gibi mükemmel ötesi olur. Bu kitabı herkese öneriyorum. İyi okurlar...
Bu kitap için eh işte bile der miyim? Sanmıyorum. Fazla yüzeyseldi, hiç zevk alamadım okurken. Yazar güzelim Dominic ismini Nic diye yazmasıyla zaten beni benden aldı. Olivia ismine de Livy demesi üzerine tuz biber oldu. Rahat bırak güzelim isimleri, değil mi.. Dominic, Olivia'ya afedersiniz etmediği kelimeleri bırakmadı kız da ne gurursuzmuş hep peşinden gitti. Peh dedim. Yazar gerçi bir yerde ters köşeye yatırdı. Zaten onu da yapmasaydı rezil bir kitap olmuş bu ne böyle derdim. Aslında konunun zemini iyi ama üzerini sağlamlaştıramamış, bu konuda başarısız kalmış yazar. Bir de bu kitap seri. Diğer kitapları da basılsa okur muyum, sanmıyorum..
Seriyi merak edenlere;
1. Led Astray by a Rake - Aşkın Kollarında
2. A Most Sinful Proposal
3. To Pleasure a Duke
4. Sin With a Scoundrel
5. Wicked Earl Seeks Proper Heiress
İyi niyetli biriyim ben. Niye iyi insanlara iyi şeyler olmuyor? Niye şans benim ayağıma gelmiyor? Saçma sapan şeylere umut bağladım hep. Her yıldız kaydığında dilek tutmaktan dilek manyağı oldum. Yoruldum artık. Güçlü görüneceğim diye geberip gideceğim.
İşte hep böyle olur, hep böyle olur, gün batarken alevlenen pencereler birer birer söner, gölgelenir ve karanlığa bırakır yerini. Gecenin içinde iki iyi arkadaş kalır orada, bir ölü martı kalır, bir ruh kalır, kendileriyle baş başa, çekip gidenlerin bıraktığı boşluğa sarılarak. Olsun,ama olsun.Varsın perde kapanırken mutlu insan kalmasın bu sahnede. Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığında her yer kararmış olsun! En sonunda hakikat onu en çok hak edenin olur. Üstümüze kapanan gecede en uzağa gidenin olur.
Kitap okumanın fizyolojik etkilerinden ziyade ruhani etkileri konuşulur hep. Kitap okumak en ağır sporların yapamadığı kadar zinde tutar. Gözleri açar kalbin ritmini değiştirir. Aşk olanı meşk eder. Mutlu yapar.
İyi okumalar.
İkinci Abdülhamid’in kıskanç cãriyesi ãh’ının ateşiyle gök katlarını değilse de,muzdarip ruhunu incecik oyma işleriyle oyalamaya uğraşan padişahın marangozhãnesini ateşe veriverdi.Zarar ziyan cãriyenin kalbinde mi,marangozhãnede mi daha fazla,bunu tarihler yazmıyor.say:54
Bahtınıza Ekim’lerde hep İstanbul düşüyor.İstanbul bahtınıza hep Ekim’lerde düşüyor.Daha iyi vurulmanız daha iyi ölmeniz için her halde.İstanbul Ekim’de geçmişten ve gelecekten mürekkep çünkü.Üstelik salt kendi geçmişinden değil;sizinde geçmişinizden mürekkep.Önce ışık oluyor.Sonra su.Ve mavi.Ve yıldız.Bir Beyoğlu tramvayı,bir ãmãnın laternasında istiklãl caddesi uzantısı bir hüzün.Köşe başlarında ulysses’in bakışı,kestanecilerin kapı tuttuğu kitapçılarda taze mürekkep kokusu.Boşluğa dağılan buhurumeryem:bir şiirin sancısı.Bir sap gül:bir hayatın yarısı.Neden kalbimizin bütün acılara açık yerinin adı şãir.say:62
Sarayı olmayanın sultan olmadığını kim iddia edebilirdi? Ve bir ayna derinliğine dökülen görüntüleri ne yapabilirdi.