Veba Geceleri ile ilgili Youtube kanalımda kitap incelemesi yaptım. Okumak yerine dinlemeyi veya izlemeyi tercih ederseniz: youtube.com/watch?v=n69oAPG...
Orhan Pamuk severek okuduğum bir yazar. "Meyve veren ağaç taşlanır," veya "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar," misali Orhan Pamuk yazdıkça onu
- A.B.D de işşiz bir genç, otomotiv sanayinin öncüsü ünlü işadamı Henry Ford'dan iş istemek için bürosuna gider...
Sekreterden 8 ay sonraya güçlükle randevu alabilir.Randevu günü büroya gelen genç;
sekretere iş görüşmesi için randevusu olduğunu söyler...
Sekreter: Bay Ford şu an dışarı çıkıyor.
Siz de onu takip edin lütfen der..!
Bir
Bektaşi der ki: "Rakı ağızdan değil, kulaktan içilir. Biz ona içki değil, dem deriz!"
Oturursun masaya, garson bir şişe rakı getirir, mezeleri sıralar, kadehini doldurur, içersin! Hayır, rakı öyle içilmez... Rakının nasıl içileceğini, ya da nasıl içilmeyeceğini bilelim...
Rakı güneş batmadan içilmez. Duvara bakılarak içilmez. Rakı
MİLLETİN VEKİLİ OLMAK
Ülkemizin gerçekleri her zaman konuşulmaz. Her doğru, her yerde de söylenmez. Bildiğimiz tek şey seçtiğimiz milletvekillerinin milletten farklı ve özel bir konumda olduğudur. Ülkedeki bütün iş takibini milletvekilleri yapıyor gibi. Para konuşmayı sevmem. Kimsenin maaşını da hesaplamam. Demokrat Parti Milletvekili Cemal Enginyurt, geçen hafta Sözcü TV'de bir açıklamasında emekli vekil olduğu için 65 bin TL, aktif vekil olduğu için de 80 bin TL aldığını söyledi. Sadece milletvekilleri değil, atananlar içinde de toplumdan farklı ve özel maaş alanlar var. Sistemin özel kıldığı durum söz konusu. Sistemin içindeki yanlışların sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Kamuda tasarrufu konuştuğumuz bugünlerde kurumlar gerçekten harcamalarına dikkat edecek mi? Haksız kazanç elde edenler, vicdanen bir rahatsızlık duyacaklar mı?
Psikanalizm'im kurucusu ve en önemli kuramcısı Sigmund Freud, Totem ve Tabu adlı eserinde, ilkel insan ve kabilelerden günümüzün Modern topluluklarına dek onların değişen ve değişmeyen adetlerini-ahlak anlayışlarını ele alıyor. Şunu açıkyüreklilikle kabul etmeliyiz ki, hepimiz ilkel insanlardan bir takım tabu özelliklerini içimizde taşıyoruz.
Cuma. Mübarek günler. Affa mazhar oluruz inşallah. Tanrı'ya açık mektup. Pardon. İltica diyelim. İstiaze diyelim. Ey güzel Allahım. Hamd sanadır. Salat ve selam Rasulün Muhammed'edir. Bismillah. Ey güzel Allahım. Ya Rabbi. Biliyorsun ki şu senin kullarının yaptığı birçok şeyin saçma olduğunu görüyor ve onlardan uzak durmaya çalışıyorum.
-Ne işimiz var anne bu mahallede? Neden cevap vermiyorsun?Neden bu binada durdun?
-Hiçbir şey sorma,sadece gel.
(Anne kız bir binadan içeri girerler ve bir dairenin önünde dururlar, anne anahtarla dairenin kapısını açar ve içeri girerler)
-Anne bu evde kimin, neden anahtarı var sende?
-Satın aldım, bize ait artık bu ev.
-Seni anlamıyorum anne.
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürşidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiş büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye.
Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviş feda olsun. Edep gittiğinde onu geri
Cum’a sözcüğü, “toplanma” anlamındaki ج م ع [c-m-’a] kökünden gelir. Dilbilimcilerden A’meş الجمْعة [cum’a], Âsım ve Hicazlı dil bilimciler الجُمُعة [cumu’a] diye okurlar. Cum’a diye okumak Ukayloğulları lehçesine göredir.
يوم الجمعة [YEVMU’L-CUM’A]
Yevm [gün] ve cem’ [toplanma] sözcüklerinden oluşan yevmu’l-cum’a tamlaması, “toplanma günü,