Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
şu bizim Akşehirli tonton Nasreddin Hoca'yı j yalnızca bilgili, hazırcevap sanma. Hoca hem cömert hem de yardımsever bilinirmiş yaşadığı çağda. Bu yüzden ona bol bol misafir gelirmiş. Bu güzel ev sahibine gelenler yer içer, yatar kalkar, bir türlü gitmek istemezmiş. İsanoğlu gariptir. Kimi iyiliğe iyilikle karşılık verir, kimisi de iyilik
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Reklam
Dayı, pilotun havada gezer bir adam, ancak havada gezmeyi karada da münasip bulmuş gibi eğreti ve ayağı yere basmaz bir herif oldugunu, onu değil koca, komşu olmaya bile uygun görmediğini söyledi. "Bilmesem de hûnerbendi bilirim." dedi. Kadınlar pilotu değil, anasını beğenmemişlerdi, onlara göre Tevhide, bu yavru, pilotun cakası ile daha beş seneye kalmadan malülen kadınlıktan emekli olurdu zaten. Başka biri hostesleri ve uzun süren yolculukları, yalnız geçecek günleri geceleri hatırlattı. En sonunda da o kadar gece uykusuz beklenen pilotun Tevhide'nin yanına sabahın köründe gene bin afra ile ve her türlü doymuş, ne yatağa ne sofraya yüzü olmadan geldigi bir sabah erkeni resmi çizilince dayı iyice yarı can olup, "Ucuz kurtulduk şerefsizden. Bir daha adını anmayın, anasına cevap bile vermeyin, bir daha da her azanı, halayık arayanı kapımıza getirmeyin. Önce kimdir, ne işi var bana inceden anlatacaksınız." diyerek kadınları hayladı.
Bir zamanlar Taşra
“Medeniyetimizi oluşturan manevi dinamiklerin dışa dönük zâhiri bir zenginlik ve gösterişi değil; içedönük bir derinlik ve yüceliği hedef aldığını söyleyebiliriz. Bu bir bakıma zâhire nispetle bâtını kıymetli kılar. İlkeler böyle belirlenince; medeniyet unsurları da bu ilkelerden neşet eden nispetlere, gelişmelere, biçimlere ulaşır. Mesela
Dergah Yayınları
Alma ekranı / olma kanseri
Görgünün önemsendiği, aile terbiyesi almış sıfatının çok sık kullanıldığı yıllarda, iyi aile olmanın koşulu varlıklı olmak değil, görgülü olmaktı. Aileler mal varlıklarını sergilemeyi görgüsüzlük olarak kabul ederler, davranışlarıyla, nezaketleriyle asaletlerini ortaya koymaya çalışırlardı. Maddi durumları birbirinden farklı olsa da, benzer