“Türk Çanakkalesİ”, bir 19. yüzyıl İlyada’sıydı. Bu, milletlerin
devlerinin kırdığı hiçbir savaş, bu kadar kahramanca
olmamıştı. Bir zamanlar Troya’nın duvarlarının yükseldiği Asya tarafında,
Çanakkale boğazında, Gelibolu’da bir ordu, şimdi
ülkeyi dev bir filoya ve güçlü bir müttefik düşmana karşı savunmak
zorunda kalıyordu. Tanrıların babası Zeus’un oturduğu Ida dağı, Priamus’un
kalesi, Kserkes’in tepesi, Stamander’in eskiden
Grek ordugahı ile Troialıları ayıran çizgisi, — Bu topraklar ne
kadar kanla sulanmış, bu topraklar ne kadar efsane doğurmuştu?
Achil, Hektor, Patroktus, Hero ve Leander. Gerçek
veya masal — uzak geçmiş zamanların parıltıları altında çözülemez
biçimde iç içe geçmiş — Gerçek ve Masal.
Şimdi, bir zamanlar Hektor’un şarkı söylediği yerler
üzerinde İngiliz ve Fransız bombaları gümbürdüyor, yeni
zamanın savaşı, yeni savaş araçlarıyla, klasik çağların topraklarında
yapılıyordu. Ama, insanlar daracık siperlerde oturuyorlar, kılıç sallamak yerine el bombası atıyor, kum
torbaları kalkan görevi görmek zorunda kaldıkları bu insanlar,
eski Troya savaşçılarının savaşırken, aç kalırken, kan dökerken, ölürken gösterdikleri cesaretten çok daha fazlasını gösteriyorlardı