MÜSLÜMAN SAATİ
İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi,
Arakan!
Heyhat nerde insan nerde insanlık
Masum canlar ölüme gidiyor
Tek kurşunla bir anlık
Mevzu ne suriyeli ne de arakanlılık
Mevzu bile olmayacak kadarlık
İslam dünyası ve Müslümanlık
!
Heyhat nereye kadar kaos ve ölüm
Durgun ufak yürekler bedenler soğuk
Daha ne kadar göze gelmeyecek zulüm
Kulaklar mı tıkanmış ölümün sesi mi boğuk
!
Heyhat Müslüman kardeşim, ölmüş iman
Kardeşim katledildi suskun vicdan
Ölen gitti kardeşim bugün , Peki ya yarın
Kim koşacak bana memleketim olunca Arakan!
Nasihatname / Alev Alatlı - Ey Oğul!
Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl.
Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bedîüzzaman arasında Selânik'te cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına: "Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecek idi" diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhar etmiştir.
Karasso ki, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak için sinsi ve tertibli bir şekilde çalışan gizli bir teşkilata mensub olup, ortada fevkalâde bir rol oynuyordu.
Karasso'nun Bedîüzzaman'ı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meş'um gâyesine âlet etmek idi.
Fakat heyhât!...
Sayfa 57 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
“Payitaht Abdülhamiddeki Emmanuel Karasso”
İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bedîüzzaman arasında Selânik’te cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına: “Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecek idi.” diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhar etmiştir. Karasso ki, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak için sinsi ve tertibli bir şekilde çalışan gizli bir teşkilâta mensub olup, ortada fevkalâde bir rol oynuyordu. Karasso’nun Bedîüzzaman’ı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meş’um gayesine âlet etmek idi. Fakat heyhat!…
Türkler arasında yayılan umutsuzluk, Pickthall'ın, yarınların daha güzel ve aydınlık olacağı inancına en ufak bir gölge düşürmez. Kendisine her gün serzenişte bulunan Türk dostlarına "daha yolculuk yeni başlıyor" der. Avrupla'ya ise "Türklerin kıymetini bilin" der. Zira Müslüman Türkler, Avrupa ile barış ve huzur içinde yaşamak için en önemli adımları atabilecek tek millettir. Pickthall'ın Araplara sevgi ve saygısı tamdır. Fakat İslâm dünyasına liderlik edecek tek millet olarak Türkleri görür. Fakat "Heyhat! Ne yazık ki Avrupa'da kafa yok, sadece vücut organları ve mide var ; burada biz kime ya da neye başvurabiliriz ki?"
İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bedîüzzaman arasında Selânik'te cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına: "Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecek idi" diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhar etmiştir. Karasso'nun Bedîüzzaman'ı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meş'um gayesine âlet etmek idi. Fakat heyhat!...
