Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl. Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
·
Puan vermedi
Siyonizm İdeali Peşinde Koşan Bir Hahambaşı
Siyonizm İdeali Peşinde Koşan Bir Hahambaşı Kitabın Yazılış Amacına Dair Yazar Hüseyin Serkan Elönü, yazdığı “Haim Nahum” adlı kitabın önsözünde fikir, düşünce olarak yazma niyetini şöyle anlatmıştır: “Dinimizin ve ülkemizin kahramanları hakkında tonlarca kitap bulunurken İslam düşmanları hakkında ciddi eser maalesef bulamıyoruz.” Elönü, büyük
Haim Nahum
Haim NahumHüseyin Serkan Elönü · Küresel Kitap · 201663 okunma
Reklam
Nerden nereye desek bile az kalır!
İslâm düşünce ve kültürü, özellikle Güney Avru pa'nın okumuş kesimleri arasında IX. yüzyıl gibi erken bir dönemde etkili olmaya başlayacaktır. Bu dönemde yaşamış Alvaros adlı İspanyol'un aşağıdaki yakarışı bunu teyit ediyor: Benim hıristiyan kardeşlerim, Araplar'ın şiir ve aşk hikâyelerinden zevk alıyorlar. Müslüman kelâmcı ve filozofların eserlerini onları reddetmek için değil, Arapça'yı doğru ve seçkin bir şekilde konuşmak için inceliyorlar. Bugün kutsal metinlerimiz üzerine yazılmış Latince şerhleri okuyan kilise dışından birini nerede bulabilirsiniz? İnciller’i, peygamberleri ve havârileri okuyan kim var? Heyhat! Yetenekleriyle temayüz etmiş genç hıristiyanlar Arapça'dan başka bir dil yahut edebiyattan haberdar bile değiller. Arapça kitapları büyük bir dikkat ve heyecanla okuyorlar. Büyük masraflar yaparak bu kitapları topluyor ve her yerde Arap kültürüne övgüler yağdırıyorlar.
Müslüman Saati (Ahmet Haşim)
Şimdi heyhat, eski “saat"le beraber akşam da, fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolaşmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.
Sayfa 201 - Matem çöktü saate oldu mu Haşim bey?Kitabı okudu
Şimdi heyhat, eski “saat”le beraber akşam da, fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.
Sayfa 201 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
sorgulayan müslüman tayfası
Sahtekar okuma anlayışı ile tartışma virüsünü âşıladılar Müminler'e. "Hadi bakalım Allahu Zülcelal burada ne demek istedi?" "Sence ne demek istedi, bence ne demek istedi?' Heyhat! Kuru gürültü, boş laf, bol günah ve bölünmeye giden sorular. Aslında bunlar soru değildir. Bunlar bölünmeye ve parçalamaya giden yolun soru görünümlü cevaplarıdır. Böylece cemaat olmaktan çıktık ve bölündük. Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam'ın dediği gibi "Parça parça..." Olduk
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
704 syf.
2/10 puan verdi
·
92 günde okudu
Düşe kalka zor bitirebildim. Zira kitabın neredeyse tüm yönleriyle nesnellikten uzak, tarafgir bir edayla kaleme alınmış olması, zihnimde var olan gerçeğe karşı bir kuşku duymama sebebiyet verdi. Bu vesileyle yazara naçizane bir sorum olacak, neden kitabın adını
Üç Dinin Tarihi
Üç Dinin Tarihi
değil de Müslüman İlahiyatçı Bir Türk'ün Gözüyle Üç Dinin Tarihi koymadınız? En azından benim gibi objektif ve tarafsız bilgi arayışında olan birini kandırmış olmazdınız. Önsözünüze bir parça sadık kalarak değindiğiniz ve eleştiride bulunduğunuz "taraflı yazan" tarihçilerin izinden gitmeseydiniz, belki de serzenişim bu denli yüksek perdeden olmazdı diye düşünüyorum. İşin maddi tarafının pek bir ehemiyeti yok kayıp zamanımı kim telafi edecek şimdi? Sİtemimi biraz daha somutlaştırmam gerekirse yazar, kitabın adından bağımsız bir şekilde diğer din ve öğretileri Kur'an veya Türküloji üzerinden çürütmeye çalışıyor sanki.Yani bir anti tez kitabı okuyor gibi hissettim kendimi. Ama ben üç kutsal dinin tarihini okumak istememiş miydim? Yahudiliği , Hristiyanlığı anlatırken sürekli Kur'an'ı referans göstermesi , ordan örnekler ve çözümlemeler oluşturma gayreti de neyin nesi? Heyhat, İncile , Tevrata hatta Zebura ne oldu peki? Bana "3 dinin tarihi" olarak gelmemiş miydin? Neyse, rüzgar değirmenine karşı bu kadar kavga ve gürültü yeter. Zaten kaza ve kadere iman eden biri olarak başıma gelen bu hadiseyi hayra yormaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Dip not: Amacınız doğru ve tarafsız bir şeyler öğrenmekse o halde bu kitaptan uzak durmanızı tavsiye ederim. Sevgi içimizde.
Üç Dinin Tarihi
Üç Dinin TarihiMehmet Bayrakdar · Say Yayınları · 201641 okunma
İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bedîüzzaman arasında Selânik'te cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına: "Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecek idi" diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhar etmiştir. Karasso'nun Bedîüzzaman'ı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meş'um gayesine âlet etmek idi. Fakat heyhat!...
MÜSLÜMAN SAATİ
İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu üslub-ı
Müslüman Saati/ Ahmet Hâşim İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir
Reklam
Ebu Talib Ölüm Döşeğinde
Allah Resûlünün yaşları kırk dokuz yıl, sekiz ay, on bir gün... Amcaları Ebu Talib ölüm döşeğinde... Yaşı seksen yedi... Kendisine babalık etmiş, sayısız fedakârlık göstermiş, soy ve aile gayretleriyle de olsa himâye kanadını alabildiğine açmış, İslâmiyete asla düşman olmamış, hattâ onu benimsemenin son haddine kadar gelmiş, fakat yekûn
Sayfa 230 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARI / 35 DENİZ YÜKSELİYORKitabı okudu
İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bedîüzzaman arasında Selânik'te cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına: "Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecek idi" diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhar etmiştir. Karasso ki, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak için sinsi ve tertibli bir şekilde çalışan gizli bir teşkilâta mensub olup, ortada fevkalâde bir rol oynuyordu. Karasso'nun Bedîüzzaman'ı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meş'um gayesine âlet etmek idi. Fakat heyhat!...
240 syf.
3/10 puan verdi
-“İstanbul’daki imparatorluk elçisi Busbeck, Avrupa’yı her an gerçekleştirebilecek bir Türk fethinden kurtaran tek şeyin İran tehlikesi olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir.” diyen Bernard Lewis, aslında bize Osmanlı tarihinde de öğretilen şeylerin yine onların elinden hazırlanmış bir düzenek olarak karşımıza geldiğini söylüyor. -Yani
Hata Neredeydi?
Hata Neredeydi?Bernard Lewis · Oğlak Yayıncılık · 20121,673 okunma
2. numaradan sonra 1. numara daha çoğunlukta maalesef... Heyhat!!!
... Memleketimiz öyle bir hale getirilmiştir ki sevgili kardeşim, çeşitli iç ve dış tesirlerle halkımız bu gün iki, hatta üç kutuba ayrılmış durumdadır. Bir kısmı Müslüman olduğu halde kendi dinine düşman olmuş, bütün dinî emirleri reddedip Kur'an'a, Peygamberimize ve hâşâ Allah'a küfreden dinsiz azınlıklardır. Bunlar her fırsatta maneviyatla milletin tanıdığı bütün mukaddes mefhumlarla saygısızca alay eder ve ecdadlarının kemiklerini kabirlerinde sızlatacak her türlü çirkin hareket ve ahlâksızlığı mubah görüp bunları alenen irtikâptan kaçınmazlar. Diğer ikinci kısım Müslümanlara gelince, bunlar da Müslümanlığın hemen hiç bir icabını yerine getirmezler. Ancak Allah'a, Peygamberimize ve Kur'an'a inanırlar. İslâm dininin yüceliğini kabul ederler,dini meselelere hürmetkârdırlar... Ve İslâm'ın vecibelerini yerine getirmediklerinden dolayı içlerinde daimi bir huzursuzluk ve üzüntü duyarlar. Üçüncü kısma ayrılan Müslümanlar ise, hareketleri, kıyafetleri, hususi ve içtimai hayatlarındaki yaşayışlarında dinlerinin emirlerine riayet eder, İslâm'ın yasakladığı her şeyden şiddetle kaçınırlar ki işte aslında hepsi de nüfus kâğıdına göre Müslüman sayılan bu üç zümrenin içinde göğsünü gere gere, alın akıyla "Müslümanım" diyebilecek gerçek Müslümanlar bunlardır.
Sayfa 106Kitabı okudu
187 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.