Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bediüzzaman arasında Selanik'te cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına "Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecek idi" diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhâr etmiştir. Karasso ki, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için sinsi ve tertibli bir şekilde çalışan gizli bir teşkilata mensûb olup, ortada fevkalade bir rol oynuyordu. Karasso'nun Bediüzzaman'ı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meş'ûm gayesine alet etmek idi. Fakat heyhât!...
Şimdi heyhat, eski “saat”le beraber akşam da, fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.
Sayfa 201 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Heyhat...
Liderlerin çoğu Müslüman olduklarını açıkça ifade etmekte zorlanıyordu ve darlık çekiyorlardı. "Biz Müslümanlarız ve biz Allah'a güveniyoruz, imana güveniyoruz, İslâm'la izzet buluyoruz" demek kendilerine çok ağır geliyordu. Peki sonuç ne oldu? Bundan daha fena ve daha perişan bir sonuç düşünebilir miyiz?
Vorontsovlar, muazzam bir hayat sürüyordu. Çar ailesinden sonra ülkenin en önde gelen ailesiydiler. Her zaman sevilmeseler de daima konumlarına yaraşır bir muamele görüyorlardı. Aris­tokratların birçoğu bu aileyi kıskanıyordu. Ailenin üstünlüğünü kabul eden halk, Vorontsovları seviyordu. Soyluların aksine halk, Vorontsovların huzurunda ayakta
Kendi halkına, özellikle siyasi suçlulara çok katı davranan l. Ni­kola, ele geçirdiği ülkelerin halklarına genellikle alicenap davra­nıyordu. Polonyalılar hariç... Polonyalıların milliyetçi coşkusu, Rusları ve Nikola'yı çileden çıkarıyordu. Ayrıntılara gösterdiği özenle tanınan Nikola, Polonya seferine gönderdiği generallerini Polonyalı
Şimdi heyhat, eski "saat" le beraber akşam da fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Felâketlerin böyle peşpeşe gelmesinden hâsıl olan çaresizlik üzerine Selâhaddîn Eyyûbî bir kere daha halîfeye müracaat etti ve şöyle bir mektup gönderdi: "Hristiyanlar denizin dalgalarından çoktur. Karada biri telef olsa denizden bini geliyor, tohumu hasadından çok oluyor, ağacı budandıkça bıçakla kesilemeyecek kadar dallar sürüyor. Düş-
"Şimdi heyhat, eski saatle be­raber akşam da, fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çar­şafa dolanmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz."
(Atatürk'ün tavsiyesidir) _İnsanların zihinlerini karıştırmayı çok seven diktatör ile yönetilen bir ülke var. Bu ülke dünyadır; bu hükümdar Allah'tır; vekilleri din adamlarıdır; uyruğu insanlardır. Bu hükümdar, bilinmek, sevilmek, itaat edilmek istiyor. Ancak hiçbir zaman kendisini göstermiyor ve her şey hakkında edinilebilen bilgiyi
Bazı hanımlarımız çarşaf giymek mevzuunda titizlik yapmakta ve bunda pek de ileri gitmektedirler. Lakin erkeklerle konuşmaktan ve sokaklardaçarşı ve pazarlarda gezmekten ve hatta akraba diyerek, amca ve dayı çocuklarıyla ve daha bunlara yakın olanlarla ülfet ve ünsiyetten hiç de geri kalmazlar. Sanki çarşaf giymekle her şey hallolmuştur. Halbuki memleketimizin gerek şark taraflarında, gerek orta kısımlarında, hele Karadeniz sahillerinde, Rize, Trabzon gibi vilayetlerimizle Konya, Adana, Bolvadin, Kütahya, hatta Çanakkale, Kastamonu ve Kayseri gibi uleması bol vilayetlerimizde dün de, bugün de müslüman hanımların giydikleri esvaplar malum; bol şalvar, üstüne bir örtü, böylece gezerler. Bizim gençlik devirlerimizde, hanımlarımız hem çarşaf giyer hem de peçe kullanırlardı. Küçük Hamdi Efendi (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır) ise tefsirinde bunları yazarken, bir de şemsiye kullanır olduklarını söyler. Bir erkek görünce hemen şemsiyelerini önüne açar ve kendilerini tamamiyle saklarlardı.Bizim tramvay ve otobüslerde de hanımların yerleri ayrı ve perdeliydi. Heyhât ki bugün birtakım çarşaflı hanımlarımız çarşı-pazarları doldururken, bir kısım derviş çarşaflı hanımlar da beylerine karşı kendilerini beğenip itaatlerindeki hata ve kusurları hiç görmezler. Bilmezler mi ki kocaya itaat ana ve babaya itaat gibidir?!..
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
ضمن الدين و كفرا قلبكا و إذا ما الدين فر و يلكا! Kalbinde küfrü ve imanı bir arada tutma, at Gönül yıkmak mı, o da ne heyhat !
Sayfa 75
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.