"Portuga!"
"Hı..."
"Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?"
"Niye?"
"Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor."
“Portuga!”
“Hı...”
“Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?”
“Niye?”
“Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin.Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor.”
Dün gece 16 aylık kızım Aliye Sena, uyku vakti (ve uykusu) gelmesine rağmen legolarını görerek onlarla oynamak istedi. Mızırdanarak lego çantasını yanımıza getirdi ve fermuarını açmamızı bekledi. Hayır, uyku vakti demenin veya çantayı elinden almanın sadece ağlamasını arttıracağını görebiliyordum. Duygularını anlayıp ona yansıttım. Legolarınla oynamak istiyorsun öyle mi dedim. Bir anda mızırdanmayı kesip yüzüme bakarak "hı hıı" dedi. Getir çantanı yatağının yanına koyalım, sabah oynayabiliriz, ne dersin dedim. Beraber çantasını taşıdık ancak hâlâ bir anlaşma sağlayamamıştık, çantanın sapını sıkıca tutmaya ve açmamızı beklemeye devam ediyordu. Çantayı yatağının içine alabileceği, istediği yere koyabileceği gibi konularda seçim yapmakta özgür olduğu ancak çantanın şu an açılmasının bir seçenek olmadığını tekrar tekrar güzelce ifade ettim. En son annesi kucaklayıp kaldırırken hâlâ çantanın sapından sımsıkı tutmuş çantayı havada peşinden gezdiriyor ve gözleriyle benden bir yol çare bekliyordu. Nihayet ışık söndü, tutarlı ve kararlı tutumumuz yüzünden çantayı fazla ağlamadan bıraktı. Evin tutarlı ve makul kurallarının olması, anne ve babanın birbirinin kurallarını delmemesi önemli. Çocuğun duygularının farkında olunduğunun kendisine yansıtılması daha önemli. İşte o zaman sıkıcı ama onların iyiliğine olan kurallarımızı anlayışla karşılıyorlar. Zamanla ve kısmen :)
Işıklar içinde nasıl uyunuyo? Florasanı mı açık bırakçam, yoksa düz ampül de olur mu, ay çok aydınlık ama ya ben parlak ışıkta asla uyuyamam gece lambasına okeyleşelim, hı olmaz mı ?
Ökkeş:
"Karabaş beleş mi?" diye sordu.
Salcı:
"Hı," dedi.
Ökkeş o zaman Çerçi Yusuf'un yanına yaklaştı:
"Yusuf Emmi, madem beleş, Karabaş bir daha karşıya gitsin gelsin?"
"Niye ki?"
"Çok hoşuna gitti de."
Salcı da, Çerçi Yusuf da güldüler.
Tam 2 yıl oldu burdayım...
Dolu dolu iki yıl...
Tek tek hangi birinizin ismini sayayım ki...
Belki anlık unuttuklarım veya sıralama yüzünden alınacak dostlarım olabilir.
O yüzden tek tek yazmayacağım...