Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Üstünlük Söylemi İkona kırıcısı güney deniz adalısı şöyle buyurdu. Yorgunum üşüyorum kırgın ve kızgınım dostlar; insanları hep sevdim. Kadınları da sevdim ama eşimi sevdiğim gibi değil. Kadındaki ince ruhu sanatı şefkati ve gerçek güzelliği sevdim, çoğu erkeğin aksine kadını tıpki bir çocuk gibi sevdim. Ben üzgün, dalgın, şaşkın ve yolunu arayan çocukları sevdim. Her çocuğun acısını kendi çocukluğum gibi hissettim. Sonra ben kedileri sevdim. Tıpkı çocuklar gibi sakarlıkları beni güldürdü. Çocuklar gibi oyunlarına katıldım. Sonra onların haksız ölümlerine şahit oldum. Tıpkı çocuklar gibi tıpkı kadınlar ve insanlık gibi. Sonra büyük görünen insanlar gördüm. Hiçbirşey yapmadılar, yapamadılar. Sonra ahlak anlatan insanları gördüm. Hiç adil değildiler. Kızgınım ve üzgünüm. Ve sonra kendime dedim sen anlam arayan koca hiçsin. Senin küçüklüğündedir büyüklüğün. Senin yokluğundadır varlığın. Azlığındadır çokluğun. (İkona yerleşmiş yaygın gelenek)
Mem nelere gark olmadı Zin'in ateşi için Ferhat dağlar delmedi mi Şirin'in düşü için Kusur ise her saniye her yerde seni anmak Mecnun az mı yemin etti Leyla'nın başı için Sesi yorgun gözlerinden uykusuzluk seçilir Görkeminin zerresinden Ağrı Dağı küçülür Gecelerin kollarında leblerinin bal suyu Aydan dökülürcesine kana kana içilir
Reklam
Evli ve çocuklu Aileleri analiz ediyorum. Bu sonuca varıyorum. Erkek namusuzluk peşinde. Kadın ise özgürlük peşinde. Herkes kendisi için yaşıyor. Kimse çocukları düşünmüyor. Bende diyorumki. Özgürlük seni Allaha götürüyorsa sen özgürsün. Eyer özgürlük seni namusuzluğa ve seni şeytana götürüyorsa sen bir hiçsin.
Mistik Hermeneutik
“Felsefî Hermeneutik her şeyden önce belirli anlamlı bütünlükleri yorumlama ve anlama sanatının adıdır.” Arslan Topakkaya Mistik hermeneutik ise bütün anlatıların ve şiirlerin yorumlarının yorumlayanın kendisini ve hayatını bu yoruma göre değiştirdiği ve gerçekleştirdiği görüşürüdür. Bu durumun en açık örneği olarak M. Night Shyamalan’ın
Geçen hafta içime bir yerlere gitme sevdası düştü. Uzak olmalıydı İstanbula. Sessiz. Yeşil. "Sözün ve sükûtun renkleri"ni aksettiren bir seyahatnamenin ilk sayfası. Dünya ile ahiret arasında gerili ve asılı duran bir berzah. Haritaların unuttuğu, navigasyonların hatırlamadığı bir hayal şehir. Tarih de olsundu, hayal de. "İçinde
Yalancı! Allah’ı sevdiğini belirtiyorsun. Nimet hâlinde “Allah!” de; sonra da kaç, kaybol; bu yakışır mı? Belâ geldi mi, sanki ilâhî duyguların sönüyor ve sen çırpınıyorsun. Allah’ı yalnız iyilik içinde mi anacaksın? Belâ karşısında dağ gibi olmalısın. Allah sevgisi o zaman belli olur. Bu duygudan mahrumsan hiçsin. Bu yol, içi bozuk­ları hemen açığa çıkarır. En ufak bir değişik hâl, iç âlemi perişan etmeye yeter. Abdülkadir-i Geylani Hazretleri ( Kaddesellâhu Sırrahu )
Reklam
Arap Ali Ağıtı...
Mağusa Limanı” ya da diğer adıyla “Arap Ali Ağıtı” bir Türk halk destanıdır. Biz onu Ali İsmail Korkmaz ile özdeşleştiririz. Siyahi olduğu için Arap Mahmut Efendi diye bilinen Mahmut, gönlünü bir “beyaz”a, Hatice Hanım’a kaptırdığında mesela ABD’de henüz siyahla beyazın evlenmesi yasaktı. Evlendiler, Limasol’un şirin Arnavut Mahallesi’nde dört çocukları oldu Babasından kelli, oğulları Ali’nin de lakabı Arap Ali oldu. Ali; Mağusa Limanı’nda gümrükte çalışırdı. Kimi kaynaklar, hamal olduğunu söylüyor. Bıçkın, deli dolu, “Limasolluların sevgilisi” Ali, bir gün yorgun argın “üç konyak” içmek için gittiği meyhanede İngiliz askerleriyle önce atıştı, ardından kavga çıktı. Ali, “yedi sekiz” süngüyle yere yığıldı. youtu.be/ZyDhBIvq4GE
Yusuf Kaplan
Anadolu’nun mayasını karan, ruhunu oluşturan bir kıta var: Keşfedilmemiş kıta bu: Anadolu ruhunu inşa eden, ete kemiğe büründüren ama şu an en zor dönemini yaşayan medrese ve tekke’nin yeşerttiği ruh’tan sözediyorum. Bu ruhun adım adım, kare kare, sayha sayha dirilişine tanık oluyorum bir kaç yıldır. Son iki hafta içinde Sivas, Kayseri ve
Bilim Dünyasının Öncü Kadınları
​Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 2015’te kadın ve kız çocuklarının bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarında varlık göstermelerinin teşvik edilmesi amacıyla her yıl 11 Şubat’ın “Uluslararası Bilimde Kadınlar ve Kız Çocukları Günü” olarak kutlanmasına karar verdi. Ayrıca BM, bu yılki temayı da “Kapsayıcı Yeşil Büyüme için Bilimde Kadın ve
Türk Bilimkurgu Yazarları Antolojisi- Derleyen: Emrecan Doğan
Antolojinin hazırlıklarına ilk başladığımda bu kadar çok yazar ve eserle karşılaşacağımı düşünmemiştim. Çoğu insanın kafasındaki yanılgılardan bazıları bende de vardı. Ancak listeyi hazırlarken son ana kadar adını daha önce bilmediğim pek çok yazarla karşılaştım. İleride bu antolojiyi sözlük olarak daha gelişmiş ve detaylı bir şekilde yazmayı da
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.