Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hilâl

Hilâl
@hilosy
108 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
56 syf.
8/10 puan verdi
Salomonsohn, çok küçük yaşlardan beri çalışmış, tüm yaşamını ailesine adamış ve her zaman onların mutluluğunu kendi mutluluğundan önde tutmuş yaşlı bir adamdı. Yıllarca göstermiş olduğu fedakarlıkların aslında hayatındakilere karşı kendisi değersizleştirmekten başka bir işe yaramadığını kızı ve eşi ile çıktığı bir tatilde acı bir şekilde fark edecektir ve o andan sonra hayatları hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır. Hayatımızda yaptığımız birçok fedakarlığı etrafımızdaki insanları mutlu etmek için yaparız. Yaptıklarımızın adı her ne kadar fedakarlık olsa da ve karşılık beklemeden yapmış olduğumuzu kendimize kabullendirmiş olsak da içten içe bir beklentiye girer ve biz de kendimizi değerli hissetmek isteriz. Bu beklentiler, karşılık bulmadığı her an, ufak ufak içimizde birikir ve bir gün yaşanan ve belki de diğerlerinden farksız olan bir olay ile büyük bir yıkım yaşamamıza neden olur. Bu kitabı okuduktan sonra farkına vardığım şey ise; hayatını tek taraflı fedakarlıklarla geçirmiş bir kişinin, herhangi bir olay da yaşadığı büyük bir hayal kırıklığının farkındalığı ile bütün hayatını sorgulamaya başlaması ve o andan sonra hayatını eskisi gibi yaşamasının asla mümkün olmadığı…
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Zeplin Kitap · 201816,5bin okunma
Reklam
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitabın yazarı Mimi Baird babasından, küçük yaşta ayrı kalmak zorunda kalmış ve bunun sebebini bilmeden, yaşamını sürdürmeye devam etmiştir. Yazar, uzun yıllar sonra babası hakkında sadece, annesi tarafından verilmiş olan “hasta” olduğu bilgisine ulaşmıştır. Ama babasının ölümünden sonra amcası ile yaptığı görüşme sayesinde babasının yazdığı notlara ulaşmış ve babasının basit bir hasta kelimesi ile anlatılamayacak kadar ciddi bir durumun içinde savaşmak zorunda kaldığını anlamıştır. Yazar, yıllar sonra mucizevi bir şekilde eline geçen bu notlar sayesinde babasının yaşadıklarına ortak olabilmiştir. Mimi Baird, manik depresif olan babası Dr. Perry Baird’in hastalığı ile mücadele ederken yaşadıklarını içeren ve bir günlük gibi tuttuğu notlarını, uzun yıllar boyunca uğraşıp düzenleyerek bir kitap haline getirmiştir. Yazar kitapta, Dr. Perry Baird’in notları dışında, hastalığı boyunca yattığı hastanelerdeki tıbbi kayıtlara, babasının hastalığı sürecinde kendi yaşadıklarına ve bu kitabı ortaya çıkarmak için geçtiği süreçlere de yer vererek okuyucuya son derece etkileyici bir eser sunmuş. Okuduğum psikolojik romanlarda genel olarak doktorların anlatımı ile hastalıklar hakkında bilgi sahibi olma şansına sahip olabilmiştim. Ama bu kitap diğerlerinden farklı olarak bir aracı olmadan, hastanın kendi ağzından ve değiştirilmeden bizlere aktarılan bilgiler ile hastanın yaşadıklarına ortak olmamızı sağlıyor.
İmkansızı Arayan Adam
İmkansızı Arayan AdamEve Claxton · Beyaz Baykuş Yayıncılık · 201665 okunma
68 syf.
·
Puan vermedi
"Sana, beni asla tanımamış olan sana…" Kitabın kurgusu; yıllarca kendini içinde yaşadığı büyük aşka hapsetmiş bir kadının, tanınmış roman yazarı olan R.’ ye yazdığı bir mektup üzerine kurulmuştur. Gençliğini, hatta çocukluğunu verdiği adam tarafından tanınmak istenmiş ama bunu başaramamış bu kadının ölümü ile, R.’nin eline geçen bu mektupta R., okudukları karşısında karışık duygular içinde kaybolacaktır. Hayatı boyunca sevdiği adamın onu tanımasını bekleyen bu kadının, “Tanı beni, tanı beni artık!” diye haykırışlarını ve R.’ ye karşı olan bu umutsuz aşkını ben, büyük bir aşktan ziyade saplantılı bir aşk hikayesi olarak algıladım. Kitap, anlatımı ve akıcılığı ile sizi içine hapsediyor. Ben kitabı okurken kadının duygularını saplantılı bulduğum için aşk ve duygular anlamında kitaba pek yoğunlaşamadım. Ama kesinlikle okunmaya değer bir kitap.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
48 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Natüralizm akımına öncülük eden Émile Zola, ana teması “ölüm” olan 5 hikayeyi barındıran bu eserinde, ölümün aristokrat, burjuva, esnaf, köylü ve işçi ailelerinde nasıl yaşandığını ve yaşam koşullarının bu duruma nasıl etki ettiğini okuyucuya aktarmak istemiş. Eserde ölüm gibi güçlü bir konu işlendiği için hikayeleri okurken, ölüm sürecinin duygusallığını hissetmeyi bekledim. Ama bu duygusallığı beklerken, ölümden sonraki yaşanan duygusuzca yaklaşımlar bir tokat gibi yüzünüze inebiliyor ve bu durum size hayatınızı sorgulatabiliyor. Kitaptaki her hikaye, her ne kadar anlatılmak isteneni aktarması açısından yeterli olsa da, hikayeler, okuma zevki açısından biraz daha derinleştirilebilirmiş. Sonuç olarak bu eserin, okumaya ayırdığım 1 saatimi verimli geçirmemi sağlayan bir eser olduğunu söyleyebilirim.
Nasıl Ölünür
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Can Yayınları · 202015,3bin okunma
325 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kendisi de psikiyatrist olan yazar bu kitabında, Dr.Mavi adındaki bir psikiyatristin, Kırmızı, Sarı ve Gri adındaki hastaları ile olan seanslarına ve kendine zaman ayırmak için gittiği Kitabevi Mentale'nin sahibi, bazen dert ortağı, bazen de akıl hocası olan Beyaz ile sohbetlerine yer vermektedir. Hastalar ve hayatları gerçek hayattan bağımsız bir kurgunun ürünü olsa da siz de benim gibi bu kurgunun içinde muhtemelen kendinize, yaşamınıza dair durumlarla karşılaşacak ve bu kitabın size yol göstermesine izin vereceksiniz. Ben bu tarzda yazılmış kitaplara ilgi duyduğum ve bana göre anlatımı da akıcı olduğu için hızlıca okuyup sindirebildiğim bir kitap oldu, tavsiye ederim.
Aynalar Koridorunda Aşk
Aynalar Koridorunda AşkMustafa Ulusoy · Kapı Yayınları · 20193,475 okunma
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Mehmet Rauf’un bu romanı, Türk edebiyatında ilk psikolojik roman olma özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle eserde olay örgüsünden çok, karakterlerin psikolojik durumları ön plandadır. Eylül, imkansız bir aşkın romanıdır. Bu eseri, ilklerden biri olduğu için okumaya başlamıştım. Kitabın başlarında istediğim akıcılığı yakalayamadığım için yarım bıraktım ama bir süre sonra tekrar okumaya karar verip yeniden başladım. Kitabın devamı başlangıcına göre daha akıcı ilerliyor. Psikolojik tarzda yazılmış bir eser olduğu için konudan kopup, karakterlerin duygularının yazar tarafından nasıl tahlil edildiğine odaklanırsak, çok daha zevk alınarak okunacak bir eser olduğunu düşünüyorum. Yazar, aşk denilen tek bir kelimeyi birçok duygu ile harmanlayarak bizlere psikolojik anlamda başarılı bir eser sunmuş. Kitabın konusuna ve karakterlerine, bu açılardan kapsamlı bir kitap olmadığı için değinmek ve kitabın büyüsünü bozmak istemiyorum. Eğer psikoloji alanında kitapları okumayı seviyorsanız, okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Eylül
EylülMehmet Rauf · Ren Kitap · 202039,6bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Flaubert eserin önsözünde belirtildiği gibi, yazdığı hikayenin amacını, “Duyarlı ruhları acımaya yöneltmek, ağlatmak istiyorum, çünkü ben de onlardanım.” sözleri ile ifade etmiştir. Hikayenin konusunu ise “Sıradan bir yaşamın, bağlandığına coşkudan uzak bir biçimde bağlanan, taze ekmek gibi yumuşak, dindar ve yoksul bir köylü kadının öyküsüdür.” cümlesiyle özetlemiştir. Félicité, ilk aşkının yaşattığı hayal kırıklığına ve sürekli yaşadığı kayıplara rağmen acılarını sessizce yaşayan sevgi ve merhamet yüklü bir kadındır. Yazarın amacını okuduktan sonra büyük beklentilerle başladığım bu kitap benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Belki de bunun nedeni, yazarın eserin konusundan bahsederken de belirttiği gibi Félicité’nin duygularını coşkudan uzak bir biçimde yaşamasıydı. Sanırım, duyguların herhangi bir mutluluk anında yada yaşanılan olumsuzluklarda büyük bir tutku ile yaşanıyor ve aktarılıyor olmasına alıştığımdan aktarılmak istenen duygular bana tam olarak geçemedi. Ama Tahsin Yücel’in kitabın önsözünde geçen “Saf Bir Yürek bir solukta okunur, ama, onu tüm incelikleriyle kavramak istiyorsanız, bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha okumanız gerekir.” cümlesini hatırladıktan sonra bu kitabı "bir kez daha" okumam gerektiğine karar verdim.
Saf Bir Yürek
Saf Bir YürekGustave Flaubert · Can Yayınları · 20192,689 okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Varoluşçu psikoterapist Irvin D. Yalom bu eserinde, 10 danışanıyla olan terapi süreçlerine yer vermiştir. Terapiler genellikle; ölüm korkusu, yalnızlık, yaşama amacını yitirmek gibi konuları içermektedir. Psikoterapi öykülerini içeren kitaplara oldukça ilgi duyuyorum. İşlenen birçok konuda kendinize dair sorunlara çözüm bulmak, hatta sorun olduğunu düşünmediğiniz şeylerin büyük bir sorun olabileceğini keşfetmek benim için kendime dair etkileyici bir keşif oluyor. Bu kitap, bu alanda okuduğum sanırım 6. kitap. Benim için bu eseri diğerlerinden farklı kılan, yazarın bir yandan hastalarının sorunlarına odaklanırken, bir yandan da içinde yaşadığı her duyguyu okuyucuya olduğu gibi aktarması. Hikayeleri okurken; bazen yazarın kendi tedavi yöntemini acımasız ve bencilce bularak kendini suçlamasıyla, bazen zaaflarına yenik düşmesi ile bazen de kibirli hali ile baş başa kalıyorsunuz. Yazar bu duygularını paylaşırken hiçbir gizliliğe gerek duymadan son derece açık davranmış. Bu şekilde hastaya uygulanan tedavinin aslında psikoterapist açısından ne gibi evrelerden geçtiğine şahit olabiliyorsunuz. Hikayelerin bazılarının sonuca ulaşamadan yarım kalması ve derine inmeden yüzeysel anlatılması bende hayal kırıklığına neden olsa da, genel olarak diğer okuduğum kitaplardan farklı bir tarzda işlenmiş psikoterapi öykülerine şahit olmak beni tatmin etmeye yetti.
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi ÖyküleriIrvin D. Yalom · Remzi Kitabevi · 20197,2bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Can Yayınları'na ait Kısa Klasikler serisinde bulunun İnsan Neyle Yaşar adlı eser, diğer yayınevlerinden farkla, içerisinde sadece kitap ile aynı adı taşıyan öyküyü barındırır. Diğer kitapların içeriğinde birden fazla hikaye bulunmaktadır. Kitabı almak isteyenler buna dikkat etsinler. Kitabın konusu ise, yoksul bir ayakkabı ustası olan Semyon, soğuk bir kış gününde tuhaf ama yardıma muhtaç bir adama rastlar. Bu adam Semyon'un da aslında yiyecek bir lokma ekmeğe ihtiyacı olan bir adam olduğunu görünce ondan umudunu keser ama Semyon, ilk önce korkuları ve içinde bulunduğu maddi zorluklar üstün gelsede, kalbinden gelen sese kulak verir ve o adama yardım elini uzatır. Uzattığı elin kimin tarafından tutulduğunu hiçbir zaman sorgulamayan Semyon, kendi hırslarına yenilmeden merhameti ile adım atmış olmanın mutluluğundadır ve bu adamın aslında kim olduğunu öğrendiğinde büyük bir sürpriz ile karşılaşacaktır. Tolstoy'un okuyucunun manevi duygularına hitap eden bu eseri, 3 önemli soruya cevap verir. İnsanlarda neyin olduğu, insanlara neyin verilmediği ve insanın neyle yaşadığını öğrendiğimde, bu hikayenin kısa ama insana kattıklarının sayfa sayısının çok ötesinde olduğunu hissettim.
İnsan Neyle Yaşar
İnsan Neyle YaşarLev Tolstoy · Can Yayınları · 2020191,1bin okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Emma, küçük yaşta annesini kaybetmiş ve kendine babasını yalnız bırakmamak için hiçbir zaman evlenmemek üzerine büyük sözler vermiştir. Tabii Emma'nın kendi evliliğini imkansız görmesi başkalarının mutluluğuna kendince doğru olan bir şekilde yardımcı olmasına engel olmayacaktır ve bu evlilikler için en önem verdiği şey ise, iki kişi arasındaki duygulardan ziyade, sınıf farklılıklarının olmamasıdır. Emma bu inançla yardım olduğuna inandığı eylemleri gerçekleştirirken, bir yandan kibrine ve bencilliğine yenik düşecek, bir yandan da zekası sayesinde yaptığı yanlışların farkına varıp, içindeki merhamet duygusuyla doğru yolu bulmaya çalışacaktır. Emma yazarın okuduğum ikinci romanı olduğu için kendimi genelde bu iki kitabı kıyaslarken buldum. Sanırım Gurur ve Önyargı'ya olan beğenimden dolayı bu romandan beklentim biraz fazlaydı. Kitabın dili oldukça sade olmasına rağmen bazı konuların gereğinden fazla uzatılması beni okurken kitaptan uzaklaştırdı. Ama yine de yazarın Jane Austen olması benim bu kitaba devam etmem için yeterli bir sebepti ve kitabın sonlarına doğru, olayların hızlanması ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olaylar ise bana, "Bu kitabı iyi ki bitirmişim." dedirtti.
Emma
EmmaJane Austen · Can Yayınları · 201810,2bin okunma
Reklam
408 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Emily Brontë'nin ilk ve son romanıdır. Bu romandan önce, üç kız kardeş; Anne, Emily ve Charlotte kendi imkanlarıyla ve mahlas olarak erkek isimleri kullanarak bir şiir kitabı yayınlarlar. Ancak başarılı olamazlar. Emily Brontë asıl başarısını, 30 yıllık kısacık ve zorluklarla dolu hayatına sığdırdığı tek romanıyla kazanır. Mr. Earnshaw Liverpool'dan, sokakta gördüğü aç ve ölmek üzere olan bir çocukla döner ve ona Heathcliff adını veriler. Başta bu durum ailenin çocukları Catherine ve Hindley tarafından hoş karşılanmaz. Ama ilerleyen zamanlarda Heathcliff ile Catherine arasında sancılı bir süreç ile ilerleyecek olan bir aşk başlarken, Heathcliff ile Hindley arasında asla düzelmeyecek acımasızca ve intikam dolu, etraflarındaki herkesi, çocuklarını dahi etkileyecek olan bir savaş başlar. Sevdiği tarafından yarı yolda bırakıldığını düşünen ve Hindley tarafından, özellikle Mr.Earnshaw öldükten sonra türlü acımasızlıklarla savaşan Heathcliff, artık herkesi kendine düşman bilmiş ve can yakarken bundan fazlaca zevk alan bir canavar haline dönüşmüştür... Karakterlerin yaşadığı bütün duyguları okuyucuya son derece gerçekçi bir şekilde aktaran bu roman, bazı duyguları fazla iç karartıcı ve ağır bulsam da benim için hızlıca ilerleyen, akıcı bir kitap oldu. Bence, yazarın yaşadığı zamanı ve hayatını düşününce, dar bir yaşam alanıyla ve baskılarla bu şekilde bir eser çıkarmış olması, bu eserin klasikleşmiş olmasının nedenlerinden biridir.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142bin okunma
210 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Roman, köy köy gezen şehirli bir gencin, Fugui adında bir ihtiyarla tanışması ve Fugui'nin bu gence hayat hikayesini anlatması ile başlar. Fugui, gençlik yıllarında yarın ölecekmiş gibi düşünmeden yaşayarak, aile servetini tüketmek için elinden geleni yapmıştır. Tüm servetini kaybettiğinde ise, hayatı artık bambaşka bir noktaya gelmiştir. Türlü zorluklara, büyük acılara, haksızlıklara ve yaptıklarından duyduğu pişmanlık hissine katlanan Fugui, bugün son diyerek başladığı her günün daha büyük acılara gebe olacağından habersiz, her düşüşünde yeniden ayağa kalkarak yaşamına devam etmenin bir yolunu bulur. Çünkü buna mecburdur ve yaşamak böyle bir şeydir... Yaşamak, benim için akıcı ve okudukça merak uyandıran bir kitap oldu. Sade bir anlatımı var. Beklentisi yüksek olanlar için tatmin edici bir eser olmayacaktır. Ama benim için, başından sonuna kadar duygu yoğunluğu yaşadığım, bazen gülümseten bazen gözlerimi dolduran ve bazen de bana sinir krizi geçirten bir kitap oldu. Hissettirdiği her duygunun bana bir şeyler kattığını düşündüğüm için bana göre okumaya değer bir kitap.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,2bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Uzmanlık alanı psikiyatri olan Engin Geçtan, psikoloji türünde yazmış olduğu ve ilk basımı 1983 yılında yapılan bu eser için, 26. basım ön sözünde; o günden bugüne kitabın okuyucusuyla kurmuş olduğu ilişkiye dokunmaya hakkının olmadığını belirterek kitabın tek sözcüğünü bile değiştirmediğini ifade etmiştir. Psikoloji türünde yazılmış kitaplara ilgi duyduğum için okumaya başladığım bu kitap beni, daha ilk sayfalarında bazı gerçeklerle yüzleştirdi. Yazar, insan olmak denildiğinde sadece bireyi ilgilendirdiğini düşündüğümüz kişilik özelliklerinin aslında toplumsal koşullardan ve yetiştirilme tarzımızdan kaynaklandığını savunduğu için bu konulara, "Birey ve Toplum", "Ana-Baba ve Çocuk" başlıkları altında, öfke ve düşmanlık, değersizlik duygusu, kaygı, yalnızlık vb. duyguları işlemeden önce, kitabın başında geniş bir alan ayırmıştır. Bu konuları okurken kitap biraz sıkıcı gelebilir ama ilerleyen başlıklarda bu konuların aslında hayatınızda nasıl etkili olduğunu örnekleri ile okuyup yaşadığınız duygular ile bağdaştırınca kitap sizin için anlam kazanıyor. Bu kitap sayesinde; zihnimin karanlık noktalarında kalmış birçok olay ile yüzleşerek ve ortaya koymuş olduğum bazı karakter özelliklerimin derinine inerek, normal gördüklerimin aslında yanlış olduğunu, sergilemiş olduğum davranışların ne anlama geldiğini ve neden dolayı bu özelliklere sahip olduğumu farkına varabildim.
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201922,9bin okunma