"Kadınlık kutsal ve kıymetlidir, çünkü evvela hayatı, sonra da saadeti onlara borçluyuz. Bunun için onlara layık oldukları yüce mevkiyi vermeliyiz ... Ben bu hayat şartlarından memnun olmayıp da şikayet edenlere saldıran kadınların karşısındayım. Avrupa'da kadınlar seçim hakkı, memuriyet hakkı istiyorlar. Biz ise onları burada refah ve saadet hakkından değil, hayat hakkından mahrum bırakıyoruz. Zira karanlık evlerinde yosunlanan kadınlar için hiç kimse yaşıyor diye iddia edemez. Evler böyle. Sokağa gelince, bugün namuslu bir kadın sokağa çıkma mecburiyetini azap olarak bilir. Çünkü azıcık temiz ve şık oldu mu bütün erkekler tacizkâr tavırlar ve bakışlarla kendisini durmadan rahatsız ederler. Bu tacizi dil ve hatta elle yapmaya kadar küstahlığa götürenler de olur. Sonra da bazen kadın olmak itibariyle süse düşkün olan zavallıların kıyafetlerine hücum olunur; hükümet ikide birde kim bilir nasıl garip fikirler ve akımlara yenik düşerek bu hücumu teşvik edecek beyannamelerle bu hareketi kızıştırır. O zaman biraz modaya uygun bir kıyafetle sokağa çıkan kadınlar için her adımda küstah bir taciz muhakkaktır. Kadın, erkek, ihtiyar, genç, bey, ağa. Herkes. Kızlarını, karılarını aynı kıyafetle sokağa çıkaran adamlar bile bu zavallıya lanet bakışlarla bakarlar. Bu ise hayat değildir, yalnız bir işkence..."
Sayfa 30 - İş Bankası Kültür Yayınları
Ne hükümetler var Yarabbi!
Sokağa gelince, bugün namuslu bir kadın sokağa çıkma mecburiyetini üzücü bir azap olarak bilir. Çünkü azıcık temiz ve şık oldu mu, bütün erkekler saldırganca tavırlar ve bakışlarla kendisini sürekli rahatsız ederler. Bu saldırıyı dille ve hatta elle yapmaya kadar küstahlığı ileri götürenler de olur. Sonra da bazen, kadın olmak itibarıyla, süse düşkün olan zavallıların kıyafetlerine saldırılır. Hükümet, iki de bir kim bilir nasıl garip fikir ve akımlara yenilerek, bu saldırıyı teşvik edecek beyannamelerle bu hareketi kızıştırır. O zaman, biraz modaya uygun bir kıyafetle sokağa çıkan kadınlar için her adımda bir küstahça saldırı kesindir. Kadın, erkek, ihtiyar, genç, bey, ağa... Herkes...
Reklam
Hz. Ali ve İnsan Hakları
Ümeyye oğullarının Ali'nin hükümet sahasına yaptıkları saldırılardan birinde Ali hükümetinin zimmetinde ve İslami hükümetin mesuliyeti altında bulunan Yahudi bir kadın zarar görmüş ya da öldürülmüştü. Ali, savunulması gerektiği halde savunulmadığı ve kendisi de düşman karşısında onu savunamadığı için öylesine öfkelenmişti ki mescitte yüksek sesle şöyle haykırmıştı: "Eğer bir insan bu ayıptan ölse kınanmaz."
Sayfa 105Kitabı okudu
seni bu günün alıntısı ilan ediyorum.
Türk kadınının kara çarşafa tıkılmış ve umacı giysilerle erkeklerin gerisine atılmış, insanlık haysiyetinden yalınmış zavallı ve acıklı duruşudur. Bir zamanlar erkeğin yanında, ona eş durumda ve saygınlığa sahip ve hükümet etmeye layık kılınan Türk kadınını, Atatürk devrimlerine rağmen, bugün yine Şeriatçının pençesine düşmüş olarak bu hazin duruma itilmişliği, muhakkak ki utanç vericidir.
Kaynak YayıncılıkKitabı okudu
Yok daha neler demeyeceğim derken yine diyorum :)
Bundan sonra okuduğum tarih kitabında Avustralya Aborijinlerinin erkek çocuklarının penislerinin haya torbasının kanal ağzına kadar taştan yapılmış bir bıçakla kesildiği ve anestezi yapılmamasına karşın çocukların hiçbir acı belirtisi göstermediğini yazıyordu. Yetişkinliğe geçişi kanıtlamak içinse, gencin ön dişlerinden biri bir taş ile kırılıyor,; onun sünnet derisi erkek akrabalara akşam yemeğinde sunuluyor sonra da korku ve dehşet içindeki genç , tek başına çöle gönderiliyor ve hayatta kalabileceğini kanıtlamak zorunda bırakılıyordu. Tarih, onların aynı zamanda yamyam olduklarını ve kimi zaman kadınların kendi bebeklerini yediklerini, yavrularının en tatlı yerlerini özellikle çok sevdiklerini de bildiriyordu. Bu kitapta ayrıca ilki erkek kardeşe ait şöyle de bir öykü yer alıyordu : kardeşlerden genç olanı bir kadın yüzünden yapılan kavgada ağabeyini kesici bir aletle yaralamıştı. Bu nedenle kangren olan bacak kesilince o da küçük kardeşinin gözünü kör etmişti. Bundan sonra iki kardeş mutlu bir şekilde birlikte yaşamışlardı. Büyük kardeş kanguru kemiğinden yapılmış takma bacağıyla yürümüş ve bir değneğin ucundan tutan kardeşine rehberlik ederek gezip dolaşmışlardı. Öykü dehşet verici idi ama beni asıl şaşırtan hükümet tarafından bastırılmış olan bir belgede ilkel cerrahiden söz edilmesi ve Aborijinlerin acı eşiklerinin insani düzeyden çok daha düşük olduğunun dile getirilmesiydi.
Yüksek mevkilerde bir hükümet görevlisinin karısından farkım yoktu. Ama kaldırımda yankılanan güvenli, sakin adımlarım kimsenin karısı olmadığımı kanıtlıyordu.
Reklam
547 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.