Zağra’nın istilâsı üzerine intikamcı ve yağmacı Bulgarlar, Yaka Boyu’ndaki Hriste, Külbe, Bükülmük, Hızır Bey, Canbazören köylerine yürüyüp, para umdukları zengince Müslümanları işkencelerle öldürüp; kadın, çocuk demeyip ele geçenleri katliâm eylediler! Kurtulabilenler ise çırılçıplak Zağra’ya can atabilmiştir.
Bükülmük Bulgarları, yüz iki Müslüman’ı bir samanlığa doldurup yaktılar. İçlerinden dört tanesi yaralı olarak kaçıp Yeni Zağra’ya Rauf Paşa’ya çıkmışlar. Zulümden şikâyet edip hallerini bildirmişlerse de benzerleri gibi bunlar da tekdir olunarak hapsedilmişlerdir. Yaraları bile sarılmadan... Zehî insâniyet!
İşte bu köylülerden, kılıç artığı Müslümanları birçok serseri, ellerinde bıçaklarla aralarına alarak hükümet konağına doldurup, yalın ayak ve başı kabak, güneş altında Kazak atları arasında saatlerce tuttuktan sonra hapse atarlardı.
Birkaç gün sonra ellerine bir kâğıt (idam ilâmı!) ve yanlarına bir zabıta neferi (cellât!) verilerek:
«— Haydi gidin, işinize bakın...»
diyerek yollanırlar, kasaba dışına çıkarılınca kolları bağlanıp öldürülürlerdi.
Evlere girmek, adam öldürmek o derece arttı ki, sokaklara çıkılmaz ve yalnız evlerde durulamaz oldu.
İslâm mahalleleri dilsizler ülkesine döndü. Hiçbir evde ateş ve mum yakılamaz, bir ocaktan duman çıkmaz, dehşetli bir hâlde idi.
Yalınayak, titreyerek...
- tercüman 1001 eser, ikinci fasıl: rusyalı gelince, tercüman gazetesi yay.