_Koşulları mizacına uygun hale getiren kişi mutlu, mizacını koşullara uygun hale getiren kişi ise mükemmeldir. _Felsefenin görevi, bu zamana kadar izlenen oyalayıcı ve usandırıcı yöntemleri terk etmek, sınırdaki bir kaleyi ya da köyü ele geçirmek yerine doğrudan başkente, yani “bilimlerin merkezine, bir zamanlar hepsinden üstün olan insan
( Bilim Aşkı Üzerine Düşünceler. ) _Bu kitap, evreni ve kendimizi keşfetmek üzerinedir. _BİLİM, bir bilgi bütünlüğünden çok bir düşünme biçimidir. Duyu organlarımızın yetersizligi algılarımızı çarpıtabilir. Bilim deneye dayanır, köhne sabit fikirlere istekte meydan okuyabilmeye, evreni gerçekte oldugu gibi görebilme şeffaflığına yaslar sırtını. Bu
Reklam
_Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur. _Nasıl oluyor da kurguda kategorilerin duyuüstü kullanımına özgü nesnel gerçeklik
Entellektüel çabanın büyük kütlesinin bu paradigmaya [Newtoncu paradigma] öykünmeye yönelmesi ile, yalnızca İngiltere'de değil ama bütün Batı dünyasında, bilgi kazanmak için başka yöntemler kullanma olanağı ve bilimsel yöntemin kendisinin felsefi temellendirmesi giderek artan bir biçimde gözardı edildi. Kıta Ussalcılarının girişimleri gibi, görgül bilimlerin bir a priori metafizik dizgesinde sağlam felsefi temellendirme gereksinimi içinde olduklarını ileri süren girişimlere karşın, ve Hume'un girişimi gibi, bilimsel yöntemde gizli rahatsız edici epistemik problemler (özellikle duyu- algısı, nedensellik ilişkileri ve tümevarım üzerine dayanması açısından) olduğunu gösterme girişimlerine karşın, saf bir iyimserlik altında bütününde Batı kültürü Newtoncu paradigma yönünde sürüklendi; modern düşüncede bilimselciliğe doğru itkinin nedeni budur.
Sayfa 151 - İdeaKitabı okudu
Tanrının varlığı ve etkinliği konusundaki tartışmalar aydınlanma döneminde daha farklı bir sürece girmeye başlamıştı. Özellikle D. Hume'un nedensellik konusundaki itirazları ve Kant'ın antinomileri tanrının varlığı ile ilgili delilleri felsefî anlamda zayıflatmaktaydı. Bunun ötesinde, kilise kaynaklı din-bilim çatışmasından bilimin açık ara farkla galip çıkması dinden ciddi bir kopuşa yık açmaya başlamıştı. Aslında meşhur bilim adamlarının ifadeleri incelendiğinde, doğrudan tanrının varlığına değil, kilisenin baskısına yönelik itirazların olduğu hemen anlaşılacaktır.
292 syf.
·
Puan vermedi
Anlamlı Varoluşumuzun Noktası
Anlamlı Varoluşumuzun Noktası               ❆❆❆ Algıları duyum gücümüzle zihnin etkisi altında olduğu bilgi, deneyim, düşünce, ihtiyaç, keyif gibi her türlü etki altından geçme süreci dil, zihin ve beden etkileşimlerinin geniş bir konusudur. Zihin, dil ve beden ilişkisi tanımlama ve yorumlama meselesi soyut kavramlar ve tanımı olmayan
Zihin
ZihinJohn R. Searle · Albaraka Yayınları · 202115 okunma
Reklam
96 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.