Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Hüseyin T.
Hüseyin T.
@husetoke
326 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Boyanın Rengini Tahmin Ediniz
DİKKAT! İçeriğe dair bilgiler var,
öte dursun henüz okumayanlar.
5N1K1E
Kim?: Küçük, kara bir çocuk, bahtı kara bir çocuk, Polonyalı köylüler, çeteciler, Yahudiler, Naziler, Kızıl Ordu, başka çocuklar, çiftlik hayvanları ve kuşlar.
Ne?: "Boyalı Kuş" bacak kadar bir çocuğun, psikolojisi bozuk ve ırkçı cahil köylülerce, bedenen ve
P4C (Philosophy For Children), yani "Çocuklar İçin Felsefe" son dönemin moda yaklaşımlarından bir tanesi. Özel okulların ve etüt/eğitim merkezlerinin güç gösterilerinden biri gibi görünüyor uzaktan bakınca. Ancak yine de hem çocuk hem de felsefeyi aynı kavram alanı içinde bulundurması heyecanlandıran bir iş.
Şimdiye dek herhangi bir "P4C" atölyesi görmedim, nasıl olur, nasıl olmaz hiçbir fikrim yoktu ama Birleşik Devletler'de pek çok farklı okulda farklı yaş gruplarından çocuklarla atölyeler yapmış Peter Worley'in yazdığı, kitabın ön sözünü de yazan "Little Thinkers Society" kurucusu Dr. Özge Özdemir'in çabalarıyla dilimize çevrilen bu kitabı okuduktan, birkaç kez okuduktan sonra fiziksel olarak birbirimize yakın olacağımız zamanlar gelince bu atölyeleri denemek için içimde oluşan istek epey güçlü oldu.
Kitabın yapısı üzerine konuşalım biraz da. Kitap iki ana bölümden oluşuyor: İkinci bölüm, çocuklarla yapılacak yirmi beş felsefe atölyesini barındırıyor. Kimi atölyeler zengin içeriğe sahipken kimi atölyeler sizin de içeriğe katkı sağlamınızı zorunlu kılacak düzeyde kısıtlı. Kitabın birinci bölümü ise kitabın nasıl kullanılacağıyla ve bu atölyelerin nasıl yapılacağıyla ilgili uyarı, strateji ve teknikleri; kolaylaştırıcı olarak sizin hangi hassas noktalara dikkat etmeniz gerektiğini barındırıyor. Yaklaşık kırk sayfa süren bu bölümü okurken istemsizce artık bitse de atölyelere geçsek hissiyatı uyansa da o atölyelerin doğru şekilde işlenmesi için bu bölümün dikkatli şekilde, notlar çıkararak okunması mecburi ve önemli.
Toprak Ana - 5N1K1E
Ne?: Sovyet kolhozlarında çalışan Tolgonay isimli bir kadına, dünyanın en harbi harbinin tesiri.
Nerede?: Sovyetler Birliği'ne bağlı Kırgız topraklarında, en çok da tarlada ve dalan, bekleyen gözlerde.
Ne zaman?: 1920'li yıllardan 1960'lı yıllara uzanan bir zaman diliminde, en çok da Hitler'in Sovyetleri işgal teşebbüsü zamanları.
An-geçmiş-an doğrultulu bir zamansallıkta işleniş.
Nasıl?: Biçimsel bakarsak kitap aşağı yukarı onar sayfalık bölümlerden oluşuyor. Karşılıklı konuşmalar doğallık ve yerellikten uzak. Temposu çok yüksek değil ancak bölüm sonlarında hep bir merak uyandırıcılık hakim. Savaş trajedisinden beslenen bir duygusallık, hikayenin çatısını oluşturuyor. Yazar hikayeyi sunarken kendi sesini esirgemeyen bir yaklaşım takınırken meselesini her türden okura duyurabilmek için kolay bir anlatım yolunu seçmiş. Zülfü Livaneli'nin edebi versiyonu gibi.
Neden/Niçin?: Savaşı lanetlemek, aşkı ve aileyi kutsamak için; ataleti horlayıp çalışkanlığı yüceltmek için; iyiliği bulaştırıp kötülüğü savuşturmak için; işgalciliğe küfredip vatanperverliği perçinlemek için yazılmış/okunulabilir.
Kim?: Toprak Ana, Tolgonay, eşi, çocukları ve gelini. Birkaç iyi, birkaç da kötü insan.
Ederi mi?: Kitap 1000Kitap'ta 5.139 kişiden 8.9 gibi büyük bir puan ortalaması tutturmuş. Puanın bu kadar yüksek oluşunda en çok dramatik bir hikaye oluşunun payı olsa gerek. Benim için ise bu kitabın ederi 7.3-7.7 bandında.
Okur Takip Önerileri
"Film Çözümlemesine Giriş" sinemayla ilgili okuduğum niyeti en belli, en açıklayıcı kitaplardan biri. Film çözümlemesi ve giriş. Kitap ikisini de büyük oranda karşılıyor. Kapakta Alfred Hitchcock'un "Birds" filminden bir kare var. Açıkçası ucuz bir kapak tasarımı ancak neyseki kapağın niteliğiyle içeriğin niteliği ters
"Şiir Üzerine Notlar"
"Şiirin İlkeleri" isimli bir kitap, büyük şeyler vadeden bir kitaptır bana göre. Ancak içeriğe baktığımızda kitabın isminin fazla iddialı olduğunu, okuru gereksiz beklentiye soktuğunu fark etmekte pek güçlük çekmedim. Kitabın adı eğer "Şiir Üzerine Notlar" olsaydı mesela kitaba verdiğim puan yedi değil, sekiz olabilirdi.
Edebiyatımızda daha çok denemeleriyle tanınsa da şair tarafı da olan Salah Birsel'in bu kitabını okurken, şiir üstüne düşüncelerinin yanında şiirlerini de görmek istedim ve "Köçekçeler" kitabından birkaç şiir okudum. Maalesef ne okuduğum o birkaç şiirden tat aldım ne de dahasını okumaya dair arzu duydum. Bana, şiirlerin duygudan arınıklaşmasını sağlamak uğruna aromasız ve mekanik şiirler üretmiş hissi verdi o şiirleri. Neyse o başka mesele.
Salah Birsel'in birkaç şiiri özelinde şairliği ve konumuz olan kitabına verdiği ismin dışına çıkıp kitaba bakalım artık. Kitapta Salah Birsel, şiir yazım mekaniği; şairlerin, eleştirmenlerin ve okurun şiire karşı yaklaşımları; şiiri teğet geçen sanat meseleleri, dönemindeki şairlerin şiirle ilgili görüşleri hakkında yorumlamaları gibi kimi üç satırdan oluşan kimi ikinci sayfaya taşan Salah Birsel ilkelerini buluyoruz.
Kitap şu cümleyle başlıyor: "Dünyaya söyleyecek iki çift sözünüz yoksa, yaşamınızın da bir anlamı yok demektir."
"Sinemada Anlam ve Anlatım" Baudrillard çevirmeni olarak tanıdığım Oğuz Adanır'ın kitabın adının hakkını verdiği, konusunu çok iyi sınırlandırdığı, meselesini okuru kendinden uzaklaştırmadan net bir şekilde irdelediği bir kitap.
Kitapta üç bölüm var. İlk bölümde sinema nedir, tarihi nedir, sanatçı kimdir, sanatçının işlevi nedir, seyirci kimdir, sinemada anlam üretimi nasıl ve neye bağlı olarak yapılır? gibi sorulara cevaplar veriyor Adanır. Bu bölümün anahtar kelimeleri olarak "sinema, anlam, zihniyet, sanatçı" sayılabilir.
İkinci bölümde ise yazar bir İngiliz, bir de Türk filmini anlam üretimi bağlamında ince ince analiz ediyor ve daha sonra da o iki filmi anlam üretme noktalarından karşılaştırıyor.
Üçüncü bölümde ise elindeki aynayı, kara aynayı "Türk sineması"na tutuyor. Tabii aynayı kaldırdığında da biz, kendi dinamikleri, özgün anlam üretim mekanizması olmayan; cinselliğin simülasyonu olan aşk merkezli melodramlar ve yine cinsellik orijinli komediye dayalı filmlerle dolu bir sinema buluyoruz karşımızda. 1987 yılında basılmış bu kitapta yazar, sinemamızdaki yapımcıyı, yönetmeni, seyirciyi ve oyuncuyu yaylım ateşine tutuyor ve sinemamızı tüm bileşenleriyle bir yeniden kurmaya davet ediyor.
Veba Destanı
"Veba" Camus'dan okuduğum üçüncü ve en doyurucu kitap oldu. "Yabancı"yı çok önceden okuduğum için yorum yapamıyorum ama "Düşüş"ünde ben de okumaktan hâlsiz düşmüştüm.
Kitapla ilgili söylenebilecek ilk şey başlarda çeviri dolayısıyla kitabın pek okunası gelmemesi olabilir ancak Camus'un yarattığı karakterler ile
Disiplin Sorunlarından Tükenenlere
"Redhouse Eğitim Kitapları" serisinden okuduğum ikinci kitap, beni serinin diğer kitaplarını okumak için hayli iştahlandırdı. Kitap, Amerika'yı yeniden keşfetmiyor, zaten birçok eğitimcinin büyük oranda bildiği şeyleri başarılı şekilde organize etmiş. Bu kitabın okuruna yapacağı katkı, sınıf içinde ve dışında yaşanan-yaşanabilecek disiplin sorunlarına verdiğimiz tepkiler karşısında bize ayna tutması ve aynada gördüklerimiz karşısında da düşünce ve davranışlarımızda düzenlemeler yapmamıza sebep olması olacaktır.
Kitapta dört bölüm var:
1- Etkili sınıf içi disiplin ögeleri
Bu bölümde öğretmenin sınıf disiplinini yapılandırırken dikkat etmesi gereken dört öge karşılıyor bizi.
2- Okulda disiplin
Bu bölümde görüş açısı sınıftan dışarı çıkıyor. Koridorlar, nöbetçilik, spor salonu, yemekhane, okul bahçesi vs. Bu alanlarda neler yaşanabilir, nelere dikkat etmek gerekir?
3- Temel disiplin stratejileri
Bu bölüm, ilk bölümde ele alınan disiplin ögelerinin etkili organizasyonunu sağlamak amacıyla kullanılabilecek stratejileri sunuyor.
4- Zor Öğrenciler
Başlık gayet açıklayıcı. Genel disiplin sorunlarından ziyade öğretmenler için en unutulmaz iki öğrenci tipinden biri olan "zor öğrenciler"le (öfke kontrolü olmayan, dehbli, karşıt olan/karşı gelen, zorba gibi) etkili mücadelenin nasıl sağlanabileceği üzerine bir bölüm.
Tür: Eğitim
Sayfa sayısı: 159
Kitabın yapısı: Dört başlık içinde bölümler halinde
Verimlilik: 9/10
Dil ve anlatım: 8/10
Akıcılık : 8.4/10
Çekicilik: 8.8/10
Kitabın sıkleti: Kolay
Hitap ettiği kesim: Öğretmenler
HP (Hüs’ün Puanı): 9/10
Eğitimciler İçin Disiplin Sorunları Önleme ve Çözme RehberiChristine Boynton · Redhouse Yayınları · 20073 okunma
Dil Yarasından Yakınanlara Çözüm Önerisi
"Tongue Fu (Sözlü Dövüş Sanatı)" kitabı tesadüfen karşıma çıktı ve güzel bir tesadüf oldu. Birleşik Devletler'de iletişim atölyeleri ve seminerleri veren Sam Horn'un o çalışmalardaki deneyim ve öğretilerinin somutlaşmış hali.
Kitapta temel olarak sosyal ilişkilerimizi, kullandığımız dili biçimlendirerek daha olumlu bir havaya taşıyabileceğimiz anlatılıyor. Böyle bakıldığında kitap benzer vaatlerde bulunan diğer kişisel gelişim kitapları gibi bir kitap olabilir mi diye düşündürtebilir ancak kitaptaki notların, anekdotların, tekniklerin büyük çoğunluğunun uygulanabilir oluşu ilk sayfalardan anlaşılıyor.
Otuz bölümde farklı iletişim sorunları üzerine yanlışlar/doğrular, atölye katılımcılarının anıları ve simüle edilmiş sahneler karşılıyor bizi. Kitap, kişinin ihtiyaç ve eksiklerine göre bazı bölümler gereksiz gelebilir ama yine de okurunun gündelik çatışmalarını herkes için daha iyiye taşıyacak güçte olduğunu düşünüyorum.
Tür: Eğitim, iletişim
Sayfa sayısı: 289
Kitabın yapısı: Otuz bölümden oluşuyor
Verimlilik: 9/10
Dil ve anlatım: 7.8/10
Akıcılık (Sayfalar art arda çevriliyor mu?): 8/10
Çekicilik (Kitap, “Beni oku!” diyor mu?): 8.4/10
Kitabın sıkleti (İçine girme zorluk seviyesi): Kolay
Hitap ettiği kesim: Genel
HP (Hüs’ün Puanı): 8.8/10
"Açılın Ben Çocuğum" eğitimci yazar Müjdat Ataman'ın Elma'dan çıkan üçüncü kitabı. Elma'dan çıkan ilk kitabı "Açılın Ben Öğretmenim"de dikkat çekici bir kitap kapağı içinde öğretmenlerin ders verimini yükseltici, onları iştahlandırıcı, ufuk açıcı açılımlar sunmuştu. İkinci kitabı "112 Öğretmenliğime Notlar"da da öğretmen, okul ve eğitime dair her telden notlarını toparlamıştı. "Açılın Ben Çocuğum"da ise Ataman, kendi çocukluğundan ve öğretmenlik-idarecilik hayatından beslenerek, öğretmenlere ve velilere çocuk doğasına ve gerçekliğine eğilmek gerektiğini vurgulayıp onları bir nesne olarak değil özne olarak algılamamızın ne denli hayati olduğunu hatırlatıyor.
Tür: Eğitim, pedagoji
Sayfa sayısı: 248
Kitabın yapısı: Bağımsız başlıklardan oluşuyor
Verimlilik: 8/10
Dil ve anlatım: 7.8/10
Akıcılık (Sayfalar art arda çevriliyor mu?): 7.9/10
Çekicilik (Kitap, “Beni oku!” diyor mu?): 8/10
Kitabın sıkleti (İçine girme zorluk seviyesi): Kolay
Hitap ettiği kesim: Eğitimciler ve ebeveynler
HP (Hüs’ün Puanı): 7.8/10
Kitap üç bölümden oluşuyor ancak iki ve üçüncü bölümü beraber değerlendirip kitabı iki bölümde irdeleyebiliriz. İlk bölümde yazarın toplama kamplarında yaşadıklarını ve gözlemlediklerini hem bir mağdur hem de bir psikiyatrın bakış açısından okuyoruz. İkinci bölümde ise Doktor Frankl'ın özellikle psikanaliz ve psikoterapiye karşı bir yöntem olarak geliştirdiğini düşündüğüm "logoterapi"yi, anlaşılacak seviyede kitabi bir anlatımla hastalarından örnekler vererek anlatımını okuyoruz.
Tür: Psikolojik, otobiyografik, tarihi
Sayfa sayısı: 170
Kitabın yapısı: Bölümlü
Verimlilik: 7.7/10
Dil ve anlatım: 7.8/10
Akıcılık (Sayfalar art arda çevriliyor mu?): 7.9/10
Çekicilik (Kitap, “Beni oku!” diyor mu?): 7.6/10
Kitabın sıkleti (İçine girme zorluk seviyesi): Kolay-Orta sıklet
Hitap ettiği kesim: Psikolojiye ve Yahudi toplama kamplarına merak duyanlar
HP (Hüs’ün Puanı): 7.6/10
Fahrenheit 451'e Rap Havasında Manzume
*Kısmi "spoiler" içerir.
Benim adım Montag
Attı bende kontak
Ne kadar kitap var
Yak hepsini yak
Okuduk da n’oldu
Aşk hep mi GAYriihtiyaridir?
Gerçek dünyada kendimi kati bir şekilde ne homofobik ne de homohobik olarak tanımlayabilirim. Ancak kurgusal hayatta, sinemada veyahut edebiyatta, bilhassa iki erkeğin (çevremden aldığım dönütlere göre erkekler, gay ilişkiye karşı daha tahammülsüzken lezbiyen ilişkiye karşı daha nötrler; kadınlarda da durum bunun tam tersi şekilde. Tabii bu benim
Çürümenin İncelemesi, Ağıtlı
Okudukça aldı beni varoluşsal bir çürüme
Çoran emmi zehir kattı sanki yaşam kürüme
Bir küp buzdum, her sayfada aldı beni erime
Diyor ki ben çok yaşadım, intihar et sen yerime
Kırk bir günde bitmiş kitap; kalmadı güç, oldum bitap
Pek karamsar Çoran emmi, herkeslere etmez hitap
Nasıl da kahkaha atar düşse kafamıza mehtap
Seni hiç mi sevmediler, az
BTÜ Ağıdı (sürprizbozanlı)
*Çok sürprizbozanlı manzum BTÜ incelemesi
Kitap bir ağıt gibiydi. Ancak bu ağıt ajitasyona dayalı dramatize edilmiş fantazyalardan değil, Çukurova topraklarında ekmeğinin peşinde perişan olanların ağzından alınmış bilgilerle oluşturulmuş bir ağıt. Ki yine de eksik kalmış olacak ki Orhan Kemal kitabı kahvehanelerde ırgatlara okurken ırgatların
