Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah'ın bana ihanet etmediğini fark etmiştim. Allah beni seviyordu. Çektiğim bütün o perişanlık, acı, döktüğüm sıcak yaşlar, iki şeyden birinin sonucuydu. Ya cezaya da sınav. Allah'ın ya ona olan inancımı sınavdan geçirmek ya da günahlarımdan ötürü cezalandırmak için beni kariyerimde hüsrana uğrattığını Zaamer aracılığla kalbimi kırdığını anladım. En sevgili kulu Hz. Muhammed'i (sav) daha ciddi şeylerle imtihan etmişti ama Peygamber Efendimizi sevmişti. O zaman beni de mutlaka seviyordu, değil mi? Yaratıcım olarak, onun beni sınava tabi tutma ve cezalandırmaya hakkı olduğunu kabul ediyorum. Bunu, ders alayım diye yapıyordu. İnancım güçlensin diye. Daha iyi bir insan olayım diye. Beni sevdiği için yapmıştı hepsini.
Sizi anlamamışlar da ne olmuş? İnsanların sizi anlamaları ve takdir etmeleri niçin çok önemli olsun? * Hangi büyük insanı zamanında anladılar ki? Hz.Muhammed (sav) büyük hakaretlere uğradı. Nelson Mandela 20 yılını hapislerde geçirdi. Alia İzzetbegoviç'in hayatı hapislerde geçti. * Tarih bunun binlerce örnekleriyle dolu değil mi? * Kötü, ilgisiz veya idealsiz insanlar sizi asla anlamayacakları gibi, asla takdir etmeyeceklerdir. * Sınırsız Kudret varken, pazarlıkçı, bencil, kendi egosunu tatmin etmekte olan, işgüzar, sadece BEN diyen SEN demekten aciz insanlar sizi anlamazsa ne olur ki... HİÇ.
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Hz. Muhammed
... Peygamber Efendimiz (sav) bir kişiye öğüt verirken ona şöyle buyurdular : "Beş şey gelmeden evvel beş şeyin kıymetini bil!" -İhtiyarlığından evvel gençliğin; -Hastalığından evvel sağlığın ; -Fakirliğinden evvel zenginliğin ; -Meşguliyetlerinden evvel boş vakitlerin ve; -Vefatından evvel hayatın."
Sayfa 33 - Hakim, 15, 341/7846Kitabı okudu
Peygamber Efendimiz(sav) kendisiyle karşılaştığında halini ve durumunu, 15 gündür burada beklediğini öğrenince hemen bu zaman zarfında ne yediğini sormuştur. EBÛ ZER sadece zemzem içtiğini söylemiştir. Bu hadise o günlerin sıkıntılı atmosferini anlatmasının yanında zemzemin ne niyetle içilirse o derde çare olduğunu göstermesi bakımından da hayli ibret vericidir.
Peki ya eskiler, uçak ya da otobüsün olmadığı zamanlarda aylarca süren bir yolculukla Medine'ye gelenler, acaba şehre nasıl girmekte idiler? Eskilerin anlattığına göre, Medine'ye yaklaşan kervanlardaki yolcular şehre birkaç kilometre kala atlarıondan, develerinden iner ve yaya olarak şehre girerlermiş. Şehre girerlerken Kainatın Efendisi'ne (sav) duyulan saygıdan dolayı ayakkabılarını çıkarıp yalınayak yürüyenler bile olurmuş. Tekbirlerle, salavat ve dualarla adım adım ilerleyerek büyük bir tazim içerisinde Efendimiz'in mescidine ve türbesine varırlarmış.Tabi İbrahim Edhem Hazretleri gibi Medine'ye yaklaştıkça her bir adımda durup iki rekat namaz kılarak ilerleyenleri de unutmamak lazım. O en güzele yaklaşmak için eskiler nice güzel davranışta bulunmuşlar...
Reklam
Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed(sav) insanoğluna hayvanlara nazik davranmayı öğretmeye ilkti. "Bir kediye kötü davranmanız nedeniyle cehenneme gidebilirsiniz ve yumuşak bir kalbi olup bir canlıya su veren kimseler için mükafatlar vardır." derdi.
Hayattakiler kendilerinin ölülerden daha hayırlı olduklarını düşünme alışkanlığına sahiptirler. Ama asla kendilerine şu soruyu sormazlar. Ölüler onlara katılıyorlar mı ? Hz. Muhammed(sav) o gece mezarlıkta ölüleri şanslı olarak ifade ettiğinde neyi kastetmişti ?
Sayfa 164Kitabı okudu
Zeyneb... Onun bir diğer adı da edepti sanki. Mahremiyetine dokunmadan sırrın eşiğinde durmaktı. Boyun bükmekti. Susup hiç konuşmamak... Sevgilinin gönül gamını gidermek! Hep vermek... Hep sevmek... O olmak... Onu sunmak... Onu yansıtmak... Aşk edepti. Denizdi, okyanustu. Bir deli nehirdi, usul usul ve duru yansımalarla akan. Aşk o nehrin dibindeki incileri yansıtandı. Şeffaf bir akıştı. Susmak, susarak kimselerin aklına, fikrine gelmeyeni konuşmaktı. Nefsani tahayyüller ne kadar sığ, ne kadar da küçüktü! Edebin zirvesine aşkı taşıyanlar ise tek tüktü. Oraya her gönül eri çıkamazdı. Aşk... Sahibini sonsuzun sultanı yapardı. Helal dairede ise eğer, sahibine yeni değerler eklemekti. İffetin kalesinde helali beklemekti. Aşk edepti, sonsuzun akışında o kıyıda var olmaktı. Aşk var oluş tezgahında nakış nakış işlenmek, edep ve vakar ile kulluk kalıbında şekil almaktı. Sonsuz aynalara öyle kazınmaktı. Bu sevgi ise kula, mutlu kullara Hak canibinden bağışlanmış bir servetti. "İnneme'n-nisa' şakâyıku'r-ricâl." "Şüphesiz kadın erkeğin şakayığıdır." Hz. Muhammed (sav)
Sayfa 61 - Hayat Yayın Grubu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.