İslam zaten Arabistan'da var olan kölelik problemini, onların özgür bırakılmaları noktasında insanları cesaretlendirerek çözmeye çalışmıştır. Müslümanlara köleleri özgür bırakmanın kendi günahlarına kefaret anlamına geldiği anlatılmıştır. Bir Müslüman'ın köle bir mümini kendi hür iradesiyle özgür bırakmasının çok büyük bir fazilet olduğu
Hz. Ömer der ki: "İster hoşuma gitsin, ister gitmesin; hangi hal üzere sabahlarsam sabahlayayım benim için fark etmez. Çünkü ben, hayrın hoşuma gidende mi, gitmeyende mi olduğunu bilmiyorum" (ibn-i Kesir).
Şanlı yüce Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem],
وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلُوةِ
"Ailene namazı emret" âyet-i celilesinin gelmesinden sonra bir ay kadar her sabah, damadı olan Hz. Ali (radıyallahu anh] ile değerli kızı Hz. Fâtıma'nın [r.anha] evlerini ziyaret eder ve "es-salât" diye seslenirdi
Ebu Ubeyde b. Cerrah ⁽ʳᵃ⁾ komutasındaki İslâm orduları Kudüs’ü kuşatmış , şehrin düşeceğini anlayan patrik bir şartla teslim olabileceklerini belirtmişti. İslâm ordularının daha önce fethettikleri yerlerdeki halka verdiği eman üzere teslim olacaklardı. Fakat bu işlemi bizzat emirleriyle gerçekleştirmek istiyorlardı. Ebu Ubeyde ⁽ʳᵃ⁾, “Emir benim. Buyurun şartları görüşlim.” demisti. Sophronius: “Hayır ordu komutanına değil, şehri bizzat devlet başkanınıza teslim edebilirim.” diye ısrar etmisti. Bunu haber alan Hz. Ömer ⁽ʳᵃ⁾, Medine’de yerine Hz. Ali ⁽ʳᵃ⁾’i vekil bırakıp yola çıkmıştı. İşte şimdi Kudüs’teydi.
Hz. Ömer ⁽ʳᵃ⁾, patriği teselli ettikten sonra “Ey İlyalılar, lehimize olan lehinize, aleyhimize olan aleyhinizedir...” diye başlayan bir konuşma yaptı. Sonra Sophronius, Hz. Ömer ⁽ʳᵃ⁾’i Kıyame Kilisesi’ne davet etti. Kiliseyi gezerlerken namaz vakti girdi. Hz. Ömer ⁽ʳᵃ⁾ patriğe: “nerede namaz kılayım?” diye sordu.
Rahip: “olduğun yerde.” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer ⁽ʳᵃ⁾: “Ömer, Kıyame Kilisesi’nde namaz kılmaz. Sonra peşimden gelecek müslümanlar Ömer namaz kıldı diyerek burada mescit inşa ederler.” diye karşı çıktı. Bir taş atımı uzaklaştı ve abasını yere sererek namaz kıldı. Hakikaten daha sonra müslümanlar onun namaz kıldığı yere bir mescid inşa ettiler. Bu mescid o günden beri hâlâ ayaktadır ve Mescid-i Ömer adıyla anılmaktadır.
Hz Ömer(ra); gülmesi çok olanın heybeti azalır. Mizah yapan kıymetini kaybeder. Kim birşeyi fazla yaparsa onunla tanınır. Konuşması fazla olanın hatası çoğalır. Hatası çok olanın hayası azalır. Hayası azalanın takvası azalır. Takvası azalanın kalbi ölür.
Varoluş sebebini gercekleştirememiş olanlar mutluluğu maddede ararlar..🍃
Hz. Ömer Ra.
Anlımız secdeden, dilimiz zikirden, sâir âzalarımız hayırdan ve gönlümüz Rabbimden uzak kalmasın.
Gerçekten mi ya? Filistin bu durumdayken kendinizi ve müthiş hayatınızı mı paylaşıyorsunuz hâlâ? Selahaddin görse ne derdi, Hz. Ömer görse ne derdi, Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) görse ne derdi şu hâlimize?
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler:
"Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydular."
"Onlar çok büyük tuzaklar kurdular."
"Dediler ki: 'Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
Efendimiz'in kutlu lisanından bize tam 2286 tane hadis rivayet eden Enes b. Malik bu hadis ile alakalı şöyle bir itirafta bulunacaktı: "Efendimiz'den duyduğumuz 'Kişi sevdiğiyle beraberdir.' sözüne sevindiğimiz kadar başka hiç bir şeye sevinmiyorduk. Çünkü bu söz bizim için adeta bir düğün bayramdı. Bu sözü her ikrar edişimizde diyorduk ki: Bizler Hz. Peygamber'i Hz. Ebubekir'i Hz. Ömer'i çok seviyoruz. Her ne kadar amellerimiz onlarınki kadar olmasa bile bu sevgimizin hatırına ahirette onlarla birlikle olmayı ümit ediyoruz.
Hz. Ömer, bekçiler yerine kendisi gezerdi. Hangi makamı boş görse, kendisi o görevi üzerine alırdı ve: "Fırat kenarında yağ sürülmemiş halde gezen uyuz koyunu da, kıyamet gününde benden soracaklarından korkarım." derdi.
Kinatı aydınlatan o Seçilmiş (Mustafa) Peygamber, ikicihanın da sultanıdır.
Allah elçilerinin sonuncusu, mührü, fakat aynı zamanda kendinden önceki peygamberlerin de övüncüdür. Onun o muhteşem miracında yedi gök kendisine merdivenlik etti.Peygamberler de, veliler de onun şefaatine muhtaçtır. Allah onu bütün âlemlere rahmet olsun diye var etti.
Bütün yeryüzü ona ibadet mekânı (mescit) yapıldı. Hz. Ebubekir'le Hz. Ömer onun sådık dostu oldu. Aya bile onun parmağının işaretiyle ikiye ayrıldı.
Hz. Ebubekir onun mağara arkadaşı, Hz. Ömer ise veliler ordusunun kumandanı oldu.
Hz. Osman ile Hz. Ali onun dostluğundan payını aldıda, onun halifesi oldular. Hz. Osman bir ar, edep ve alçak gönüllülük madeniydi. Hz. Ali ise ilim şehrinin kapısıydı.Davranışlarının saflığıyla seçkinleşen Hz. Hamza ile Hz.
Abbas, insanların en hayırlısı o Yüce Elçi'nin amcasıydılar.Her an yüzlerce salât, yüzlerce selâm olsun bizden kendisine, ailesine ve ashâbına!