Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Hz. Ömer (r.a.)’den yapılan rivayete göre, demiştir ki: “Uzlet hayatı yaşamaktaki payınızı alınız.”
Reklam
Bir kimsenin kıldığı namaza ve tuttuğu oruca bakmayanız. Konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emanet edildiğinde riayet ediyor mu, helal haram gözetiyor mu, insanlara merhametli davranıyor mu ona bakın. | Hz. Ömer (r.a)
Hz. Ömer'den (r.a) bir sabah duası, “Allah'ım bizi bu sabah taksim edeceğin her hayırdan, hidayet vereceğin nurdan, dağıtacağın rahmetten, vereceğin rızıktan, gidereceğin sıkıntıdan, kaldıracağın musibetten ve koruyacağın fitneden en çok nasiplenen kullarından kıl.”
Hz. Ömer (r.a) şöyle buyurmuştur: "İleride bazı insanlar çıkacak ve Kur'ân-ı Kerîm'deki müteşabih (farklı manalara gelen) ayetlere dayanarak sizinle tartışacaklar. Sizler o konudaki doğru bilgileri sünnet-i seniyyeden (sünneti bilen alimlerden, hadis kitaplarından) öğreniniz. Zira bu bilgiye sahip olanlar Allah'ın kitabını daha iyi anlayıp kavrarlar. "
Sayfa 6
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Reklam
itiraz ve münakaşa etmek
Hz.Ömer (r.a) şöyle demiştir: İlmi üç şey için öğrenme: 1- Halkla mücadele etmek için 2-Onunla böbürlenmek için 3-Riyakârlık yapmak için...
Sayfa 50 - Çelik YayıneviKitabı okuyor
Hz. Ömer [r.a.] dua hakkında söyle demiştir: "Ben, duanın kabul edilmemesi kaygısı taşımam, içimde dua etme isteğinin olmaması kaygısı taşırım. Çünkü kişiye dua etme isteği verilmişse, kabul edilmesi de onunla beraberdir."
”Allah’ı anın, O’nu anmak şifadır.” | Hz. Ömer (r.a) |
Bir diğer seçenek Okuduk ,üzüldük ,güldük
Hz. Ömer (r.a.) anlatmaktadır: "Cahiliyye devrindeki günleri düşündüğüm zaman, birşeyi hatırlar üzülür ağlarım, diğer birşeyi hatırlar o zamanki halimize gülerim!" Sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: "O zamanki cahiliyyenin tesiri altında kalarak kızımı öldürmeye karar vermiştim. Kızımı öldürmek için çukur kazarken kumlar yüzüme, sakalıma doğru bulaşmıştı. Kızım ben onu kumların İçine gömüp öldüreceğimi anlamamıştı ve: "Babacığım yüzüne, sakallarına kumlar geliyor" diye sakallarımdaki kumları silmeye çalışmıştı. Ben yine o zamanki cahiliyye anlayışının tesirinde kalarak kızımı çukura atarak kumlara gömmüştüm. İşte bunları düşündükçe o zamanki durumumu düşünüp çok ağlarım. İnsan kafasına dayanan bu örf ve adetin (başka ifadeyle kanunların) neticesini düşündükçe kendimi tutamam. Hatırlayıp güldüğüm şeyde şudur: Bir yere gideceğimiz zaman kendi elimizle hamurdan putlar yapardık, pişirirdik sonra da bu putlara tapardık. Acıktığımız zamanda kendi elimizle yapıp taptığımız putları yerdik. İşte bunuda düşündükçede gülerim" diye anlatmaktadır
Reklam
Hz. Ali (r.a.) buyuruyor: "Allah katında en büyük hatâ, yalan söylemek ve en büyük pişmanlık, kıyamet günündeki pişmanlıktır." Ömer b. Abdülâzîz "Gömleğimi sırtıma aldım alalı yalan konuşmadım" demiştir.
Hz. Ömer (r.a.) "Gülmesi çoğalanın heybeti azalır, şaka yapan eğlenceye alınır. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Çok konuşan çok düşer, çok düşenin hayâsı azalır, hayâsı azalan kimse şübheli şeylerden az kaçınır. Şübheli şeylerden az kaçınanın kalbi ölür” demiştir. Gülmek, âhireti unutmağa delâlet ettiği için, Resûl-i Ekrem: لَوْ تَعْلَمُونَ ما أَعْلَمُ لَبَكَيْتُمْ كَثِيراً وَلَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً "Eğer benim bildiğimi siz bilseydiniz, az güler çok ağlardınız” buyurmuştur.
Hz. Ömer (r.a) Hz. Ebû Bekir'in (r.a) cenazesinde hıçkırarak ağlamış ve söyle demiştir: "Ey Ebû Bekir! Resulullah'a öyle ittiba ettin ki yerini doldurmanın mümkün olmayacağı bir çığır açtın...
Müslümanlar, Kudüs'ü Ömer (r.a) döneminde fethettiler. Şehri Yahudilerden teslim almadılar. Bilakis o sırada şehirde bir tek Yahudi bile yoktu. Kudüs'e girmeleri Romalılar tarafından yasaklanmış ve dört asır boyunca onlar oraya girememişlerdi. Ömer'in Kudüs patriğine taahhüt ettiği şartlardan birisi de şehre hiçbir Yahudi'nin sokulmayacağıydı. Hz. Ömer'in imzaladığı bu anlaşma, İslâm tarihi boyunca harfiyen ve büyük bir ciddiyetle tatbik edildi.
Farz yerine nafile ile uğraşanların aldanması
Onlardan bir kısmı, farzları ihmal edip nafilelerle meşgul olmuşlardır. İşi tam bir aşırılığa vardıracak kadar derine dalmışlardır. Meselâ; kimisi abdestte vesveseye mağlup olmuştur; işi aşırıya vardırarak, dinde temizliğine hükmedilen suya razı gelmez ve necaset konusunda uzak ihtimalleri dahi yakın kabul eder. Fakat iş haram yemeye gelince yakın ihtimalleri uzak değerlendirir. Bazen de tamamen haram olan şeyi yer. Eğer onun ihtiyatlı davranışı su hakkında olacağına, yemek konusunda olsaydı daha uygun olurdu. Aslında bu konuda Sahâbilerin yaşantısını delil alabilirdi: Hz. Ömer (r.a.), necaset bulunma ihtimaline rağmen hristiyan bir kadının testisindeki su ile abdest almıştır. Bununla beraber o, nice helal yolları, harama düşme korkusuyla terk ederdi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.