"Sen yoksan, zaman yok. Saatler ilerlemiyor artık. Yokluğun dayanılmaz bi zamansızlık hâlinde işliyor içime. Dakikalara bir yılın ağırlığını yüklediğin yetmez mi? Beklendiğini ve nasıl olsa bekleneceğini bildiğin için gelmiyorsun. Çektiğim tarifsiz üzüntüler kim bilir sana nasıl bir haz veriyor olmalı? Yoksa gelirdin. Böylesine bekletmezdin beni. Zamansızlığın çıldırtıcı karanlığına itmezdin. Bir an için olsun seni unutabieceğimi düşünsen; gelirdin elbette ve bir daha hiç ayrılmazdın benden. Gururun seni unutmama razı olmazdı. O zaman kendini unutturmamak için, gururunu bile ayaklar altına alabilirdin. Oysa şimdi seni unutamadığıma o kadar eminsin ki, bunları düşünmüyorsun bile... Bütün istediğin gitgide artan bir güç ile, durmadan yalnız seni sevmem. Değil mi?"
Sen yoksan, zaman yok. Saatler ilerlemiyor artık. Yokluğun dayanılmaz bir zamansızlık halinde işliyor içime. Dakikalara bir yılın ağırlığını yüklediğin yetmez mi?
ve sen,
en aydınlık izleğisin o karanlık şehrin
engin kıyıları, sessiz ve de dingin
mahşer yerine benzeyen güncelerde
sahibini arıyor, asude dizelerin
gecenin
düğümünde filizlenen ve güne ün düşüren
kalabalık bir kimsesizlik sanki “için”
kaynağı bilinmez ve derin, yankılar gibisin
imgelerin, umarsız hançer, nasıl da özgür ve keskin
susuyorum dokundukça tenhalarına
soluk oluyor bellediğim hecelerin…
sen, bilemezsin okudukça büyüyor,
içime işliyor görmediğim gözlerin…
Yalnızlık derinleşiyor. Sezgilerin de sardunyaların kokusuyla, dolunayla ve olgunlaşan acıyla derinleştiğini hissediyorum. Acı içime işliyor, jilet gibi keskin; kopkoyu bir kan dolaşıyor damarlarımda.
Yalnızlık derinleşiyor; Sezgilerin de sardunyaların kokusuyla, dolunayla ve olgunlaşan acıyla derinleştiğini hissediyorum. Acı içime işliyor, jilet gibi keskin, kopkoyu bir kan dolaşıyor damarlarımda...
Lotte benim için kutsal. Onun varlığında bütün arzularım susuyor. Onun yanındayken, bana neler oluyor bilmiyorum; sanki benliğim ve bütün sinirlerim altüst oluyor. Piyanoda bir meleğin dokunuşuyla çaldığı, hem yalın hem öylesine incelikli bir ezgisi var! Bu onun en sevdiği ezgi ve ben daha ilk notasını işitir işitmez acı duyuyorum, aklım karışıyor ve dalgınlaşıyorum.
Müzikte eski bir büyü gücünün bulunduğuna dair söylenegelen sözler hiç de anlaşılmaz değil benim için. Bu yalın ezgi nasıl da içime işliyor! Nasıl da hep tam zamanında çalıyor bu ezgiyi; tam da kafama bir kurşun sıkmayı düşündüğüm anlarda! Ruhumun karmaşası ve karanlıkları dağılıyor ve rahat bir soluk alıyorum.