Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne kadar çok hâtıra ve insan... Niçin Boğaz'dan ve İstanbul'dan bahsederken bütün bu dirilmesi imkânsız şeylerden bahsettim. Niçin geçmiş zaman bizi bir kuyu gibi çekiyor? İyi biliyorum ki aradığım şey bu insanların kendileri değildir; ne de yaşadıkları devre hasret çekiyorum. (...) Hayır, aradığım şey ne onlar, ne de zamanlarıdır. (...) Hayır muhakkak ki bu eski şeyleri kendileri için sevmiyoruz. Bizi onlara doğru çeken bıraktıkları boşluğun kendisidir. Ortada izi bulunsun veya bulunmasın, içimizdeki didişmeden kayıp olduğunu sandığımız bir tarafımızı onlarda arıyoruz. (...) Hepsi idealin serhaddinde susmuş bu insanların hikmetinde kaybolmuş bir dünyayı arıyorum. İstediğime onlarla erişemeyince şiire, yazıya dönüyorum. Onu musikinin kadehinden istiyorum; kadeh boşalıyor, susuzluğum olduğu gibi kalıyor; çünkü sanat da aşk gibidir, kandırmaz, susatır. Ben seraptan seraba koşuyorum. Her başına koştuğum pınarda muammalı çehreler bana uzanıyor; bilmediğim, seslerini tanımadığım dudaklar benimle bitmez tükenmez işaretlerle konuşuyorlar, fakat hiçbirinin dediğini anlamıyorum; ruhum dudaklarından ayrılır ayrılmaz hiçbir şeyin değişmediğini görüyorum. Belki onlar da bana kendi tecrübelerinden, her adımda karşılarına çıkan sert duvarlardan bahsediyorlar; "Biz de senin gibiydik," diyorlar. "Hiçbir suale cevap alamazsın. Asıl olan içindeki hasrettir; onu söndürmemeye çalış."
Görüyorsun ki hepsi hayata birer miktar kin borçlu. Hepsi çocukluklarından beri mahrum oldukları kuvvete hasret çekerek ve kendilerini yiyerek bu hale gelmişler. Hakikaten kuvvet sahibi olanlara haset ve imkânsızlıkla baka baka nihayet kuvveti en büyük, en tapılmaya layık bir mevcudiyet olarak kabul etmişler... Şimdi öyle bir nazariye yapıyorlar ki, anası âciz ve mahrumiyet... Bu gibi fikirleri doğuranlar, daima, ezilmeye, yok olmaya mahkûm olduklarını hisseden zümrelerdir. Bağırırlar, çağırırlar, ellerine fırsat geçerse suni olarak sahip oldukları bu iktidarı en vahşi bir şekilde kullanmaya kalkarlar; fakat nihayet hayatın ebedi kanunlarının pençesi altında çiğnenir ve mahvolurlar...
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Herkesin içinde bir şeytan var. O şeytanı uyutabilene Eyvallah…! İnsan varlığıyla,yokluğuyla ve hasret duyduğu ile içindeki arzulara yön veriyor . Temizlik,doğruluk,merhamet hepsi içteki yolun gidiş yönüne bağlı. Yol doğruya giderse insan gibi hissedersin, yanlışa giderse şeytanla dostluk kurup -ahbap olursun . Yolun doğru tarafa gitmesi ümidiyle
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,4bin okunma
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Herkese Merhaba…. Bu gün sizlere İçimizdeki Güneş kitabı ile geldim. Betül Güçlü bütün kitaplarını okuduğum ve kalemine hayran olduğum bir yazar. Bu kitabında da yine beni derinden etkiledi. Kurgularının naifliği ve kaleminin akıcılığı sayesinde kitaplarını nasıl bitirdiğimi anlayamıyor ve her karakterine hayran kalıyorum. Bu kitapta benim en sevdiğim karakter minik Ayşegül’üm olsa da diğer bütün öğrencilere hatta köy halkına da hayran kaldım. Şehir hayatına alışmış insanlar olarak böyle samimi ortamlara öylesine hasret kalıyoruz ki kitabı okurken keşke oradaki bir karakter olsam dediğin çok an oldu. Bütün okurlara şiddetle tavsiyemdir… Gelelim Konusuna; “Ela Mercan aile konforundan hiç çıkmamış, fevri hareketlerden uzak duran, herkesle iyi anlaşan delidolu bir kızken bir gün kardeşi tarafından ihanete uğrayınca İstanbul’dan hiç bilmediği bir şehrin köyüne öğretmen olarak atanır. İlk başta fazlasıyla afallayıp ne yapacağını şaşırsa da insanların ve öğrencilerin sıcakkanlılılığı ile biraz da olsa acılarından uzaklaşır. Yaşadığı şehirde sıkı yönetime alışık olan Ela buradaki öğrencilerin özgürlüğe düşkün olmasıyla ve iki farklı sınıfa aynı saatte ders vermesiyle bocalasa da elinden geleni yapmaktadır. Zamanla oradaki bir yardım derneğine katılıp insanlarla ve öğrencileriyle kaynaştığında içindeki kırgınlık geçmese de yeni şehrine alışmaya ve içten bir şekilde gülümseye başlar. Neler olacak? Ela’nın bu köye gelmesinin sebebi ne? Kardeşini affedebilecek mi? Onu nasıl günler bekliyor? Peki ya aşk? Öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim…
İçimdeki Güneş
İçimdeki GüneşBetül Güçlü · Ren Kitap · 2024186 okunma
HEP GİTMELER YURDUYUZ...
Hep gitmeler yurduyuz, Teklifsiz bir baharda dala ilk kuş konmadan Kırmışız asumana uzanan ince dalı Çığ düşmüş koyakların ahı yankılanmadan Evvelden sırlamışız vuslata giden yolu Ne hazin Ne münhezim içimizdeki iklim Ne şefkatten bir ses var
Karanlığın çökmesini bekliyor yine yüreğim, özlemek için. Şafak atmak ve gündüzden, gece doğmak üzere. Çıkar aşıklar birazdan kent meydanlarına ve ağlar içimizdeki çocuklar...
Sayfa 54
Reklam
...Sana Hasret
Birbirimize rastlamadan evvel ki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş...
Sayfa 105Kitabı okudu
Sen gelirsin diye yollarınına begonviller kanaviçeler ve manolyalar ekeceğim. Sevinçlerimi tebessüm diye kolye yapıp yapraklarına asacağım. Gelirsin diye mor papatyalardan bir köy evi inşa edeceğim sana. Çatısına beyaz gecelerden çalıntı kiremitler döşeyeceğim. Bahçesine mutluluk,keyif,huzur, dinginlik ve birazda sen ekeceğim. Kibri nefreti, kötü
Görüyorsun ki hepsi hayata birer miktar kin borçlu. Hepsi çocukluklarından beri mahrum oldukları kuvvete hasret çekerek ve kendilerini yiyerek bu hale gelmişler. Hakikaten kuvvet sahibi olanlara haset ve imkânsızlıkla baka baka nihayet kuvveti en büyük, en tapılmaya layık bir mevcudiyet olarak kabul etmişler... Şimdi öyle bir nazariye yapıyorlar ki, anası âciz ve mahrumiyet... Bu gibi fikirleri doğuranlar,daima, ezilmeye, yok olmaya mahkûm olduklarını hisseden zümrelerdir. Bağırırlar, çağırırlar, ellerine fırsat geçerse suni olarak sahip oldukları bu iktidarı en vahşi bir şekilde kullanmaya kalkarlar; fakat nihayet hayatın ebedi kanunlarının pençesi altında çiğnenir ve mahvolurlar...
Sayfa 205Kitabı okudu
Bizler kanat çırpan, dolanıp duran, hasret çeken yaratıklardık, ormandaki rüzgar ve deniz bize sözleri bahşetmeden binlerce yıl önce. Şimdi nasıl anlatırız içimizdeki eskiden kalma günlerin hatıralarını, yalnız dünümüzün sedaları ile?
Reklam
Bizler kanat çırpan, dolanıp duran, hasret çeken yaratıklardık, ormandaki rüzgar ve deniz bize sözleri bahşetmeden binlerce yıl önce. Şimdi nasıl anlatırız içimizdeki eskiden kalma günlerin hatıralarını, yalnız dünümüzün sedaları ile?
Sayfa 225
Görüyorsun ki hepsi hayata birer miktar kin borçlu. Hepsi çocukluklarından beri mahrum oldukları kuvvete hasret çekerek ve kendilerini yiyerek bu hale gelmişler. Hakikaten kuvvet sahibi olanlara haset ve imkansızlıkla baka baka nihayet kuvveti en büyük, en tapılmaya layık bir mevcudiyet olarak kabul etmişler..
Sayfa 201Kitabı okudu
Kim bunlar
Hepsi hayata birer miktar kin borclu. Hepsi cocukluklarindan beri mahrum olduklari guce hasret cekerek ve kendilerini yiyerek bu hale gelmisler
Sayfa 212Kitabı okudu
Hepsi çocukluklarından beri mahrum oldukları kuvvete hasret çekerek ve kendilerini yiyerek bu hale gelmişler. Hakikaten kuvvet sahibi olanlara haset ve imkansızlıkla baka baka nihayet kuvveti en büyük, en tapılmaya layık bir mevcudiyet olarak kabul etmişler...
Sayfa 228Kitabı okudu
Görüyorsun ki hepsi hayata birer miktar kin borçlu. Hepsi çocukluklarından beri mahrum oldukları kuvvete hasret çekerek ve kendilerini yiyerek bu hale gelmişler.
Sayfa 224Kitabı okudu
410 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.