Bir gün bir tesadüf eseri, belki de 100. kez Tuncay kurtiz'in sesinden "oysa herkes öldürür sevdiğini" ile başlayan şiiri dinledim ve merak ettim bu şiir gerçekte kime ait diye... işte o zaman öğrendim ki bu şiir Oscar wilde'ın reading hapishanesi baladı isimli kitabından bir şiirmiş. kitabı hemen satın aldım tabii ve bugün
yorgun bir sevdaya meylettim kaldım
şiirlerle idamlık oldum arkadaş
bu yaban ellerde mülteci oldum
cezama bir "dur!" de
dur de arkadaş
bu urganı boynumdan aşır arkadaş..
AKL-İ DELİ
Ateşleri unutturuyor gözlerin
Derin göller, eskiden bağışlanmış huzurunda
Çingeneler tövbekâr cellatlıktan idamlık infazımla aşkına geldim..
Ilık sularda yıkandım, yağmur mu neydi adı
Üşüdüm buluta bulaşmış dağların zirvesinde
Sen makamın nefesinde yak beni
Isınmak için işte miraca geldim
Başka türlü adam olmak nasıldır
İkindiyin saat beşte,
Başgardiyan Rıza başta
Karalar bastı koğuşa
İkindiyin saat beşte.
Seyre durduk tantanayı
Tutuklayıp sardunyayı
Attılar dikkapalıya
İkindiyin saat beşte.
Yataklık etmiş zaar
Suçu tevatür ve esrar,
Elbet bir kızıllığı var
İkindiyin saat beşte.
Dirlik düzenlik kurtulur,
Müdür koltuğa kurulur,
Çiçek demire vurulur
İkindiyin saat beşte.
Canların gözleri, yaşta,
Aklı idamlık yoldaşta,
Yeşil ölümle dalaşta
Sabahleyin saat beşte.
Zindan iki hece Mehmetim lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Birde geri adam boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed' im!
Kavuşmak mı? ... Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli...
Git vegel... yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne
Zindan iki hece Mehmetim lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Birde geri adam boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed' im!
Kavuşmak mı? ... Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne
Geçtiğimiz hafta Nebil Özgentürk’ün evinde misafir olduğumuzu yazmıştım. O kadar muhteşem hikayeler dinledim ki ondan, tek tek yazmam imkansız; sanırım izin de vermezdi. Ama sardunyanın hüzünlü hikayesini paylaşmadan duramadım... İşte Nebil’in ağzından muhteşem bir Can Yücel hikayesi…
“Can Yücel’i 12 Mart’ta şiir çevirisinden dolayı cezaevine
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır