Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir ideoloji kendi başına ne iyi ne kötüdür. Hangi anda benimsendiğine bağlıdır her şey.
Sayfa 95 - Metis Yayınları, 6. BasımKitabı okudu
K. Marx
Filozoflar yalnızca dünyayı değişik biçimlerde yorum­ladılar, önemli olan onu değiştirmektir
Reklam
350 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Bir İnsanlık Karabasanı
(Spoiler içeren paragraflar mevcuttur.) George Orwell’in 1948 yılında 1984 yılına dair bir ütopya kurgulayarak yazdığı romanı, bir bilim-kurgu içeriğine sahip olduğu kadar bir siyaset felsefesi ve yazarın oluşturduğu bir ideoloji propagandası özellikleri de taşıyor. Ütopik bir devlet kurgusu ile buna bağlı olan ideolojinin anlatıldığı romanda;
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,4bin okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Yirminci yüzyılın en önemli düşünür ve devlet adamlarından biri olan Aliya İzetbegoviç, "Doğu Batı Arasında İslam" adlı bu başyapıtta, zihnimizde standartlaşmış, içi boşaltılmış birçok kavramı yerinden sarsarak bizi bunlar üzerinde yeniden düşünmeye sevk ediyor. Yaratılış ve Evrim, Kültür ve Medeniyet, Toplum ve Topluluk gibi iç içe
Doğu Batı Arasında İslam
Doğu Batı Arasında İslamAliya İzzetbegoviç · Ketebe Yayınevi · 20193,481 okunma
... Bir ideoloji, “şimdiyi, geçmiş açısından kavramaya çalışarak onu gizleyen” bir dizi fikirdir (Mannheim, 1929/1936:97). Bunun tersine bir ütopya, “şimdiyi aşan ve geleceğe yönelen" bir dizi fikirdir (Mannheim, 1929/1936:97). Ideolojileri kullananlar, statukoyla ilgili bazı şeylerin anlaşılmasını güçleştirerek onu savunmaya çalışırlar, oysa ütopyayı kullananlar , alternatif bir toplumsal biçimin avantajlarını vurgulayarak statükoyu yıkmak için çaba gösterirler. Bir ütopya benimseyenler, “sadece zaten varolan verili bir topumsal düzenin bakış açısından gerçekleştirilemez olarak görünen” bir amaç için çalışırlar (Mannheim, 1929/1936:196). Bu yüzden, bir ütopyayı kabul edenler ile bir ideolojiyi benimseyenler arasında temel bir çatışma her zaman vardır. ...
Nasıl, gördüğümüz gibi, özü itibariyle yalnızca perspektif olarak görünebilen görsel nesne konusunda verilen kavga, perspektif ol­mayan bir bakış açısı inşa edilerek (ki, bu mümkün değildir) değil, daha ziyade konuma bağlı bir resimden hareketle bir başka konum­da bulunan başka birinin konuyu belli bir şekilde algılamasının an­laşılması biçiminde çözüme ulaştırılabiliyorsa, burada da nesnellik, dönüştürülerek inşa edilecektir. Bu bağlamda, mevcut bakış açı­larından hangisinin en doğru bakış açısı olabileceğine ilişkin soru­nun ortaya çıkması da doğaldır: ancak bu konuda da -aynı belli veçhelerin en önemli ilişkilendirmeleri nesneden hareketle görüne­bilir kılabilme ayrıcalığa sahip olabildiği görsel perspektifçilikte ol­duğu gibi- bir kıstas mevcuttur: Bu kıstas, mümkün olabilecek en büyük kavrama gücü, ampirik materyale karşı mümkün olabilecek en büyük verimliliktir.
Sayfa 319Kitabı okudu
Reklam
Epistemolojik yaklaşımın epistemolojiye getirdiği diğer sonuç­lar. Günümüzde egemen olan tinle ilgili öğretiyi ve epistemolojiy­le ilgili aksiyomatik yaklaşımların çoğunun matematikleştirilebilen sağın doğa bilimlerinden türetildikleri ve tam da bu bilgi modelinin ilkesel zeminlerinden çıkan eğilimlerinin sözüm ona uzantıları ol­dukları bir kere kavrandığında; tinsel bilimlerle ilgili problemin, id­rak etmenin az çok varoluşa bağlı varyantlarına ilişkin karşı para­digmasından hareketle nasıl revize edilebileceğinin kılavuzu da bu­lunmuş olacaktır.
Sayfa 313Kitabı okudu
Max Scheler, bir yerde, çağımızı“dengeler çağı”, yani (şu anki problematiğimize uygulandığında) eskiden az ya da çok birbirinden tecrit edilmiş biçimde yaşayan yaşamsal çevrelerin (her biri kendini ve kendi düşünsel dünyasını mutlaklaştırarak) birbirleriyle artık, şu ya da bu şekilde çatıştıkları bir dünya olarak nitelemiştir.
Sayfa 297Kitabı okudu
Nasıl verimli düşünülebileceğine ilişkin bir model, açık ya da örtülü biçimiyle, aslında somut olarak dile getirilen her problemin ve onıın yanıtının arkasında saklıdır; bu türden bir düşünsel modelin kökenleri ve yaygınlık alanı incelendiğinde, onun belli toplumsal birimlerin dünyasal yorum biçimleri ve konumlandırılmalarıyla olan bağlantısını keşfetmek mümkündür.
Sayfa 294Kitabı okudu
Liberal özgürlük kavramı, bir toplumun hukuksal açıdan eşitsizlikçi dışsal düzenini devirmek isteyen bir gruba ait olan bir kavramdı; muhafazakâr özgürlük kavramı ise, dışsal düzeni değiştirmek istemeyen, bu yüz­den, dıştan bakıldığında, - bir yandan - her şeyin alışagelmiş yegâneliğiy­le sürdürülmesini isteyen, -öte yandan - (mevcut olana destek sağlamak için) özgürlük problemini dışsal politik alandan içsel apolitik alana çek­mek zorunda olan bir tabakaya tekabül etmekteydi.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
(En azından yönelimsel olarak amaçlanan) politik olanın yavaş ya­vaş ekonomiye indirgenmesi, geçmişin ve tarihsel zamanın bilinçli olarak inkâr edilmesi, herhangi bir “kültür ideali‘’nin bilinçli olarak bir yana itilmesi; tüm bunlar, ütopyanın herhangi bir şeklinin poli­tik eylem merkezinden de çıkarılması olarak kabul edilemez mi?
Sayfa 277Kitabı okudu
“Ev­rensel olarak kabul edilmektedir ki, her ülkeden ve her yaştan in­sanların eylemleri arasında bir tek biçimcilik vardır ve insan doğası ilkelerinde ve işlevlerinde her şeye rağmen aynı kalmaktadır. Aynı güdüler aynı nedenleri izlerler. Yükselme hırsı, para hırsı, kendini beğenmişlik, kibir, dostluk, cömertlik, yardımseverlik: Çeşitli dere­celerde karıştırılıp topluma dağıtılmış olan bu tutkular dünyanın baş­langıcından beri, her zaman ve hâlâ, insanlar arasındaki girişimlerin kaynakları durumundadırlar.”
Sayfa 276Kitabı okudu
Bu nokta­dan hareketle, Avrupa’daki problematiklerde sürekli tınısı duyulan, gelecekteki gelişimlerin ne olabileceğine ilişkin ürkek soru ve bu­na bağlı olarak bütünlükçü bakış açısına ilişkin eğilim açıklık kaza­nacağı gibi. Amerikalıların “Bu işi nasıl yaparım? Bu somut tekil problemi nasıl çözerim?” şeklindeki düşünce tarzı da aynı şekilde anlam kazanmaktadır.
Sayfa 274Kitabı okudu
331 öğeden 196 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.