LİTVANYA, LETONYA (ESTONYA), BELORUSYA VE POLONYA TATARLARI
Tatarlar yukarıda sayılan ülkelere takriben 600 yıl önce Altın Orda İmpatorluğu topraklarından, yani bugünkü Rusya'dan (Kırım, İdil-Ural bölgesi vb.), çeşitli zaman ve vesilelerle gelip yerleşmişler. O dönemlerde henüz Estonya, Belorusya gibi ülkeler mevcut değildi. 1 6. yüzyılda Polonya Krallığı ile Litvanya birlikte aynı devletin sınırları
Tüm tarihi boyunca Avustralya aborjinleri hiçbir zaman kendisi için bir ev yapmayı düşünüp inşa etmemiştir. Karınca hayret verici bir mimardır. Miniminnacık bir yaratıktır, ama sekiz fit yüksekliğinde güçlü ve dayanıklı bir ev inşa eder. Oransal olarak insanın boyutuyla kıyaslanırsa dünyadaki en büyük katedral veya aksaray kadar büyük bir ev. Hiçbir vahşi ırk, deha veya kültürde karıncaya yaklaşabilecek mimarlar çıkartmamıştır. Hiçbir medeni ırk, istenilen kullanım için karıncadan daha iyi bir ev planlayacak mimarlar çıkartmamıştır. Karıncanın evi bir taht odası içerir; gençleri için bakım evleri, tahıl ambarları, askerler ve işçiler için daireler, vs; bunlar ve bunları birbirine bağlayan çeşitli salonlar ve koridorlar, kullanışlılık ve uyumluluk konusunda eğitimli ve tecrübeli bir göz tarafından düzenlenmiş ve dağıtılmıştır.
Reklam
...eğer toplum gerektiği gibi düzenlenip örgütlenirse, bütün suçlar birdenbire ortadan kalkacaktır, zira ortada baş kaldırması gereken bir şey olmayacaktır ve herkes, derhal, kanuna uyar hâle gelecektir. Doğa, yaradılış, hesaba katılmıyor, doğa kapı dışarı, doğa diye bir şey yok âdeta! Onların felsefesine göre, insanlık, canlı tarihsel gelişim
Sayfa 341 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Türkiye'de devrim olmayacağını iddia edip bizi maceracılıkla suçlayanlar, yalan söylemiyorlarsa, çok unutkanlar. Bu topraklarda bugün yaşadığımız idari ve toplumsal yapı zaten bir devrimle kurulmadı mı? Devletin sahibi olan Osmanlı hanedanına karşı Mustafa Kemal öncülüğünde Anadolu'da halk örgütlendi, yerel meclisler inşa edildi, kongreler düzenlendi ve nihayet İstanbul'dakinden farklı bir iktidar odağı olarak Büyük Millet Meclisi kuruldu. Meclis, önderlik ettiği savaşı kazandıktan sonra devleti de dönüştürdü. İşte size devrim. İşte size, "Türkiye'de devrim olabilir mi?" sorusunun yanıtı.
İleri KitaplığıKitabı okudu
Belçika devletinin tümüyle gündelik siyasal ve mali nedenlerle ana demiryollarını inşa etme işini üstlenmesi, Bismarck'ın, Prusya'nın ana demiryolları hatlarını hiçbir iktisadi zorunluluk olmadan, sadece, savaş durumunda daha iyi düzenlenmiş ve kullanılabilir olmalarını sağlamak, demiryolu memurlarını hükümetin oy deposuna dönüştürmek ve her şeyden önce kendisine yeni ve parlamento kararlarından bağımsız bir gelir kaynağı yaratmak için devletleştirmesi, hiçbir şekilde sosyalist adımlar değildi. Yoksa, Kraliyet Deniz Ticareti Şirketi de, krallığa bağlı porselen imalathanesi de, hatta ordudaki bölük terzisi de sosyalist kurumlar olurdu, ve hatta, III. Friedrich Wilhelm döneminde, otuzlu yıllarda, bir sivri akıllının ciddi ciddi önerdiği şey de, yani genelevlerin devletleştirilmesi de.
Sayfa 94 - Yordam KitapKitabı okudu
Fetih, yalnız Sultan Mehmed'in eseridir.
Türkiye tarihinde Türkler için Fâtih’in yeri başkadır. Fâtih, 1452 kışında Edirne’de, 1453’ün 22 Nisan’ında da İstanbul önlerinde topladığı meşveret meclislerinde, girişime karşı çıkanlar önünde tarihî konuşmasında açıkça şunları belirtmiştir: Osmanlı ülkesinin tam ortasında kalan, düzme’leri koruyan ve her zaman Batı’dan haçlı ordularını tahrik eden İstanbul alınmadıkça, devletin bekası tehlikededir. O, 1451’de tahta oturduğu andan bu yana, fethi başarmak için gece gündüz çalışıp her türlü diplomatik, askerî, teknolojik ve idarî önlemi düşünmüş ve almış; 20 Nisan deniz bozgunu fethi tehlikeye düşürdüğü zaman da azim ve kararında sarsılmamıştır. İstanbul fethi ve 500 yıllık imparatorluk, yalnız ve yalnız genç Türk hükümdarının eseridir. Bu tarihî bir gerçektir. Harap bir şehir olarak aldığı Kostantiniyye’yi Fâtih vakıflara dayanan külliye-imaretleriyle muhteşem bir Türk-İslam şehri olarak yeniden inşa etmiştir. Sadece Ayasofya’nın vakıf geliri yılda 14 bin altına yükseliyordu. Fâtih Sultan Mehmed, İstanbul’u fetihle kalmadı.Türk Hakan ve İslâmî Sultan unvanlarından sonra Kayser-i Rum sıfatıyla Tuna ile Fırat arasında, İstanbul ve Boğazlar ekseninde, eski mutlak merkeziyetçi Doğu Roma İmparatorluğu’nu ihyâ etti, Doğu Roma’nın köylü raiyyet statüsünü, vergi kanunlarını Raiyyet Kanunnâmesi’yle ve Osmanlı-Türk devlet nizamını Fâtih Kanunnamesi’yle düzenledi, Osmanlı imparatorluk düzeni, yüzyıllar boyunca bu temel üzerinde ayakta kaldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun her bakımdan gerçek kurucusu İstanbul Fâtihi Sultan Mehmed’dir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
256 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.