İslâm hukukunda hükümdar, Lewis'in de belirttiği gibi hem kuramsal olarak hem de uygulama olarak mutlak bir iktidara sahip olmadığı gibi, adaleti sağladığı müddetçe tebaasının kendisine itaati siyasî ve dinî bir şart olarak görülmüştür.(1) Devlet idaresinde dinî meşruiyetin güçlü bir şekilde arandığı ve öne çıkarıldığı dönem 19. yüzyıldır. 19. yüzyılda görülen Meşrutiyet ve özgürlük tartışmalarının dinî sâikler ve din temelli meşruiyet arayışları ile devam ettiğini görüyoruz. Kuruluşundan başlayarak referans olarak İslâm’ı alan ve daha sonraki yayılmacı politikasında meşruiyet unsuru olarak dine dayanan Osmanlı Devleti,(2) Sultan I. Selim’in hilafet unvanını İstanbul’a getirmesi ile meşruiyetin en güçlü zeminini din olarak belirlerken, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra ciddi bir meşruiyet bunalımı yaşamaya başlamıştır.(3) Bu bunalım, devlet adamlarını, dinin meşruiyet unsuru olmaktan çıkarılmadığı, seküler-rasyonel(4) bir çözüm arayışına itmiştir. --------------- 1.Bernard Lewis, a.g.e., s. 31. Lewis bu şekilde bir iktidar sınırlandırmasını, İslâm hukuk anlayışında devletin hukuku değil bilakis hukukun devleti meydana getirmesine bağlamaktadır. Bkz. a.g.e. 2.Ömer Cide, ”Osmanlı Kuruluşunda Dinî Etki", Bilimname, Düşünce Platformu Dergisi, XXVIII, (2015/1), a. 263-286. 3.Selim Daring“, İktidarın Sembolleri ve İdeolojisi, II. Abdülhamid Dönemi (1876-1909), çev. Gül Çağan Güven, Istanbul: Doğan Kitap, 2014, s. 183. 4.A.g.e., :. 183.
Son araştırmalar ortaya koymuştur ki, II. Abdülhamid dönemi (1876-1909), siyasette Batı fikirlerine karşı olmakla beraber, kültür ve eğitim alanında büyük atılımların gerçekleştiği bir dönemdir. Sivil Batıcı eğitimin genelleşmesi, mektebin, kitabın ve gazetenin etkisi altında aynı ilkeleri paylaşan bir kamuoyunun ortaya çıkması, Batılı zihniyette bir seçkin sınıfın oluşması, Mustafa Kemal kuşağını ve onun düşüncelerini anlamak bakımından önemlidir.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Elbette, II. Abdülhamid döneminin bir modernleşme ve hızlı bir bürokratik ihtisas yapılanması dönemi olduğunu söylemek zorundayız, fakat aynı zamanda da korkunç bir otoriter rejim kurulması, polis rejiminin gelmesi ve daha kötüsü, bu polis rejiminde halkın inisiyatifine güvenilmemesi söz konusudur.
Son araştırmalar ortaya koymuştur ki, II. Abdülhamid dönemi (1876-1909), siyasette Batı fikirlerine karşı olmakla beraber, kültür ve eğitim alanında büyük atılımların gerçekleştiği bir dönemdir. Sivil Batıcı eğitimin genelleşmesi, mektebin, kitabın ve gazetenin etkisi altında aynı ilkeleri paylaşan bir kamuoyunun ortaya çıkması, Batılı zihniyette bir seçkin sınıfın oluşması, Mustafa Kemal kuşağını ve onun düşüncelerini anlamak bakımından önemlidir.
Sultan II. Abdülhamid Han Dönemi...
Bu dönem hüzünlüdür hüzünden öte acılarla doludur ve bazı çevrelerde artık yaygın ama tamamen yanlış bir slogan halini almış olan “Sultan Abdülhamid tek karış toprak kaybetmemiştir” iddiasının aksine Abdülhamid'in iktidar yıllarında büyük toprak kayıpları yaşanmıştır.
Sayfa 63 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
2. Abdülhamid
Elbette, II. Abdülhamid döneminin bir modernleşme ve hızlı bir bürokratik ihtisas yapılanması dönemi olduğunu söylemek zorundayız, fakat aynı zamanda da korkunç bir otoriter rejim kurulması, polis rejiminin gelmesi ve daha kötüsü, bu polis rejiminde halkın inisiyatifine güvenilmemesi söz konusudur.
Reklam
232 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.