Cumhuriyetin en bunalımlı dönemlerinden biri olarak değerlendirilen İzmir Suikasti olayına karışan ve karıştırılanların dramını ele alan romanda karakterlerin diyalogları yoluyla dönemin siyasi güç dengelerini, İttihatçılar arasındaki iktidar kavgalarını ve bu konuda Osmanlıdan itibaren ittihatçıların eylemlerinin öz eleştirisini gözler önüne
Iran'ın saldırıları sonucu kayıp yok Israil halkı sığınaklarda güvende. Ancak ülkeler endişelerini dile getirmeye başlamışlar. Filistin'de 70 binden fazla konut yıkıldı. 7 bin insanın enkazlarda olduğu söyleniyor. Milyonlarca insan evsiz, açlıkla ve hastalıkla mücadele ediyorlar. İsrailin çiğnemediği savaş suçu kalmadı. Hastane de bombaladı, okul da. İnsanları göçe zorladı, çıkışlarda topluca katletti. Yardım tırlarının şoförlerini korkuttu, yığılan yardım malzemelerine koşan insanları vurdu. Daha sayamıyorum, buraya yazsak da sığmaz. Herkes de her şeyin farkında ama Dünya böyle bir yer işte, iki yüzlü ve çıkarları peşinde koşan insanlar, devletler... Büyük ya da küçük bu dünya sahnesinde herkesin bir yeri ve sorumluluğu var. Tarafımızı belirlemek ve elimizden ne geliyorsa yapmak ile mükellefiz. Herkes ektiğini biçer. Bir damla gözyaşının bile hesabı kalmaz.
Ergenlik çağında yaptığı çete kavgaları, yazar olarak tanınmak için verdiği mücadele, Martin Eden’inde aynı
Jack London gibi denizci olması, yazar olduktan sonra yazdığı kitaplara konularına ve içeriğine bakarsanız; yazarın ayak izlerini taşır; yazarın hayatından okuyucuya pek çok şey sunar. Aynı zamanda kitaptaki Ruth Morse karakteri,
“Kaliteli insanların daha az arkadaşı olduğunu fark ettim.
Kaliteli insanlar; kibirli, kendini beğenmiş, iki yüzlü, samimi olmayan, nankör, menfaatçi, özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi bilmeyen insanları hayatına almıyor..”
Jules Verne'in Balonla Beş Hafta eserinde Doktor Ferguson'ın arkadaşları ile o zaman çok nadir bilinen balon ile Nil Nehrinin kaynaklarına doğru yapılan yolculuğunu anlatmaktadır.
1892 yılında 14 Ocak gününde Londra'nın Kraliyet Coğrafya Cemiyetinin toplantısında büyük bir kalabalık vardır. Sir Francis M... meslektaşlarına Dr.
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Ebû Süleym b. Âmir (r.anh) anlatır: Ebû Ümame ile birlikte, Şam'ın girişinde cenaze taşıyan bir kafileyle çıktık. Cenaze namazını kıldırdıktan ve defin işlemlerine başladıktan sonra, Ebû Ümâme şu konuşmayı yaptı:
"Ey insanlar, ömrünüzün günleri ve geceleri, iyilik ve kötülüklerinizi paylaştığınız bu dünyada geçiyor. Buradan başka bir