Diyelim ki geceleyin bir kabus gördün . Bunun bir kabus olduğunu , başını oynattığın anda kurtulabileceğini bilirsen her şey daha kolay , daha çekilir hale gelir, hatta bir bakarsın ilk başta en korktuğun şeylerden zevk alır olmuşsun . Hayat seni istediği kadar ürkütsün , canını yaksın , en yakınların çirkin maskeler taksınlar …. Hayat bu , de kendi kendine , ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun , bir zevkler ve acılar oyunu , bir inançlar ve aldatmalar oyunu , bir maskeler oyunu , bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna , gözlemcilik daha iyidir , ne zaman istersen bırakabilirsin !
Hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar...
Hayat bu, de kendi kendine, ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve acılar oyunu, bir inançlar ve aldatmacalar oyunu, bir maskeler oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin.
Sayfa 151 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
Aşk içinde aşk’…
Bir aşk serüveni yeşilçam tadıyla, film ve şarkı eşliğinde.. Kitaba başlık bulsam ben ‘aşk içinde aşk’ derdim.. Seri okunan, bir sonraki sayfayı mutlaka meraka bırakan acısı yoğun bir kitap. Onlarca roman yazan ve yazdıklarının büyük bir bölümünün de sinema filmi haline gelmiş olan 
Kerime Nadir’in okuduğum ilk kitabı olması da benim için kitaba teslim
Ya sen, ya ben. Birimiz yok olacağız ki sular durulsun.
Potifar konuştu sonra. Sen, dedi, kadın, suçlusun bunu bilirim.
Lâkin devam et benim evimde benim hayatıma. Bu hayat yıkılırsa en evvel altında ben kalırım. Ama bana dünüm ve bugünüm kadar yarınım da lâzım.
Ben Potifar'ım, ben Mısr'ın ikinci adımıyım. Mısr"ım ben dahası.
Sana gelince Yûsuf, dedi Potifar, ey zaif köle. Senin yerin zindandır bundan böyle, hiç olmazsa bir süre. Bilirim suçsuzsun. Ama yüksek, pek yüksek geleceği için Mısr'ın, şimdi bir kurban lâzım. Oysa ben Mısr'a lâzımım.
Sayfa 78 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Türk Edebiyatında Roman | Kitap Önerileri
Edebiyatımızda roman türü 19. yüzyılın ikinci yarısında kendini göstermiştir. Bu dönemde yazılan eserlere baktığımızda Şemseddin Sami'nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (1872), Ahmet Mithat Efendinin Felatun Bey ile Rakım Efendi (1875), Namık Kemal'in İntibah (1874) ve Cezmi (1880), Recaizade Mahmud Ekrem'in Araba Sevdası (1898), Halid Ziya
