Kuantum Düşünce Sistemi, bilinçaltı düzeyde, derinsel ve etkilidir. Özel bir düşünce sistemidir. Kuant yani atom altı seviyeye inerek, düşüncelerimizi yönlendirme ve kurgulama eylemi ile evrensel bütünlüğe kendini vererek bir bütün halinde hareket etme haliyle düşünmedir. Kendini hiçliğe vererek benlikten kurtulma durumudur.
"İnsan ile hayvan arasındaki fark üzerine genellikle ne söylendiğini bilir misiniz?"…. "Bilinç. Bizler neden var olduğumuz, ne zaman öleceğimiz ve ölümden sonra ne olacağı üzerine düşünürken, bir hayvan dünya üzerinde var olup olmadığım bile sorgulamaz."
Reklam
İşte bu noktada Erkek Akıl'ın ilgi alanı, cinsel farklılık mese- lesini açıklığa kavuşturmak için cisimleşmenin [ embodiment] daha yeterli bir kavramsallaştırımını formüle etme çabasına giren birçok çağdaş feminist düşünürün ilgi alanı ile çakışır. Erkek ve kadın'ın simgesel içeriğinin bizim kendimizi eril veya dişil olarak
Her türlü sorgulama fırsatına rağmen yanlış olduğu gösterilemeyen bir görüşün doğru olduğunu varsaymak ile yanlışlığının kanıtlanmasını engellemek için doğru olduğunu varsaymak arasında dünyalar kadar fark vardır.
Gerçek iyilik basittir.
İnsanların değer verdiği (ve seni de değer vermen için baskıladığı) şeyler ile gerçekten de iyi olan şeylerin farklı olabileceğini söylemek o kadar da kötü mü? Ya da zenginliğin ve şöhretin söylendiği kadar iyi olup olmadığını sorgulamak? Seneca oyunlarından birinde şöyle der: "Keşke zenginlerin kalbinin içini görebilseydik! Zenginlik arttıkça içlerindeki korku nasıl da artıyor." Yüzyıllar boyunca insanlar mutusuzluklarının ya da sorunlarının çaresini zenginlikte aradı. Aksi halde neden zengin olmak için bu kadar uğraşsınlar? Ama çok istedikleri paraya ya da konuma ulaştıklarında her şeyin umdukları gibi olmadığını fark ettiler. Aynısı düşünmeden imrendiğimiz öyle çok şey için geçerli ki. Öte yandan Stoacıların savunduğu "iyi" daha basit ve daha açıktır. BİLGELİK, KENDİNE HAKİM OLMA, ADALET VE CESARET. Bu erdem ve deneyimlere ulaşan hiç kimse sonrasında pişman olmayacaktır.
Sayfa 129Kitabı okudu
Dünya... Dünya düz bir tepsi diyen de vardı. Başka birine göre ipin ucunda dönen topaçtı. Diğerine göre yuvarlaktı. Ayakları yerden kesilen bir adam toprağın onu çektiğini söylüyordu. Toprak çekti... Derin bir kuyuya sorsalar göğün onu ittiğini söylerdi. Gökyüzü itmişti... Herkes kendi penceresinden bakıyordu. Dünyanın şekli insanın yaşadıklarına göre değişiyordu. Hepsi gökyüzünde hem fikirdi. Sevinen de üzülen de başını yukarı kaldırıp bakıyordu. Burnunun ucunu gören de vardı, dikine giden de... Nedense sadece dünya tepsi diyen adam yadırganıyordu. Oysa o da kendi penceresinden bakmıştı Yanlışlar, doğruların suya yansıtılmış hali gibiydi. Aslı doğru, suret yanılgıydı. Bakılan yerden düz ile ters yer değiştirirdi. Bu yüzden birini yargılamak en son iş olmalıydı. Herkes yansımaya bakıp aldanabilirdi. Mümkündü. Sonrası önemliydi. Davranışlar ne yöneydi? Vakitli hatalar itici bir kuvvetti. Aksilikler yoluna konabilirdi. İmkânlı yanlışlar düzeltilebilirdi. Daha iyi bir yola çıkabilirdi. Düzeltilen hatalar yeni yollara erişebilirdi. Yargılamak yerine sorgulamak gerekliydi.Doğruların peşine düşmek daha yeğdi...
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.