Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BENİ ÖLDÜRÜN AMA...
İlk ânda, daha önce duyduğum "tabutluk" denilen hücreye konduğumu sanıyorum... Aynı ses, yumuşak ve samimi bir şekilde: "Soyun bakalım Salih!" Sorgulama boyunca kendi kendime yaptığım ruhî kavgam ve muhasebemin giriş kapısı burada başlıyor... Her haysiyetli insanın göstereceği tabiî tepkiyi gösteriyorum: "Beni öldürün ama, soymayın lütfen!
Sayfa 17 - 1.Levha -Mit'ten Siyasî Şubeye, İBDA YayınlarıKitabı okudu
İlk sorun, işlevselliğin, değerin içsel doğası tartışmasının önüne geçmesidir. Felsefi sorgulama, başkalarına itaat ve toplama uyumdan ziyade doğru-yanlış, iyi-ahlaklı bir davranışın asıl gayesini araştırırken ilişkinin çözümlenmesine odaklanır.
Reklam
Mobbing Bank Kitabım ile Sermaye ve Siyasete Neden Muhtıra Verdim?
Kitap ile MUHTIRA vermeyi dünya da bir ilk olarak bir Türk yaşattı. Bu kitabın piyasa da olmama sebebi budur. Hem de bir yurttaşın ulusun vekillerine kendinize çeki düzen verin uyarısı yapmak adına akıl dolu örnek eylem olması. İlim bağlantılı sırları ve yine dünyada ilk kez yan yana kullanılan susuz denizde 'mahşer tufanı' efsanesini yaşatan canlı ölü ibretini yaşatarak zalimlere yaşattıkları zulmü yaşamadan ölmeyecekleri bir fatura ile ödüllendirerek ulu gücün ödettiği ağır bedelli fatura bir başka diğer sebeptir. Mobbing Bank kitabımı kendi yayınevinden kitabı okumak isteyen herkese dağıtmak için kitabın yazarı olarak neden alamıyorum? Neden hiç kimse kitabımı tedarik edip okuyamıyor? Derdim kitap satmak olmayıp 75 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ni küresel sömürge yararına sömüren sermaye ve sömürten siyasete birlikte bu kitapla verdiğim MUHTIRA mı rahatsız etti? Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk kitabının bir devamı olarak yarım kalan devrimi tamamlamak adına bir mücadele başlatması mı rahatsız etti? Bütün planlar çöp olacağı için mi bu kitaba ulaşım sağlanamıyor? Sosyal ağlarda satır satır yazarak ulaştırmak istediğim yazıların #etiketlenen konu başlıkları neden siliniyor? Mustafa Kemal Atatürk #etiketini kullanarak neden bazı ağlarda yazdığım yazılar kimseye ulaşmıyor? Sorgulama yapmaya devam edeceğim. Önder Karaçay
Nafiye Bozkyurt yazdı... OKUNASI: “Gülüşünü gülüşümün yanına bırak oynasınlar bir zaman çocuklaşarak…”Diyor Mehmet Binboğa Efelya romanını su gibi bir çırpıda okudum. Son dönemlerde en büyük korkum başlayıp bitiremediğim kitaplardan duyduğum suçluluktu. Bana bu duyguyu yaşatmadığı için Mehmet Binboğa’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Efelya Türk diline son derece hâkim kelimelerle oynama sanatını bir melodi gibi okuyucuya sunan abartıdan uzak edebi metinleri şiir ve Anadolu diliyle süsleyen tekrar tekrar okunası bir roman. Mehmet Hoca otuz yıllık edebiyat öğretmeni olmanın bütün kazanımlarını sunmuş biz okuyucuya. Ne güzel bir “an” bırakmış edebiyata. Ferhat'ın rüyalarında içselleştirdiği denizkızını arayışı Elif’e(Efelya) rastlamasıyla somutlaşır ve o andan sonra aşkın tanımı değişir. Aslında İkisi de hem kaçış hem de arayış içindedirler. İlk zamanlar şiirsel sohbetlerle başlayan bu süreç rüya ile gerçek arasında yaşanan bir aşk olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Kuytulardaki ayak izleri gibi her kaçmak istediklerinde gümbür gümbür bir yanardağ olmuşçasına biraz daha yakınlarında buluyorlar aşkı. Çiftin bütün sorumluluklarını hiçe sayarak birbirlerini buldukları İtalya turunda aşkın lezzeti ve koy vermişliğinin yanında kaybetme sancılarının ve sorgulama evresinin adımlarının da atıldığı bir aşk öyküsü…
Nafiye Bozkurt yazdı... OKUNASI: “Gülüşünü gülüşümün yanına bırak oynasınlar bir zaman çocuklaşarak…”Diyor Mehmet Binboğa Efelya romanını su gibi bir çırpıda okudum. Son dönemlerde en büyük korkum başlayıp bitiremediğim kitaplardan duyduğum suçluluktu. Bana bu duyguyu yaşatmadığı için Mehmet Binboğa’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Efelya Türk diline son derece hâkim kelimelerle oynama sanatını bir melodi gibi okuyucuya sunan abartıdan uzak edebi metinleri şiir ve Anadolu diliyle süsleyen tekrar tekrar okunası bir roman. Mehmet Hoca otuz yıllık edebiyat öğretmeni olmanın bütün kazanımlarını sunmuş biz okuyucuya. Ne güzel bir “an” bırakmış edebiyata. Ferhat'ın rüyalarında içselleştirdiği denizkızını arayışı Elif’e(Efelya) rastlamasıyla somutlaşır ve o andan sonra aşkın tanımı değişir. Aslında İkisi de hem kaçış hem de arayış içindedirler. İlk zamanlar şiirsel sohbetlerle başlayan bu süreç rüya ile gerçek arasında yaşanan bir aşk olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Kuytulardaki ayak izleri gibi her kaçmak istediklerinde gümbür gümbür bir yanardağ olmuşçasına biraz daha yakınlarında buluyorlar aşkı. Çiftin bütün sorumluluklarını hiçe sayarak birbirlerini buldukları İtalya turunda aşkın lezzeti ve koy vermişliğinin yanında kaybetme sancılarının ve sorgulama evresinin adımlarının da atıldığı bir aşk öyküsü…
"Belli başlı her galaktik uygarlığın tarihi üç ayrı ve fark edilebilir aşamadan geçme eğilimindedir.Bu aşamalar Hayatta Kalma,Sorgulama ve İncelikli Düşünmedir;bir başka değişle Nasıl,Neden,Nerede aşamaları olarak da bilinirler. Örneğin ilk aşama Nasıl Yiyebiliriz? sorusuyla, ikinci aşama Neden Yiyoruz? sorusuyla,üçüncü aşamaysa Öğle Yemeğini Nerede Yiyelim? sorusuyla tanımlanmaktadır."
Sayfa 170 - ilk kitap sonuKitabı okuyor
Reklam
İsmi (BRHM) Hindistan’ da Brahma olarak bilinen o efsanevi Asi Peygamber. Hz İbrahim’ in hakikati nedir? İbrahim olmak. Tam tersine, bizzat kendi zanlarının oluştuğu çevreye meydan okuyarak, çelişkileri ortaya koymak ve özgür bir insan olarak düşünebilmeye geçmektir, onun makamını içinde açmak. Başta kendi temelini oluşturan zanlarla savaşmaktır. İlk adım “sorgulama”ydı. Bu sorgulama ile beşer, insan olma yönünde bir adım daha atıyordu. Ademiyet makamı… Daha sonra “şekilperestliğin her alanda tespit edilmesi” geliyordu. O şekilperestliğin sonunun fırtınada helak olmak olduğunu görmek ve ondan tamamıyla kurtulmak. Farkındalığın derinleşmesi. Nuh makamı… Ardından; “tespit edilen şekilperestliğe karşı bayrak açmak” gelir. Bizzat o tufanı oluşturmak. Bu inanç sömürüsünü yapanlar güçlü otoriterler de olsa, tek başına o duruşu sergilemek. O sömürü sistemini din kabul eden bir ailesi de olsa, şekilperestlikle savaşmak… “İbrahim Makamı”, insanın eylemiyle samimiyetini ispat ettiği mertebenin adı…
Ta'zîr
Ta'zîr (kelime anlamı terbiye etme, dikkatli olmaya zorlama, tedbir alma) denen kavram ve kurum işletilerek devlet başkanına, sakıncalı gördüğü konularda sakıncalı gördüğü kişileri hizaya getirmek için tedbir yetkisi verilmiştir. Bu yetki İlk zamanlar, dayak ve hapis gibi cezalar öngörüyordu. Daha sonra uygulanan siyasetlere karşı çıkışlar artınca yetki sürgün ve öldürmeye kadar uzatılmıştır. Ve bir gün gelmiştir ki, devlet başkanı (imam, halife veya sultan) saltanatı için sakıncalı gördüğü kişi veya kişileri hiçbir sorgulama ve araştırma yapmadan bir emirle katlettirebilmiştir. Osmanlı düzenindeki "siyaseten katil" kurumu da işte bu ta'zîr kurumunun biraz uzantısıdır. Bu ta'zîr kurumu, tarihin hukuk ve düzen adına yapılandırılan ve işletilen en büyük cinayet ve zulüm kurumlarından biridir. Devlete ve düzene zararlı olabilirler gerekçesiyle yüzlerce, binlerce (bunların içinde onlarca kundak bebeği de vardır) asılıp kesilmiştir. Tek "suçları" sultan veya halifenin onları devlet ve saltanat için kaygı yaratıcı bulmasıdır. Bu kaygı yüzünden bazen analar, evlatlar, babalar katledilmiştir. Bu ölümler içinde devletin varlığı ve halkın huzuru için gerekli olanlar elbette vardır; bizim eleştirimiz bunun din adına yapılmış olmasına yöneliktir.
Sayfa 73
İslâm dünyasının skolastiği
SELEFİ YAKLAŞIM, inancını tarihin bir önceki döneminin kültürel yapısına bağlamış ve bu dönemin mutlak doğrunun simgesi olduğunu benimsemiş, her çeşit değişim ve gelişmeye karşı düşünce düzeyinde bütün kapıları kapatmış bir zihin dünyasıdır. Başka bir ifade ile Selefilik, İslam'ın ilk iki neslinin görüş, düşünüş ve uygulamalarının
Sayfa 123 - OTTO Yayınları
"Belli başlı her galaktik uygarlığın tarihi üç ayrı ve fark edilebilir aşamadan geçme eğilimindedir. Bu aşamalar Hayatta Kalma, Sorgulama ve İncelikli Düşünmedir; bir başka deyişle Nasıl, Neden ve Nerede aşamaları olarak da bilinirler. "Örneğin, ilk aşama Nasıl Yiyebiliriz? sorusuyla, ikinci aşama Neden Yiyoruz? sorusuyla, üçüncü aşamaysa Öğle Yemeğini Nerede Yiyelim? sorusuyla tanımlanmaktadır."
Sayfa 228
335 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.