Herkes aynı şeyi söylüyor.
"Unut artık. Düşünme."
Tek çare unutmakmış gibi. Şu yeryüzünde yaşanmışın dönüp geriye bakması olmasa unutabilirim ben de. Keşke biraz daha az düşünebilsem. Ama ben en fazla dönüp geriye bakabiliyorum. Ve hep hatırlıyorum.
En fazla ilk karşılaşmamızı hatırlıyorum. Henüz hiçbir acıya bulanmamış o saf tanışma anını.
Seni gördüm..'
Dayak yemişti, bunun da farkındaydı ama ezilmemişti. İlk ve son defa, elinde sopası olan bir adama karşı hiçbir şansı olmadığını anladı. Dersini iyice öğrenmişti ve bunu, hayatının geri kalan günlerinde asla unutmayacaktı. Sopa ona bir aydınlanma sağlamıştı. İlkel yasaların hükümdarlığıyla bu ilk tanışmaydı ve bu tanışma daha tamamlanmamıştı. Hayatın
gerçekleri acımasızlaştırıyordu ve o da gerçekleri korkmadan, doğasından yükselen kurnazlığıyla karşılıyordu.
“ Herkes aynı şeyi söylüyor; unut artık düşünme. Tek çare unutmakmış gibi. Şu yeryüzünde yaşanmışın geriye dönüp bakması olmasa unutabilirim ben de. Keşke biraz daha az düşünebilsem ama ben en fazla geriye dönüp bakabiliyorum ve hep hatırlıyorum. En fazla ilk karşılaşmamızı hatırlıyorum; hiçbir acıya bulanmamış o saf tanışma anını... “