Beni gerçek anlamda bir kez bile dövmediğin de doğrudur. Ancak bağırman, yüzünün kızarması, pantolon askılarını telaşla çözüp sandalye arkalığında hazırda bekletmen benim açımdan neredeyse berbattı. Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse, yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir.
Aslında yaptığı, hayat danteline ilmik atmaktan ibaretti. İlmiklerin çokluğu dantelin değerini belirleyecekti.
Ne mutlu bu dantellere, "Bir ilmek de benim katkım olsun," diyenlere...
"Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse, yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir."
Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse, yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir.
“Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışladığını öğrenirse, yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir.”
ŞİKAGO DARAĞACINDA
DÖRT DELİKANLI
İdam sehpasında, yağlı ilmik boynunda bağırıyordu.
"Konuşmama izin verilecek mi, ey Amerikalı adamlar? Bırakın konuşayım, Şerif Matson! Bırakın halkın sesi duyulsun."
Bırakmadılar.
İşaret verildi, kapak açıldı.
Yanındaki 3 arkadaşıyla ipte sallanarak can verdi.
O günün sabahı.
Hücresinde aldı eline
1960’lı yıllarda yazılmış, epik ve modern bir destansılığa sahip olan “Dune” evrenine giriş niteliği taşıyan bu yapıtın henüz ilk sayfalarında şu diyaloglar geçmektedir:
"Neden insanları bulmak için sınav yapıyorsunuz?" diye sordu.
"Sizi özgürleştirmek için."
"Özgürleştirmek mi?"
"Bir zamanlar, insanlar
Beni gerçek anlamda bir kez bile dövmediğin de doğrudur. Ancak bağırman, yüzünün kızarması, pantolon askılarını telaşla çözüp sandalye arkalığında hazırda bekletmen benim açımdan nerdeyse berbattı. Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse, yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir.
“Beni yabancının elinden kurtaran elimin,kendi boynuma bir ilmik geçirdiğini görürüm.İpi boynumdan dikkatle çıkartırken bu ellerle neredeyse boğazımı sıkmaya çalışırım.”
Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse , yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir.
Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse , yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir.
Bir ulusal kimliğin vahşice bastırılmaya, yok sayılmaya çalışıldığı Diyarbakır’da, 12 Eylül 1980’le birlikte uzun, zorlu bir yürüyüş, kan kan, can can, ilmik ilmik dokunarak başlıyordu...