°"Hepiniz biriciksiniz ciğerim" dedi Anahit Hanım. "Sizden bir tane daha yok. Okumuş, yazmış, iş güç sahibi olmuş güzel kadınlarsınız. Siz kendinizin özel olduğuna inanmazsanız, başka kimseyi inandıramazsınız. Bunu bilin, ona göre davranın. Kıymetli bir hediyeyi özenle korur gibi. Yaşamak büyük hediye. Ama yaşamayı bir erkeğe bağlarsanız, hem canınız çok yanar hem o güzelim sayılı saatlerinizden olursunuz. Yıllar çok çabuk geçiyor kızlar"°
Düşünceleriniz nasılsa o gerçekleşir, olumlu düşünceye sahipseniz olumlu davranışlar gelişir, bu nedenle kendinizi ve bedeninizi sevin. Çünkü sizin inanmadığınız bir şeyi karşı tarafa inandıramazsınız. Kendinizin sevilebilir olduğuna önce kendinizi inandırın. "Ben kendime inanmıyorum, karşı tarafın bende değerli bulacağı bir şey de yok!" tarzındaki düşünceler zihninizdeki olumsuz yüklerdir. Kendinizi önce bu olumsuz düşünce bagajından kurtarın.
İnsanlar,Dünya üzerinde çok az yer kaplar.Bu insanlar bir araya gelip konserlerdeki gibi ayakta,yan yana dizildiklerinde otuz kilometrelik bir alan kaplarlar.Tüm dünya vatandaşları Büyük Okyanus'taki küçük bir adaya sığdırılabilir.Yetişkinleri buna inandıramazsınız.Şahıslarının çok daha fazla yer kapladığını düşünürler.
“Belki de sen kendine göre haklısın. Ama her insanın kendine göre bir yaşayışı vardır. Sen kendin için yaşamışsın ve bu yüzden az kalsın yaşamımı mahvedecektim diyorsun. Mutluluğu ancak başkaları için yaşamaya başladığın zaman duymuşsun. Bense tam tersini duydum. Ben ün için yaşadım. (Oysa ün nedir ki? Gene başkalarına karşı sevgidir, başkaları
Ortalık kendini biliyor sanan, yarım akıllı câhillerle dolu. Öyle bir câhillik çeşidi ki bu; “Cahil olduklarına işkenceyle bile inandıramazsınız onları!” Konuşanı da dinleyeni de helak ediyor, sadece dinlemeyen kurtarıyor ruh sağlığını!
Bir insanın kötülük etmeyi öğrenmesinden daha acı bir şey varsa, o da iyilik etmeyi yanlış öğrenmesidir. Çünkü kötülüğü iyilik niyetiyle yapan birini kötülük yaptığına kolay kolay inandıramazsınız. İnsanlar eylemlerini ve eylemlerinin sonuçlarını niyetleriyle bir sayarlar. Bu yüzden bir seçimin sonuçlarının nelere varacağını pek düşünmezler. Sevgi de tıpkı böyledir; sevmek yanlış öğrenildiğinde şiddetten, nefretten daha zarar verici olabilir çünkü zarar vermekte olan bir sevgi, bir sevgi olduğu fikriyle nerede durması gerektiğini bilemez.