75 yıl önce bugün dedesinin ölüm gününde doğan bir insan, 75 yıl sonra bugün bu yazının yazılmasına sebep oldu.
Şuan okuduğum bu kitabı, (
Rüzgarlar Hep Gençtir ) okumak için ne zamandır erteliyordum; belki de bir yılı aşkındır diğer kardeşlerinin yanında tozlanıyordu diyebilirim. Aslında önceden okumayı planladığım farklı yazarlardan birkaç kitap
Şu beyefendi şu yakası kürklü kalın paltoyu keyfi istediği
zaman giymiyor. Kış kıyamet oldu mu, nazik bedeni üşümesin
diye giyiyor. Bu asker canı istediği için bir kırba su içmiyor.
Sabahleyin talime çıkmazdan önce, ekmek yedirsin ve tok tutsun diye, zehir gibi tuzlu bir fasulye çorbası yemiştir. Okkalarla
su içse, midesinin yanmasını söndüremiyordur. İşte körkütük
bir sarhoş; şu duvar senin, o duvar benim diye yalpa vurarak,
basıyor narayı, basıyor küfürü...
Neden?
İçimizde en uslu akıllımız da o sarhoş kadar içseydi, aynı
dereceye yakın bir maskara olacaktı. Çünkü alkol beynimizi zehirledi mi, ortalıkta hep kan ve yangın görmeye başlarız.
Bu söylediklerimizden ne anlaşılıyor?
Şu anlaşılıyor ki; insan bir şeyi yaparken, yapmayı istediği
için yapmıyor. İstemeye mecbur olduğu için istiyor. İstemesinin
belirli bir sebebi vardır. İnsan bir şeyi istediği zaman, aynı zamanda istemeye de bilir mi? İstemeyebilir, ama yine de yapar.
İşçi uykusuz kalmak istemez, ama erken kalkmasa olmaz. Köylü bu sene istiyorum da onun için arpa ekiyorum, sanır. Hâlbuki
krize tutulan dünyada, buğdayın kilosu iki paraya düşer. Herkes
fenalıklar önünde işi sarhoşluğa vurur; mesela fazla bira içer.
Onun için, bira yapmaya yarayan arpanın fiyatı yükselir. Köylü
de daha fazla para eden arpayı ekmek İSTER. Ekmemek de isteyebilir miydi?
Yani, köylünün DİLEĞİ sebepsiz, endetermine olabilir mi?
Hayır. Köylü aklını kaçırmadıkça, durduğu yerde arpa ekmemezlik edemez. İşçi kapitalist toplum içinde kaldıkça, çok
erken kalkmaktan ve yatsıya kadar çabalamaktan kurtulamaz..
Onlara göre, 'objektif indeterminizm' evrenin bir özelliğidir; fakat Tanrı için bir belirsizlik yoktur, Tanrı evrendeki belirsiz boşlukları belirleyerek şansa yer bırakmaz.
Gerçekte bilinç yalnız beyinsel açıdan var olan şeyin tezahürü ya da ters yüzü olduğundan özgürlük sorunu şöyle özetlenebilir: Bilinç maddi bir sistem olan bey- nin evriminin indeterminizmi sorunu. Bu durumda iki hipo- tez ortaya çıkar: Determinizm ve indeterminizm. Searle önce hipotez (1)'i yani determinizmi ve ardından hipotez (II)'yi, indeterminizmi inceler. Ona göre determinizm önce inandı- ricı bir çözüm gibi görünür; fakat onun iki mahzuru vardır: Eğer özgürlük bir yanılsamaysa, hayat milyonlarca yıllık ev- rimi boyunca özgürlüğün yanılsamasını ortaya çıkarmıştır? Eğer doğa hiçbir şeyi boşuna yapamazsa özgürlüğe ilişkin yanlış düşünce nasıl ortaya çıkmış olabilir? Searle'e göre bu durumu determinizm açıklayamaz. Gerçekte özgürlüğün bir yanılsama olmadığını görmek kolaydır; çünkü o, bireyin çok özgün eylemini yapmasına izin verir. Bireyin eylemlerinin özgür olduklarını anlamak için özgürlüğün ontolojik olarak var olduğunu düşünmeye ihtiyacımız yoktur.
Yaklaşık 100.000 yıl önce ilk ateşi yaktık. Böylelikle daha verimli beslendik ve neokorteksimiz diğer canlılardan daha çabuk gelişti.
Bu gelişim sayesinde "dil"i ürettik. Dil, işbirliğini kolaylaştırdı ve deneyimleri aktarmayı mümkün kıldı. Öte yandan öyküler kurmamıza olanak sağladı ve daha da önemlisi bunlara inandık.
10.000 yıl önce
İşte kuantum ile çıkan gümbürtü buydu! Newton'dan beri tıkır tıkır çalışan evren saati kırıldı. Artık indeterminizm vardı ve evren bazen kafasına göre davranıyordu. Haydi espri yapalım, Tanrı zar atıyordu!
Kitap öncelikle Tanrı'nın varlığıyla ilgili ön bir kabulle konuyu ele almış.Yani varlık veya yokluk gibi bir mütalaaya girmemiş, daha çok ne yaptığı nasıl yaptığıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş.Kuantum teorisininin bu konuya nasıl bir açıklama getirdiğini anlatmış. Tanrının dünyaya olan müdahalesi (mucizeler, vahiy vs. )fizik kurallarını ihlal ederek mi oluşuyor yoksa fizik kuralları dahilinde mi gerçekleşiyor.Bu doğrultuda özgür irade ve kötülük sorununu da ele almış
kitap bütün bu konuları daha çok felsefe ağırlığında ele alarak kuantum teorisinin buna etkisini vurgulamış.
Fakat kitap; kuantum teorisinin ne olduğuyla alakalı açık bir cevap vermiyor. bu konulara açıklama getiren teorinin "tam olarak ne" olduğu sorusu hep kafamızın bir tarafında duruyor.
kitabı okumadan önce bazı kavramlar üzerine bilgi edinmenizde fayda var.
ontoloji, epistomoloji, determinizm, indeterminizm, apriori vs...
Netice olarak;
güzel bir kitap. tavsiye ederim.
Kıymetli amca öncelikle sen bana hiçbir akıl verme.Babamın sayesinde baya bir parladın.Biliyorum şatafatlı yaşamı seversin amca, babamıda arkana aldın ve babama karşı duruşumu fırsat bildin ve babama beni ötelettin.Babam beni yok sayarken seni var saydı.Çocukluktan gelme kardeş kan bağı işte anlıyorum özellikle eğitimsiz olmanız nedeniyle kuşak çatışması yaşıyoruz.Zihnen uyanık gibisin ama bence aptalsın görgüsüzce yaşamandan ve eşinin gösteriş ve küstahça konuşma durumundan belli.Saygı ve sevgi ilkeleri sizden uzak ne zaman dara düşsen babam geldi yanına.Ben bu duruma karşıyım amca insanların zihni vardı sen babamın merhametini maddi yönden algılayıp menfaatlerine kullandın şunu bilin ki sizden özellikle babamdan bir isteğim yok.Sadece onun evladı olduğumu ama evrenin sade yaşam biçiminden uzaklaşmayacağımı ve ahlak yasalarını çiğnemeyeceğimi bilin çünkü benden sizlere yalan ve yapmacık sözler çıkmayacak halamın evine 16 yıldır senin evine 9 yıldır çıkmıyorum çıkmayacağım.Sizden ömrüm boyunca babam da dahil yardım almadım almayacağım da.Milyonluk gayrimenkulleriniz sizlerin olsun.Babamlada konuşmayacağım.Duruş bu işte kimseden yardım almadan ayakta kalmak ve dürüstce yaşamak.Sizlerede hak veriyorum 1 tane kitap okumadan sadece yaşamın sığ suları üzerine düşünüyorsunuz.Şuan tek derdim büyük annemin sağlığı,sizleri de yapmacıktan seviyorum.Ben FATALİZM ile değil İndeterminizm ile ayakta duruyorum.Gördüğüm her yanlışta hatalısıniz diye yüzünüze vuracağım toplam 7 kardeşine özellikle halama yaptığım gibi.Benim ki bir menfaat değil,müslüman duruşu.