...fakat sevebileceğim bir kadın, bol para, insan yakınlığı beni hiç bulmadı. Ben de üç yıl dört ay önce acılaştım, huysuzlaştım, hiç bir şeyi beğenmez oldum; para kazanamayacağımı, insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulamasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler;...
bir kimse şeriatın emirlerini kabul etmiyor, onları hakir görüp alay konusu ediyorsa siz onu insan olarak değil, bir duvar gibi görün. hatta öyle bir duvar ki taşları çatlamış kırılmış, yıkıldı yıkılacak durumda. hiç insan duvardan utanır mı? beni beğenir mi beğenmez mi diye düşünür mü? elbette düşünmez. islamı sevmeyenlerin sizlerin giyinişini yaşayış şeklinizi beğenip beğenmemeleri hiç bir şey ifade etmez.
Hayat varsa acı hep olacak Behiye. Sadece yaşayanlar acı çeker yeryüzünde. Acı dediğin, üzerimize geçirdiğimiz kırk yıllık hırkalara benzer. Kimse beğenmez ama üşüyen herkes uysalca giyer. Ve hayat, benim bildiğim en soğuk yer. Hepimiz üşümeye içimizden başlıyoruz. Derinlerden, çukur gibi, kuyu gibi, yürek gibi bir yerden. Bir elma neresinden başlarsa çürümeye işte tam oramızdan buz gibi üşüyoruz. Farkına dahi varmadan aynı kadere sürükleniyor, aynı yazgıya kilitleniyoruz.
Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda seyran beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için insan beğenmez
Alemi tan eder yanına varsan
Seni de yanıltır mesele sorsan
Bir cim bile çıkmaz karnını yarsan
Meclise gelir de erkan beğenmez
Her çeşit insandan birkaç eşi var
Mektepten kovulmuş günah işi var
Rabbi yesirde dört yanlışı var
Tahsil etmek için İrfan beğenmez
...
Bir odası vardır gayet küçücek
Kendi aklı sıra keyf yetirecek
Bir çanağı yoktur ayran içecek
Kahveyi bulunca fincan beğenmez
Seyrani söyledi bu doğru sözü
Haddeden çekilmiş doğrudur özü
Şehre gelin gitse bir köylü kızı
Lal ü güher ister mercan beğenmez
Gelin doğru konuşalım: İnsan âşık oldu mu, kendini beğenmez olur. Kişiliğinden, varlığından soğur. Ruhuyla kavga eder, küser. Ve arabesk tahtına kurulur: ‘Ben sana layık değilim, kendine daha mükemmel bir sevgili bul, burnunda sümük var, benden nasılsa bir gün ayrılacaksın, ne bakıyorsun lan sevgilime, kim o, daha önceki mi, sen bende ne buluyorsun, beni param için sevmiyorsun değil mi, bağırmadan konuşuyorum, dağıtırım ulan burayı, içim yanıyor içim..’
Ayrılırsınız. Artık, aşk konusunda ahkâm kesebilecek ve âşık dostlarınıza altın uyarılarda bulunabileceksinizdir:
-Yok hocam, yok.. Bunlar ağır mevzu! Bizden geçti!
Turgut yetkili merci rolünde buyurun sizi dinliyorum yalnız fazla vaktim yok sizin gibi birçok insan kapıda bekliyor biraz acele edin ah ben aceleye gelemem acele denince şaşırırım bağırarak Turgut beni dinlemeye mecbursun karşıma insanlık olarak dikilemezsin kimsenin bu hüviyete bürünmesini istemiyorum karşımda artık ben öldüm Turgut ölümle
Yeter, ey oğul, boş yere bu ilme çalışma,
Kanın telef olur!
Gündüz gece emek verip de derse alışma,
Canın telef olur!
Bu şehirde çoktur, bak gör, ilm okuyanlar,
Onlar ne buldular?
Divanedirler malını bu yola koyanlar,
Sanki uyudular.
Çoktur zararı insan için ilm okumanın,
Sen say, diyeyim ben:
Birincisi, okulda acı olur damağın,
Ey gözleri
...fakat sevebileceğim bir kadın, bol para, insan yakınlığı beni hiç bulmadı. Ben de üç yıl dört ay önce acılaştım, huysuzlaştım, hiçbir şeyi beğenmez oldum para kazanamayacağımı, insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulamasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler.