Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
336 syf.
9/10 puan verdi
Anne kız Cast'lerin yazmaya başladığı gece evi serisi ne yazık ki sonlara doğru kar gayesine heba edilen muhteşem bir seri. Vampir ekolüne güzel bir tarzla taze bir tat getiren gece evi serisinde baş kahramanı Zoey'nin problemli aile yaşantısının ardından dahil olduğu vampir yaşamı ve bu yaşam içindeki arkadaşlık, aşk ve savaş dolu mücadelesi
İşaret
İşaretP. C. Cast · Pegasus Yayınları · 20094,602 okunma
İnsana okul çağından itibaren bir amaç için düşünme alışkanlığı veremeyen, yaşamda davranış yolunu bulmayı öğretemeyen, okuma zevki kazandıramayan, doğru düşünme tekniğini, metodolojiyi (Yöntem bilimi) aşılamayan toplumlarda her zaman ve her yerde daha çok sorun ve daha çok zorluk yaşanması kaçınılmazdır. Böyle bireylerden oluşan toplum için, düzlükler dağ taş, dereler deniz, çalılar orman, kıvılcımlar volkan olup çıkacaktır....
Reklam
Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir…
184 syf.
9/10 puan verdi
bu kitabı lise zamanlarında okunmasını daha faydalı olacak kitaplardan biri hayatta her şeyden doğru bir gözlemle faydalı bilgiler öğrenilebileceği iş üzerindeyken doğru analizlerle ve dürüst davranarak bambaşka boyutlara getirilebileceğini öğrendiğin bir becerinin insana nasıl bir özveri getirdiğini anlatan en az bir kere okunması gereken kitaplardan biri
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,4bin okunma
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
ben sana eski bir şey söylemiştim evler içe doğru açılıyordu daha kelimeler içe doğru açılıyordu daha içe doğru açılıyordu daha iki kişi bir insanda insan iki kişiydi
Reklam
Allahın varlığı kelamcıların ve filozofların tartıştığı gibi cevher, araz, vacip, mümkün, sonlu, sonsuz, kadim, muhdes tartışmalarıyla Kuranda ortaya konmaz. Kuranda O, mazlumlarla, yetimlerle, sabredenlerle, kölelerle vb.. 'beraberdir' (2/153, 9/123). İnsana "şahdamarından daha yakın"dır. (50/6) Hegelin "Felsefe sadece güneş batarken yükselir" dediği gibi, klasik İslami teoloji de İslami praxis (pratik) bittikten sonra yükselmiştir. Oysa Kuran doğru teolojinin ancak eylem anında üretilebileceğini söyler: "Davamız uğrunda üstün gayret gösterenleri Bize varan yollara mutlaka yöneltiriz; kuşkusuz Allah iyilik yapanlarla beraberdir." (29/69). Hanefinin dediği gibi çağımızda İslami bir teoloji Allahın şahsının değil; Onun sözünün, yani vahyinin bir ilmi olmalıdır. Vahiy, Allahın sözü insana gönderilmiştir. Bu, Allah insana konuşuyor demektir. Zira O, insanı muhatap almıştır. Allah kelamının objesi insandır. Bu durumda vahiy insanın ilmidir. Allahın ilminin objesi insandır. Oysa klasik Kelam bunu tersine çevirerek -daha önce bahsettiğimiz tarihsel zorlamalardan dolayı- bir "Allah İlmi" olmaya çalışmıştır. Allah, vahyinde kendinden (mahiyetinden) bahsederek "teoloji" yapmıyor; insana insandan bahsederek "antropoloji" yapıyor. Allah insana sadece onun varlığına ve hayatına nisbetle kendinden bahsediyor.
Sayfa 39
Takvanın en önemli ve temel işlevi insana doğru bir şekilde kendini inceleme ve doğruyu yanlıştan ayırdedebilme kabiliyet ve gücünü vermesidir. Bir şahıs bu şekilde kendi kendisinin röntgenini çekmek (self x-raying) kudretine erişebildiği ölçüde hatadan/günahtan ve onun "ben"i tahrib eden (self destructive ) neticelerinden "korunma" imkanına kavuşur. Fakat, şu da ifade edilmelidir ki, takva kavramıyla ima edilen bu "kendini inceleme (nefis muhasebesi) " hiçbir zaman kendini herşeyden masum görme anlamına gelmez. Tam aksine; takvanın anlamının ayrılmaz bir unsuru şudur: Bir insan davranışlarını düzenlemek için kendini mümkün olduğu kadar nesnel şekilde nefis muhasebesine çekse de, hiçbir zaman doğruyu seçtiği hususunda garanti yoktur. Eğer bu nefis muhasebesi tek başına yeterli olsaydı, hümanizm mükemmelen işler ve böylece "aşkın"a ihtiyaç kalmazdı. Fakat, insanların vicdanlarının ne kadar subjektif olabildiğini biliyoruz. İşte takva bizzat bu aşkınlığa işaret eder; zira onun ima ettiği şey, her ne kadar seçim bizim, çaba/fiil de bizimse de; bizim yapıp etmelerimiz hakkındaki nihai ve gerçekten nesnel değerlendirme bizim değil "Allah'ın yetkisindedir ". Kurana göre insanın en büyük düşmanı, yani en büyük şeytan, onun kendi kendini kandırması ya da kendi nefsini aldatmasıdır (self deception). Heva (çoğulu ahva:insanda derinden kökleşmiş ve teşhisi zor arzular) ve umniye (çoğulu emanin: insanın emniyet içinde olduğu vehmi/kuruntusu) terimleri Kuranda son derece sıklıkla geçer. Muhtelif defalar, Peygambere dahi, vahyin onun arzularını hesaba katamayacağı söylenmektedir.
"Doğru zamanda gelen yanlış insana tanıdığın şansı, yanlış zamanda gelen doğru insana tanımadığın sürece üzülen hep sen olursun!.."
- Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki; bir bütün olarak içimize sığmaz, sevdiğimiz insana doğru yayılır. Onda kendisini durduran başlangıç noktasına doğru geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur. İşte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür. Bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir. MARCEL PROUST
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.