Yan Lianke Çin’in yasaklı yazarlarından biridir. Birçok kitabı yasaklanmış, sansürlenmiştir. Yan Lianke biyografisine bakarken denk geldiğim bir bilgi de pasaportuna dahi el konulup 3 yıl süresince yurtdışına çıkışı yasaklanmıştır.
Kuraklığın baş gösterdiği Balou Sıradağları’nde bir ihtiyarın hayat hikayesi anlatıldığı bir novella kitap. Bu kitapta bahsettiği kıtlık, kuraklık vs gibi felaketler silsilesi esasen Çin’in tanıklık ettiği felaketlerdendir. Aynı zamanda da yazarın çocukluk zamanları bunlara denk gelmiştir. Büyük İleri Atılım Projesi’nin büyülü gerçekçilik öğelerini de barındırarak anlatılan kitap aynı zamanda da alegorik bir metindir.
Büyük İleri Atılım Projesi açlık felaketi ile sonlanmıştır. Nedeni de o yıllarda (takriben 1958-1961) tarımsal faaliyetlerin ve üretimlerin azaltılmış olup 30 milyon insanın açlıktan ölmesi söz konusudur.
İhtiyar ve kör köpek arasında oluşan yalnızlık duygusunun gerektirdiği bağ beni fazlasıyla etkiledi. Bunun dışında kitaptaki diğer metaforlardan olan filizlenen mısır tanesi ise ihtiyarın aslında bir yerde varoluşunu temsil eder.
Kitapta dikkatimi çeken bir diğer mesele ise biçemi. Anlatım ve diyalog aslında hem kopuk hem de çok iç içe. Anlatımda ihtiyarın zihni ile berabersiniz. Diyaloglar da cümleler içinde yer almış kitapta. Fakat çevirinin başarısı yadsınamaz olup, eğer çeviri kötü olsaydı kitaptan istenilen tadın alınamayacağını düşünüyorum bu anlatım tarzı ile. Yaşamak/Yu Hua, John Berger/Sanatla Direniş...gibi liste uzar. Gerek içeriği ile gerekse de yazarlık tarzıyla benzettiğim kitaplardan birkaçı.
Neriman'ın misafir gittiği arkadaşı, Beyazıt'ın arka tarafında, yangın yerlerinde oturuyordu. Şinasi'den pek hoşlanmadığı için, ikidir, onu evindeki toplantıya çağırmamıştı. O vakte kadar buna pek ehemmiyet vermeyen Şinasi, ilk defa olarak alındı. Zaaf anlarında, insanın can sıkıcı bir vakıayı tahsis edemeyerek umumileştirmesi ve bir felaketi aynı seri içindeki bütün menfi ihtimallere teşmilederek hepsini hakikat gibi görmesi yüzünden Şinasi de, Neriman'ın arkadaşı tarafından davet edilememesinin hususi sebeplerini araştıramıyor, bütün Darülelhan kızlarının kendisinden hoşlanmadığını zannetmeye kadar varıyordu.
Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.
Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikâyesi. Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,5bin okunma