İnsancıklar, okumayı çok ertelediğim bir kitap oldu ama şu an bakınca iyi ki ertelemişim diye düşünüyorum. Özellikle Dostoyevski'ye başlamak için doğru kitap olduğunu düşünmüyorum, çok sevsem de okuduğum ilk kitabı olsa büyük ihtimalle yazardan soğurdum.
Konuya gelecek olursam Makar ve Varenka isimli iki kişinin arasındaki aşk, çektikleri yoksulluklar ve bunların çevresindeki mektuplaşmaları anlatılıyor. Mektup türünde okuduğum iki kitap olmuştu ve ikisini de bu yönleri ile çok sevmiştim, aynı hislerim bu kitap için de geçerli. Ayrıca bu ikili başta olmak üzere kitaptaki her karakter rahatsız edici derecede gerçekçi, Dostoyevski henüz ilk romanından potansiyelinin çoğunu sergilemiş. Bu aşırı gerçekçilik yüzünden karakterlere kızdığım, üzüldüğüm, acıdığım noktalar oldu ve hepsi ne kadar ustaca yazıldıklarının bir göstergesi.
Kitabın belli bir olay örgüsü tamamıyla yok, mektuplar birbirini tamamlasa da sadece iki karakterin konuşmalarını okuyoruz. Bu benim için kitabın küçük bir eksiği oldu. Bir de aşırı karamsar havası beni okurken biraz boğdu, yine de bu beklentiyle okumaya başlayan birinin çok seveceğini düşünüyorum. Bahsettiğim karakterlere kızdığım bölümleri de şimdi düşününce normal karşılıyorum, Dostoyevski'nin ilk eserlerinin çoğunda her karakterin belirli eksikleri var, bunları da çok iyi anlatıyor.
Şimdilik diyeceklerim bu kadar, Ölüler Evinden Anılar ile yazarı okumaya devam edeceğim sanırım. Başka kitaplarla görüşmek üzere.