Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
İlk Roman
Dostoyevski'nin ilk romanıdır fakat yazarın okuduğum 3. kitabı olması sebebiyle çıtanın bir hayli yüksekte olduğu bir beklenti ile okumaya başladığım bir kitaptı.
Kitaba genel olarak bakacak olursak ve benim anladığım haliyle, Varvara ve Makar adındaki karakterlerimizin mektuplaşması üzerine geçiyor,kitapta yoksulluk ve kavuşamama teması ağır basıyor ve bunu iliklerime kadar hissettim ama kitabın yanlış hatırlamıyorsam bir bölümünde sevgili olarak değil de bir ahbap gibi sevdiğini itiraf etmişti Makar Alekseyeviç, o yüzden ne anlatılmak istendi tam anlayamadım
Kitaptan daha çok beğendiğim bir kısım olan yazarın hayatı bölümü aklımda daha çok yer etti özellikle doğumunun 200. yılında olduğumuzun bilincine varmam benim yazar hakkındaki görüş ve saygımı daha başka bir boyuta evrimleştirdi.
Sonuç olarak kitap yazarın ilk romanı,bunu göz önüne aldığımızda ilk defa dostoyevski ile tanışacak birisi için doğru bir tercih olmayabilir.Dostoyevski bence yaşadığı çağın ötesinde bir yazardı o yüzden hala okunuyor.
724 syf.
10/10 puan verdi
Selam arkadaşlar, gelirleriyle ve giderleriyle tüm insanlığa faydamın dokunduğu youtube linkini aşağı bırak... yok yok öyle bir derdim, merak etmeyin. Bu yalnızca kamusal bir incelemedir, dileyen okur, dileyen okumaz. Sizi birer araç olarak görmüyorum, birbirimize katacağımız çok şey var.
Hepimizin içinde bir nebze de olsa kendini bulabildiği
Dostoyevski kitabıydı ne muhteşem dili ve anlatımı var gerçekten en sevdiğim yazarlardan birisi bu kadar duygusunu bize geçiren yazarlar çok az .Kitapta Varvara Alekseyevna ve Makar Alekseyeviç arasında geçen bir mektuplaşma halinde olan bir eser.Makar Alekseyeviç yoksul bir adam biraz kaderci ,biraz özgüveni düşük ama Varvarayi seven kocaman bir kalbi olan yaşlı biridir.Varvara genç bir bayan olup eğitimli birisidir. Yaşadıkları olayları birbirlerine anlatan olaylar örgüsü halinde ilerliyor. Ikisi de yoksulluk içinde hayatları olan kişiler , Makar ,Varvarayı çok sevdiğinden kaynaklı onun istediklerini elinden geldiğinde yapmaya çalışan borca giren ,hayatı aslında ellerinden kayan birisidir.Ama gel gör ki o sevgiden bunları görmüyor ya da görmek istemiyor. Sonrasında Varvara 'yı birisi istiyor ve bunu da Makar 'a söylüyor ve şu istediklerim var yardım eder misin diyor sonrasında da Varvara Makara bir mektup bırakıyor ve aslında onun evlenmek istemediğini yoksulluktan ve sefaletten kurtulmak istediği için kabul ettiğini söylüyor ve Makarın ona olan duygusundan farkında olduğunu söylüyor son kez mektubunda ona bunları söyleyip bitiriyor.Makar da o gittikten sonra yaşamanın bir anlamı olmadığını söylüyor .Gelip onu o evlilikten kurtarmak için herşeyi yapcağını söylüyor ama gitti bi kere...Hiç sıkmadan okunan güzel bir aşk , hayat öyküsü tadında bir eser...
184 syf.
·
Puan vermedi
✍DİPÇE :
Rus düşünürü Nikolay Berdyayev der ki: Rus’tur Dostoyevski iliklerine kadar Rusya’nın yazarıdır. Rusya dışında düşünemeyiz onu. Rus ruhundaki gizem, ancak ona bakıp çözülebilir. Kendi de bir bilmece, bir çelişkiler yumağıdır. Batılılar, Dosto’ya bakarak anlıyor Rusya’yı. O ise, Rus ruhunun kayganlığını dile getirir.Rus düşüncesinin,
İnsancıklar
Kırklı yaşlarında az gelirli bir memur Makar ile genç öksüz yoksul kız Varvara arasında yokluklara, hastalıklara, görüşememelerine rağmen birbirlerine, doğaya, yaşama, edebiyata mektuplaşarak birbirlerine şevk, teselli vererek
hayata, yaşama sarılma mücadelesini anlatan muhteşem bir roman… Ustanın ilk eseri olmasına rağmen insanoğlunun psikolojik tüm dehlizlerini sevgi, şefkat, merhamet, vicdan, ümit, hastalık, yalnızlık, çaresizlik, yoksulluk, ölümle ilgili girdaplarını iki kahramanın mektuplarında inanılmaz kelimelere dökülmesini görüyoruz. Kısaca yaşamlarının garip, sefil ve yoksulluk içinde olmasına rağmen iki insanın kalplerinde ve içlerindeki insani her türlü duygunun nasıl yeşerdiğini ve zirveye çıktığını Dostoyevski’den başkası bu kadar açık, saf ve yalın anlatamazdı. Fakir ve yoksul olmak insanın düşünce yapısının, iç dünyasının ve kalbinin zengin olamamasına engel değildir. Okuyun ve okutturun…
Zavallı fakir ama gururlu insancıklar
Malesef pek etkilenmedim, hatta diyebilirim ki mektuplardan da hiç hazetmedim. Ne fakir ama gururlu Makar'ın serenatları ne naif gözüken Veranka'nın duyguları samimi geldi. Ihtiyar açık açık ilan-ı aşk ediyor. Kız da bunun şüphesiz farkında ama özellikle zor zamanlarında önemsenmek düşünülmek hoşuna gidiyor galiba pek çaktırmıyor. İlk yarıda kız yüz vermedi, kısa kısa yüzeyselce yanıtladı geçti, ikinci yarıda kızın müşkülâtı arttı, o da dertleşmeye başladı. En çok da Makar'ın uzaklığından daha emin olmaya başladığında bol bol yazmaya başladı. Hatta diyebilirim ki kıza gıcık oldum, adamcağıza resmen umut verip durdu, sonra da bi güzel terk etti. Makar amca zavallım, 2 güncük bahar gördü, hep kış hep kış , donmaktan helak oldu garibim. En çok ve tek etkilendiğim kısım, Makar'ın son kopeklerini verdikten sonra Allahın lutfuna kavuşması ve aynı gün gariban adamcağızın vefat etmesiydi.
Olayları dışarıda bırakırsak da canımız Dostoyevski nin ilk günden belliymiş ne olacağı. Ve can yayınları yine çok başarılı bir çeviri ortaya koymuş
☆ Why i Read - I have heard the name famous Russian author Fyodor Dostoevsky , so it make a plan to read his first novel as it was connected to " The Overcoat" by Nikolai Gogol.
☆ What i Read - The book speak in the form of letters between Makar and Barbara where they share there life of poor people, their relationship with rich people, and poverty.
• Barbara and Makar used to live across the same street in terrible apartment, where there only way of communication was through letters ,they manages to share book between eachother and support eachother work in there own way.
• By reading Letter between Makar and Barbara ,you will understand very well the poverty situation and how they manage to share everything with eachother.
• Sharing each other emotion and feeling there develop a good odd friendship between them , the way barbara express her feeling for others men and the way makar replied to that was quite interesting to read.
• The Last Letter between Makar and Barbara was more of feeling for eachother than words, it was quite good and sad ending of friendship between them.
P.S _ In the world full of Social media texting , be someone Letter. This is what is learned from these novel. (Pardon - I read this novel very slow.)
Thank you
Ruhunuzu her anlamda doyuran, hayatınıza artı bir değer katan ve kesinlikle defalarca kez okunması gereken bir kitap Aeden...
Azra Kohen'den okuduğum ilk eser ve benim için kitapların şahı, en zirvesi, en favorisi. Okudukça bilgiyle doldum, bilgim arttıkça daha da fazla okudum ve araştırdım. Bilmediğimiz terimler, konular ve bildiğimiz halde
Memur olan Makar Devuşkin ile öksüz bir genç kadın olan Varvara Alekseyevna’ nın durumları pekte iyi değildir. Makar Devuşkin yazıları temize çekmekle görevlidir ve kazandığı azıcık parayla hem geçinmeye çalışır hemde Varvara’yı geçindirmeye çalışır. Varvara ise dikiş dikerek bir şeyler kazanmaya çalışıyordur. Bu ikilinin mektuplarından oluşan bu kitap kimi yerinde kendimi bulduğum kimi yerinde de kafamın karışmasına sebep oldu. Kitabı beğendim ama aslında bir o kadar da beğenmedim.
”İnsan bazen duygularını aptallık derecesine vardırır da yolunu şaşırır ya, öyle bir şey. Başka bir şeyden de olmaz, kalbin aşırı gereksiz, budalaca ateşinden olur hep.”
”Alıştım, çünkü her şeye alışıyorum, çünkü uysal bir insanım, çünkü ben küçük insanım; fakat bütün bunlar ne için? Kime ne kötülüğüm olmuş? “
Fedakarlık; almadan vermek, hiç düşünmeden verebilmek. Makar Alexseyeviç gibi verecek bir şeyi kalmamışsa bile karşılık beklemeden verebilmek? Makar ve Varvara toplumun ezilen kısmında kalan iki kişi fakirlikle, hastalıkla mücadele eden tek teselleri yaşama amaçları birbirlerine duydukları beklentisiz sevgi. Çünkü sahip oldukları tek gerçek şey bu sevgi.
İnsanı insan yapan şey kıyafetlerinin yeni olması mı , evlerinin konforlu eşyalarının lüks olması mı? İnsancıklar diye küçümsediğimiz bu insanlar bunlara sahip değildi belki ama bizden daha çok insanlar. Çünkü içlerinde sevgiyle yoğrulmuş benlikleri var.
iki yoksul insanın mektuplarından oluşan bu kitap Makar ve Varvara üzeriden yoksulluğun, gururun, utancın, fedakarlığın, cömertliğin, çaresizliğin, karşılıksız sevginin, hüznün ve en dayanılmaz olan ayrılığın anlatıldığı bir kitap. Kadın gitti adam hala cevap alamayacağı mektubu yazmaya devam etti, kitap bitti ama bitmeyen hüzünler kaldı.
Kitapla kalın hoş kalın.
Dostoyevski’nin ilk okuduğum kitabı. Kronolojik okumak istemiştim fakat elimde İnsancıklar yoktu o yüzden Öteki ile başlangıç yapmış oldum. Ne iyi ne de kötü bir başlangıç oldu benim için.
Kitabın ana karakteri, memur Golyadkin kişilik bölünmesi yaşıyor, kendi içindeki diğer beni görüyor. Şizofren bir insanın zihnini okuyorsunuz bu kitapta aslında. Kendisiyle çelişen ve sürekli olarak anlamsız davranışlara sürüklenen bir karakter. Okurken siz de geriliyorsunuz ve anlamlandırmaya çalışıyorsunuz olanları. Hayal ile gerçek arasında keskin bir geçiş yok. Ne hayal ne gerçek bilemiyoruz. Benim gibi belirsizliği sevmeyen bir insansanız bu belki okumanızı zorlaştırabilir. Olay örgüsüne bağlanmadan “şimdi ne olacak, ee ne oldu yani” gibi sorulara kafayı takmadan karakterin zihin dünyasına odaklanırsanız okumak daha keyifli hale gelecektir. Ben bunu pek başaramadım. O yüzden pek sürükleyici gelmedi bana. Sayfa çevirmekte zorlandım ama hızlıca bitirmek istedim ve iki günde bitirdim. Çok bayılmadım ve müthiş övgülere değer bulmadım ben kitabı, zevk meselesi. Ama 7 puandan aşağı vermeye de elim gitmedi.
Kısaca Dostoyevski’yi okumak isteyenler için elbette okunması gereken kitaplardan biri diye düşünüyorum fakat kesinlikle tavsiye ederim, herkes mutlaka okumalı diyemem.
49 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
72 sayfasını 4 saatte, birkaç solukta okuyup; neredeyse ezberlediğim bir Zweig klasiğidir...
Tüm yaşantısı boyunca savaş karşıtı aktivistliğiyle tanınan, Yahudi olduğu gerekçesiyle eserleri Nazi faşizmi tarafından yakılan, sürgün edilen ve sonunda karısıyla beraber Brezilya'da sürgündeyken intihar eden, çok sevdiğim bir yazardır Stefan
Sefil İnsanlar insancıklar
Sefiller sefil insanlar... Bazı kitaplar vardır hayatınızda okumaz iseniz eksiksinizdir. Sefiller tam da öyle bir kitap..
yalnız hal ile değil içimizde yaşadığımız bir maneviyat ile de bir sefalet çekeriz..
Dışardan melek görünür ama ruhumuz şeytandır...
Buda bir sefilliktir...ama her kötü görünen de kötü değildir.
Her insanın kendi içinde bir sefilligi içsel çatışması bir sefaleti vardır ... Kimse bunu yok sayamaz.
Kitapta bu durumu o günün politik sıkıntılarını da ele alarak öyle guzel açıklamış ki. Sözlerin en anlamsız kısmındayim şu an. Okuyun...
Ne anladığın değil nasıl anladığın önemlidir bir kitabı.. kendinize ait olanı alın.. gerisi kitapta kalır zaten.. keyifli okuyup derin düşüncelere boğulun.. kitabı okuyun ki inin içinizde sefil yuvanıza...
