Ne güller, ne elmalar ne de başka faydalı bitkiler terk edilmiş arazilerde yetişir. Buralarda yalnız ısırgan otu, devedikeni gibi bitkiler büyür. Aynı şey, kafaların içi ve halkların kalbi için de geçerlidir. Halklar etrafında ne görüyorlar? Hangi tedaviyle karşılaşıyorlar? Onlara kim ve nasıl zihinsel ve ahlaki eğitim veriyor?
Onları yalnız bırakıp bulunmayan olanaklarla gelişmelerini beklemek te böyle bir durum meydana getirir.
Terk edilen ve imkansızlıklar içinde yaşayan halk farklı kesimlere ve olanaklara sahip kişilere nefretle bakmaya başlayarak kutuplaşmaya neden olan bir yapı oluşturur.
Halkı, her kesimine iyi yaşam şartları ve eğitim olanakları sunarak geliştirebiliriz ancak...
"Genç insanları suçlamak yerine önce kendinizi suçlayın. Gençliğiniz ve bu nesil sizin yetiştirdiğiniz gençliktir, Sizin ürününüzdür. Bu nesli gerçekten yetiştirebildiğinizi söyleyebilir misiniz? Hayır, hiçbir şekilde söyleyemezsiniz! Anneler ev işleriyle, babalar işçilik, ticaret ve diğer işlerle meşgulken. Bunlardan kalan boş zamanıda dışarıda eğlencede ve dinlenmede geçirirken bu mümkün değil. ."
Yorum: Herhangi bir zaman ayırmadan sadece maddi ihtiyaçlarını karşıladığınız bir nesil böyle olmaya mahkûmdur. Duygusal, düşünsel ve bedensel gelişimleri ile ilgilenmeden buna önem vermeden yetiştirdiğiniz nesil ile ilgili 'Saygısız, Kaba, Niteliksiz, Eğitimsiz, Ahlaki Değer Eksikliğine Sahip' gibi ithamlarda bulunurken bunu önce kendinize sorun..!"
"İnsanlar sizi, gördüğünüz eğitim sayesinde iyi bir maaş alıp akşamları eğlenmeniz ya da kıraathane denen yerlerde kart oyunlari gibi şeyler yapmanız için yetiştirmedi. Siz Aydınlar; halkın beyni, isteği, enerjisi ve bilincini uyandırmakla mükellefsiniz."