Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Otobüslerden acıyla, insan onuruna yakışmayan biçimde sarkan, çalıştırılmaya götürülen insanlar. Sokakları dolduran, savaşçı kişiliklerini hiç yitirmeyen sokak satıcıları. Şoförlerinin sürdüğü lüks arabalarının arka koltuklarında sabah gazetelerini okuyan işadamları. Ülkenin çelişkileri bir anda her yerde. İnsanlık tarihinin tüm zamanlarını aynı anda yaşayan ülkenin tüm çelişkileri, her kentte, her karış toprakta.
Sayfa 104 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bazı günler üniversitedeki küçük odasında oturuyor, çok da uzun olmayan ömründe nasıl bu kadar düşman edinebil­miş olduğuna şaşıyordu. Bu kadar nefreti hak etmek için ne yaptığını da bilemiyordu ama kendi kendine acıma seansları olarak geçen bu saatlerden sonra, belki bininci kez sorunun sadece kendisiyle ilgili olmadığını, bu ülkede herkesin birbi­rinden nefret ettiğini düşünüyordu. Askerler sivillerden, si­viller askerlerden, havacılar karacılardan, karacılar denizci­lerden, mülkiyeliler hukukçulardan, işadamları siyasetçiler­den, siyasetçiler işadamlarından nefret ediyor, medyada ise herkes birbirinin kanına ekmek doğruyordu. Gazete köşele­rinde her gün ağza alınmaz küfürlerin yayımlandığı tek ül­keydi burası...
Sayfa 65 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Asıl yönetim işi daha çok yerli astlar tarafından yapılır; despotizmin belkemiği, memurlar değil ordudur. Arkalarında ordu oldukça memurlar ve işadamları, aptal bile olsalar güven içinde işlerini yürütebilirler. Ve çoğu gerçekten de aptaldır. Zeka yoksunu ama kendilerine saygılı bu insanlar, aptallıklarını çeyrek milyon merminin arkasında geliştirip güçlendirirler.
“Benim sevgili Doktorum,” dedi Flory, “bizim bu ülkede bulunmamızın hırsızlık yapmaktan başka bir amacının olmadığını nasıl anlayabilirsiniz? Çok basit. Memurlar Burmalıları ezerken işadamları da onların ceplerine dalıyorlar. Eğer bu ülke İngilizlerin elinde olmasaydı, diyelim benim firmamın şimdiki gibi kereste sözleşmeleri yapabileceğini mi sanıyorsunuz? Ya da başka kereste firmalarının veya petrol şirketlerinin, madencilerin, çiftçi ve tüccarların? Arkasında hükümet olmasa pirinç çemberi talihsiz çiftçiyi soyup soğana çevirmeye nasıl devam edebilirdi?”
Khaled Bablli
Türkiye'deki Suriyeli işadamları TÜSIAD gibi MÜSIAD gibi, SIAD adı altında dernekleşti, sivil toplum örgütü haline geldi. Suriyeli lşadamları Derneği'nin başkanı Khaled Bablli, müteahhitti, milyon dolarlarla siyasi şov yapıyordu. Derneğin üyeleri arasında, inşaattan ulaştırmaya, bilişimden turizme, eğitimden sağlığa, hayvancılıktan mobilyaya, aklınıza gelen gelmeyen her türlü firma vardı. Ve, 2017 itibariyle... Gariban Türk halkının bu Suriyelilere "mazlum" diye harcadığı para 25 milyar doları aşmıştı!
Sayfa 48 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
Amerikan Mühendisleri Odası'nda gerçekleştirdiği sunumun hüsranla sonuçlanmasının üzerine aklındaki yeni fikirlerle hayata tutunmaya çalışan Tesla'nın yolu bu kez de Westinghouse Electric Company'nin sahibi George Westinghouse ile kesişir. Aslında birkaç gün önce yaptığı sunumda Westinghouse da vardır ve diğerlerinin aksine
Sayfa 38-39 | Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hem bilimin hem de imparatorlukların olağanüstü yükselişinin arkasında özellikte önemli bir güç daha vardır: kapitalizm. Daha fazla para kazanmak için uğraşan işadamları olmasaydı, ne Kolomb Amerika'ya ne James Cook Amerika'ya ulaşır, ne de Neil Armstrong Ay'ın yüzeyindeki o küçük adımı atabilirdi.
Sayfa 301 - KolektifKitabı okudu
New York'tan söz ediyor
"Hayal kırıklığına uğrarsın. Korkunç bir kenttir. Herkes durma dan para kovalar. Bankacılar da, yankesiciler de, işadamları da, kaldırım yosmaları da. Sokakta yürürken gözlerine baksan iki duygu gö r ürsün: Korku ve öfke. Küçülmüş insanlardır onlar. Üç kilitle kapat tıkları kapıların ardında yaşarlar. Nefret etmedikleri insanlarla dö ğüşür, hoşlanmadıkları kadınlarla sevişirler. Tüm dünya kültürle rinden bir yığın şey ödünç almışlardır. İlle modaya uymak için Kir içerler.
Dwight MacDonald
Kitle kültürü yukarıdan empoze edilir. İşadamları tarafından kiralanan teknikerlerce imal edilmiştir, alıcıları pasif tüketicilerdir ve katılımcıları satın almak ve almamak arasında sınırlanmışlardır.
Bir de 98 yılında ASKON kurulduğunu hatırlatmak gerekir:
Özel sektörün önde gelen üyelerinden birisi 1970'lerin ortasındaki durumu şöyle özetlemiştir: "Herkes, Türkiye'deki özel sektörün düşünüldüğü kadar nüfuzlu ve etkili bir baskı grubu olmadığını anlamalıdır. Özel sektör heterojendir; sektör içi kıskançlıklar yaygındır. İyi örgütlenmemiştir. İstanbul ile Anadolu arasındaki rekabet devam etmektedir. Büyük sana­yiciler ile küçük sanayicilerin çıkarları çelişki halindedir. Bazı Sanayi Odaları, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜ­SİAD) sadece büyük sanayicilerin kulübü olduğunu düşüne­rek bu derneğe iyi gözle bakmaz. Sanayi ve Ticaret Odaları arasında yakın bir işbirliği yoktur. İşverenlerin sadece üçte biri [Türkiye İşveren Dernekleri] Konfederasyonu içinde örgütlen­miştir." Görülüyor ki, 1970'lere kadar olan geç bir dönemde bile Osmanlı geleneğinin kalıntıları -her şeye kadir devlet kar­şısında iyi örgütlenememiş bir çevre olgusu- sürüp gitmiştir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.