Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
çevirmeye devam et sayfalarını defterin. korkma, ışığı söndür ve yandığını gör; fosforlu bir hırsız elinin.
Farz et ki!
Farz et ki; geri gelmiş o gamsız devir Delicesine sevdiğin senin olmuş Bir bahar sabahı sahilde seninledir Yanan alnını alnına dayamışsın O incecik elleri ellerindedir Farz et ki; mazidir devamı yarının Sevdiğin başını dizlerine koymuş
Sayfa 73
Reklam
"İstediğin zaman ışığı söndür, senin karanlığını da tanır ve severim." Rabindranath Tagore
Aşkımın rengini görmek için ışığı ihtiyacım yok. Lambayı bir zahmet söndür, israf olmasın. -Güven Taşdemir / “DUYGULARIN ŞAHİTLİĞİ”
Edep
Sufî, canlı olsun cansız olsun -ki onlara göre her yaratılmışın canı olduğu farz edilir- her şeye ve herkese karşı edebini korumak zorundadır. Kapının çarpılmadan yavaşça örtülmesi bir edeptir. "Kapıyı kapat" denilemez (Allah kimsenin kapısını kapatmasın); belki kapıyı ört, yahut sırla denilebilir. "Lambayı (mumu, ışığı) söndür" denilemez (Allah kimsenin ışığını söndürmesin); lambayı dinlendir denilir. Keza lamba yakılmaz, ancak uyandırılabilir. Birisi konuşurken sözünü kesmek, gizli konuşmak, mecliste fısıltı ile lâkırdı etmek, işaret ve işmar etmek, vs. hep edebe aykırı davranışlardır. Gezerken yere, ayağın sesi duyulmayacak derecede yumuşak basılmalıdır.Kapıdan çıkılırken arkasını dönmek edepsizliktir. Kapı eşiğindeki ayakkabılar dışarıya değil (zira bunun manası "git, bir daha gelme" demektir), içeriye doğru çevrilir. Uyuyan birini uyandırmak için onu sarsmak yahut adını ünlemek abestir.Bunun yerine yastığına parmak uçlarıyla vurulup hafif sesle "Agâh ol erenler!" denilir. Uyanan kişinin de yataktan kalkarken yastığını öpüp yorganıyla görüşmesi (görüşmek, tasavvuf tabiatındandır ve öpmek, yahut öpermiş gibi dudağa değdirmek manalarına gelir) bir edep kaidesidir. Bir şey alınıp verilirken keza aynı kaide geçerlidir. Yemek yiyenin ağız şapırdatması, ağızda lokma varken konuşması, kahveyi, çayı höpürdeterek içmesi, fincanı yahut bardağı ses çıkartarak tabağa koyması, yahut da sofrada kaşık ve çataldan ses çıkartması edep harici hareketlerdendir.Bütün bunlara günlük hayatın adabımuaşeret kaideleri arasına girmiş yüzlerce düsturu ilave edebilirsiniz.
Sayfa 78
gitme dedim o yola, sonu karanlık tutma dedim o sözü, arkası kötü bizimle başlamadı bu savaş bizimle bitmeyecek vurma dedim kuzuları sarp kayalara kuytulara çekme dedim bahar şarkılarını koklanmış bir çiçeği atmak sokağa yem arayan güvercini kana belemek vurmak önce birini, sonra ağlamak çiçeklere ağıtlara bağlamak anıları söndür şu geceden kalan ışığı yüzükoyun şu resmi kaldır duvara şu gazete, şu tavan, şu yatak içimde bu çalkantı bu deprem hadi bir türkü söyle, hadi bir türkü söyle hadi bana hasan de, çağır adımı bu başka olmıyacak
Sayfa 130 - UYKUSUZ BİR GECENİN SABAHINDAKitabı okudu
Reklam
söndür şu geceden kalan ışığı o resmi hemen indir karşımdan şu masayı şuraya çek uzak dursun sandalyeler birbirinden ola ki konuşurlar at sokağa şu saksıyı direnmektir çiçeklenmek mektup kitap gazete kâğıt kalem bardak tabak ne varsa defet gitsin beynimde bu hınzır böcek bu edepsiz kımıltı bu başka olmıyacak
Sayfa 127 - UYKUSUZ BİR GECENİN SABAHINDAKitabı okudu
Her daim elimde bir fener olmalı aydınlık ihtiyac'tır
"İstediğin zaman ışığı söndür, senin karanlığını da tanır ve severim."
Rabindranath Tagore
Rabindranath Tagore
İstediğin zaman ışığı söndür, senin karanlığını da tanır ve severim.
600 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.