Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaptığımız şaka, latife ve espriler içerisinde asla Allahın isimleri, ayetleri, peygamberleri ve İslam'ın değerleri ile alay etmeyi barındırmamalıdır.
Birilerine göre şekillenmiş bir İslam anlayışımız olamaz. İslam'a göre şekillenmiş insan tiplerimiz vardır.
Reklam
Çok imansız bir din anlayışımız var. 50 bin liraya umreye 230 bin liraya hacca gidip İslam'ın davası diye aç-susuz olan Gazzeli çocuklara dua ediyoruz. Hiç utanmıyoruz, yüzümüz de kızarmadığı için gören de nur yüzlü diyor. Peygamber bu durumda hac-umre yapar mıydı sizce? ...✍️🏻—Yavuz Yıldızbaş
Ruh ölçümüz, zaman ölçümüz, iş ölçümüz, tarih muhasebemiz, insan ve toplum meselelerini bütün bütüne örgüleştiren ideolocyamız; tek kelimeyle ve dünyada tek örnek hâlinde, bütün bunların yekûnu "İslâm'a muhatap anlayışımız'la geliyoruz!..
Ben fakirken de Müslümanca bir hayat yaşarım, zenginken de Müslümanca bir hayat yaşarım. Buradaki kriter ise peygamberin hayatıdır. Fakir için de kriter budur, zengin için de budur. Kimse bu kriteri değiştiremez. Değiştiriyorsa bu onun kendi sorunudur ben onu eleştiririm, eleştirme hakkım doğar. Ama takva ve züht bu İslâmi hayatın bizzat kendisidir. Benim zenginliğim bunu benden koparıyorsa demek ki orada bir sakatlık vardır. Yani şu demektir, İslâmi görünüş itibariyle yani lâfzî anlamda bir İslâm anlayışımız vardı ve onun muhtevası yoksullaştırıldı, içi boşaltıldı. Bugün de rastladığımız bu. Müslümanlar keşke cemaatler halinde olsaydı. Dayanışmadan gelen bereketi kaybettiğimiz için belki böyle bankalara muhtaç olduk.
Sayfa 331Kitabı okudu
260 syf.
·
Puan vermedi
Halimizi Test
Bir: Namaz ve vaktinde mi? İki: Kur’an tilaveti? Üç: Nafileler ne kadar, sürekli mi? Dört: İslam anlayışımız nasıl; bir bütün mü, hoşumuza giden keyfimizi bozmayan kadar mı? Beş: Allah yolunda infak var mı? Altı: Zikir ehli miyiz? Yedi: Allah'ın ayetlerini dinlerken ne durumdayız? Sekiz: Ailemiz nasıl, dinde ailece miyiz yoksa bireysel miyiz? Dokuz: Allah'a davette, kötülüğün engellenmesinde görevimiz var mı? On: Arkadaş çevremiz kimlerden oluşuyor? Kitapta etkilendiğim kısım bu sorular olmuştu. Cevap veremediğimiz belki de verecek cevaplarımız olmadığı için bahaneler ürettiğimiz sorular.. Kitabın içeriği de halimizi güzel bir şekilde tüm konularla izah ediyor. Elimizin altında bulunması gereken ve daima hallerimiz yenilememiz için ve mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Halimizin İzahı
Halimizin İzahıNureddin Yıldız · Tahlil Yayınları · 2010476 okunma
Reklam
Necip Fazıl’dan Türk-İslamcılara cevap
Üstad Necip Fazıl Türk-İslam, Kürt-İslam , Arap-İslam gibi eklemelere şiddetle karşı çıkıyor. Türk de, Arap da Kürt de müslüman olduktan sonra Türk,Kürt ve Araptır. Büyük Doğu Mimarı ( N.Fazıl) bu hususta mealen diyor ki: “ Bizim milliyetçilik anlayışımız şudur: Biz İnsanların ırkına ,cesedine ,kimyasına bakamayız. Bizim millet örgütümüzü millet yapımızı Hz.Muhammed (sav) tayin etti.” Bir gün konferans veriyor. Orada gençler var.Bağırıyorlar, diyorlar ki : “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar müslümanız!” Üstadın bu ifadeye cevabı: “Tanrı Dağı bir put ismidir. Hira ise Kainatın efendisine vahyin nazil olduğu sadece bir mekan adıdır ve zıt manalar asla birleşmez.” İslam sentezi reddeder. Türk -İslam sentezi olursa birileri Kürt-İslam sentezi ile çıkar, Siz Türk-İslam sentezi ile çıkarsanız birileri Arap-İslam sentezi ile gelir. Yap Hep İslam,Ya hiç islam! Dolayısıyla N.Fazıl diyor ki :”Bütün davamızın hülasası :”Ne mutlu Müslümanım diyene’dir.” Türk İslam,Kürt İslam, Arap İslam tipi bir sentezi Hz. Muhammed’in yolu kabul etmez. Eğer kabul etseydi , Allah rasulü(sav) Habeş’li Bilal’le , Rum Suheyb’le, İranlı Selman’la değil , Amcası Ebu Leheb ile yürürdü.
Sayfa 212 - Bu sözler Aynı zamanda İsmet Özel ve diğer sözde dindar milliyetçi geçinenleredir.Kitabı okudu
Ekmeğe Dair Birkaç Söz
Özellikle küçükken yer sofrasında yemek yerken ekmeği yere koyma gafletinde bulunduk mu bunu fark eder etmez telaşlanır, ekmeği alıp öperek alnımıza kor ve sofraya geri koyardık. Bu telaş suni değildi ki tam aksine kısa süreli bir nedameti doğururdu. Bunu biz büyüklerimizden görmüştük, ekmek nimetti, ve bir şeye nimet denildi ise o azizdi. Nimet Allah'ın bize lütfettiği şey idi. Ona nankörlük Allah'a nankörlüğe dönüşmüştü. Şimdi bizim neslimiz masada yemek yemeğe devam eder (yer sofrasında bir ayağımızı yukarı dikerek midemize baskı yapışımızı ve az yeyişimizi hatırlayın) ve İslâm ahlakını burada da tebarüz ettirmez ise sonraki nesiller nankörlüğü normal addedecek, ekmeğe kıymet verene şaşkın gözlerle bakacaklar. Üzerimize düşen vazife büyük, önce kendi ailemizde sonra dost çevremizde halka halka diriltmemiz gereken sünnete içkin kültür anlayışımız var. Modernistlerin ve entelektüellerin taşrayı aşağılamasına bakmayın, onlar arada kalmışlıklarının üstünü örtmek derdindeler. Batının düşük gayri meşru çocukları mesabesinde zihinleri.
" Birilerine göre şekillenmiş bir İslam anlayışımız olamaz. İslam'a göre şekillenmiş insan tiplerimiz vardır. "
Peygamberimiz'in çok eşliliği hem müslümanların hem gayr-i müslimlerin merakını çekmiştir. Bu hususta iki şey söylemek yeterli olacaktır: kendisinden önceki peygamberlerin de çok eşi olmuştur, Bu İslâm Peygamberinin bir özelliği değildir. Ayrıca olayları niteliğinden ziyade niceli ile ilgilenmek şuurlu insanların yapması gereken şeydir. Zira hayatlarının her anını mü'minlere örnek olduğu için bütün Peygamberlerin her işi sırlı birer hâdisedir. Bu sırları çözmek bize düşmez ama anlayışımız bu kavrayışın üstesinden gelecek olgunlukta olmalıdır. Bu söylediklerimiz müslümanlar içindi. Gayr-i müslimlere söylenecek şey ise "sizin dininiz size bizim dinimiz bize" olacaktır.
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
Selamün aleyküm; Başta hanım kardeşlerim olmak üzere bu inceleme yazısının okunmasını temenni ederim. Kitap isminden de takdir edildiği üzere 7’den 70e bir hanıma yakışan tesettürün inceliklerini anlatıyor. Ama nasıl anlatmak. Bu zamana kadar nefsime ağır gelen çok şey vardı. Elhamdulillah tabular bu kitapla yıkılmasa da başka vesileler ile
Hanımefendi! Tesettür Ederim...
Hanımefendi! Tesettür Ederim...Burak Kızıldaş · Muallim Neşriyat · 2017206 okunma
Ahlak Ulan Ahlak..! (Şunu bir okuyun hele)
Tabiatta tekrar hakimdir. Herhangi bir ağaç bahar geldiğinde ben yeşermeyeceğim diyemez. Yeşermiyorsa ölüdür zaten. Hayvan ve bitkiler tabiat kanunlarına uymaya mecburdurlar. Ancak insan farklıdır. İnsanda iç güdü (nefis) ile birlikte bir de akıl vardır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en büyük özelliklerinden biri seçme, değiştirme ve inşa etme potansiyelidir. Eğer insan bu aklı iyiye kullanırsa iyi, kötüye kullanırsa kötü ahlak sahibi olur. İyiyi ve kötüyü de ahlak anlayışımız belirler. Her medeniyetin kendi ahlak anlayışı vardır. Hak-batıl mücadelesi de doğru ile yanlış ahlakın çatışmasıdır. Her hareket ve ideolojinin kendi ahlak anlayışı vardır. (Elhamdülillah ki biz İslam ahlakını benimsiyoruz. Acaba benimsiyoruz muyuz diye uyuz bir soru sorayım.Hatta biraz daha soruyu hususileştireyim; Kapitalizm de ahlaktan bağımsız bir hareket olmadığına göre Kapitalizm ahlakı Müslümanların ahlakından ne aldı diye bir soru bırakayım...) Ahlak varsa insan her istediğini yapamaz. Sınırsız özgürlük peşinde koşanlar ahlak tanımayanlardır da denebilir. Bir toplumun ahlak anlayışına ters davrananlar o toplumun huzur ve güveninin bir kısmını gasp etmiş olurlar. Bu gasp da karşılıksız bırakılmamalıdır. Bu sebepten dolayı hukuk vardır. Neyse bu mevzu uzar... Sadettin Ökten Hoca'nın gençlerle başbaşa programından alıntılar ve üzerine zeyl diyelim...
İslam anlayışımız
Biz islamı'in hayatın her alanını düzenleyen , her konuyla ilgili bir hükmü olan, hayat için sağlam ve hassas bir düzen kuran , insanların maslahatı için gerekli sistemler öneren ve hayati bir öneme sahip sorunlar karşısında eli kolu bağlı olmayan kapsamlı bir ''anlamlar dünyası " olduğuna inanıyoruz.
Türk, Müslüman Olduktan Sonra Türk'tür Üstad şişeyle suyun terkibi/sentezi olmaz hesabı Türk İslam, Kürt İslam, Arap İslam gibi eklemelere şiddetle karşı çıkıyor. Türk de, Arap da Kürt de Müslüman olduktan sonra Türk, Kürt ve Arap'tır. Büyük Doğu Mimarı bu hususta mealen diyor ki: "Bizim milliyetçilik anlayışımız şudur: Biz insanların
Mu’tezililer zati ve fiili sıfatlar arasında bir ayrım yaptılar. Ezeli sıfatlar anlayışını reddetmeleriyle uygunluk içinde bir çoğu, Allah’dan ayrı olmaları şartıyla bu sıfatların ezeliliğini içine alacak dereceye varan semantik bir itirafta bulundular. Hayat, kudret ve ilim gibi zati sıfatlar öyle sıfatlardır ki, Allah’ın bunların zıtlarıyla tavsif edilemeyeceğini ileri sürdüler. Şöyle ki, hayy (diri), kadir ve alim olan Allah için ölü, aciz ve cahil demek caiz değildir. Sevgi, irade, cömertlik, rahmet, kelam, adalet ve yaratma gibi fiili sıfatlar ise Allah hakkında tasdik ya da inkar edilebilirler. Objeleri ile muayyen bir irtibat içinde olan ikinci gruptaki sıfatlar bizim Allah anlayışımız için elzem değildirler, ne de, birinci gruptaki sıfatlar gibi, ezeli olarak Allah’a aittirler fakat sadece ârizi ya da hadistirler. ?
Sayfa 85
124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.