İnanç, insan ruhunda bir fıtrattır. Bu manada bir batı bilgini şöyle diyor : «Niçin Allah'a iman ettiğim sorulsa vereceğim cevap, niçin yemek yiyor, su içiyor ve uyuyorsun? sorusuna verdiğim ce­vabın aynı olacaktır. Çünkü yemek, içmek ve uyumak maddi varlığım için bir zarurettir, iman da ruh varlığım İçin bir zarurettir.»
Anayasa yapmak fikri iyi; ancak ortaya beklenmedik bir alay sorun çıktı: devlet İslam devleti mi, değil mi? Hükümdar kanun dışında mı, değil mi? Halk iradesini temsil edeceği farz edilen meclisin hükümdarın kabinesini denetleme, düşürme hakkı var mı, yok mu? Parlamentonun yasama yetkisi olacak mı, yoksa meclisin sadece bir danışma ve bütçe denetleme, onaylama rolü mü olacak? Müslüman olmayanlar parlamentoya girecek mi, girmeyecek mi? Girecekse bunlar şeriata aykırı kanunlar yaparlarsa ne olacak?
Reklam
+522
Avrupa; Antik Çağ, Rönesans, Reform, Aydınlanma ve Modern Çağ ile tanımlanırken, bir bakıma Orta Çağ dışarıda tutulmuştur. Bu da demek oluyor ki, Orta Çağ, İslam'a taşınmıştır. Tam da 19. yüzyıl felsefesine uygun olarak, İslam'ın dünya tarihindeki misyonu her şeyden önce, Orta Çağ başlarındaki krizde kaybolan Antik Çağ bilgisini korumak ve Batı'ya aktarmak olarak görülmektedir. Batı bu şekilde antik mirasını yeniden keşfedebilir ve yaratıcı bi şekilde geliştirebilirken, Doğu, Orta Çağ'da sıkışıp kalmıştır.
Affetmek üzerine
Affedici olmak mutlulukla ilişkili, ama belki de uygulanması en zor etkinlik olarak göze çarpmaktadır. Çalışmalar, affedicilik düzeyi yüksek bireylerin daha mutlu olduğunu ortaya koymuştur.
Destek Yayınları 7.basımKitabı okuyor
Köktendinciliği Haçlı Zihniyetine Alet Etmek
3. Bush ve Bin Ladin'in konuşmalarının birbirlerine iki yumurta kadar benzediğini görmüştük. Fakat Bin Ladin bir devleti değil, sadece “özel” bir örgütü yönetiyor. Bugün uluslararası tabloyu önyargısızca analiz etmek isteyen herkes, uluslararası siyasetini bir kutsal savaş ideolojisiyle ilişkilendiren tek devletin ABD olduğunu söyleyecektir. Pek çok selefi gibi Bush da “kafire” karşı bir “Haçlı seferi”nden bahsediyor. Üstelik farkında olmadan, Ortaçağ Haçlılarının dilini kullanıyor. Bernhard von Clairvaux'a göre bir Müslümanı öldüren Haçlı askeri homicida (insan katili -çev.) değil, malicida (şeytan katili —çev.) kabul edilmeliydi. Zira Müslümanlar kelimenin tam anlamıyla birer insan değillerdi; daha ziyade “şeytan”ın kaba bir şekilde vücut bulmuş halleriydiler." “Seküler” ve “uygar” Batı'nın “barbar” ve “ruhban” İslam'a karşı Haçlı seferine şu ya da bu şekilde suç ortağı olan tüm köktendincilik analizleri, hem mantıksal hem tarihsel olarak anlamsızdır ve siyasi olarak yıkıcıdır!
Sayfa 88-89
Köktendincilik Batı Düşmanlarına Özgü Değildir
1. İlk kez 1997 yılı başlarında İtalyanca yayınlanan bu metin, “köktendincilik” kavramının sadece ve her daim Batı düşmanları ve özellikle de İslam kastedilerek, dogmatik ve banal bir politik içerikle kullanılmaması gerekliliğini vurguluyor. Metnin yayınlanmasından iki yıl sonra Yugoslavya savaşı patlak verdi. Bu savaşın nasıl
Sayfa 81-85
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.