Hıristiyanların “abartılı cinsellik korkusu” modern zamanlara kadar devam ederken, Müslümanlar, tam aksine, modern zamanlara kadar cinsellikle daha barışık olageldi. İslam hukukunun en muhafazakâr âlimleri bile, “kadınların cinsel zevk hakkı”na atıfta bulunurlardı. İslam âlemindeki cinsellik tasavvuru da, Batı’dakinden çok farklıydı. Batılılar cinsel ilişkiyi erkeğin kadın üzerindeki üstünlüğünü gerçekleştirdiği bir “savaş alanı” olarak görürken, Müslümanlar “yumuşak, paylaşılan zevk” olarak değerlendiriyorlardı. Ayrıca, Müslümanlar, “cinsel tatminin, uyumlu bir sosyal düzen ve mamur bir medeniyet için gerekli olduğuna” inanıyorlardı.
Fakat, o günden bugüne, köprünün altından çok sular aktı. İslam ve Hıristiyan kültürleri arasında sanki roller bugün neredeyse tamamen değişmiş durumda. Genç kuşakların cazip Batı kültüründen büyülenmesinden, Müslüman din adamları şikâyet ediyor. İslam, son derece katı disiplinli ve hatta bazen kendi kendine eziyet eden bir din olarak görülürken, Hıristiyanlık ise, esnek ve özgürlükçü bir dinmiş gibi algılanıyor. Aynı şekilde “cinsellik korkusu” denen şey de, Batı değil İslam toplumlarında görülüyor.
Kısacası Batı bugün özgür, rahat ve zengin... İslam âlemi ise fakir, endişeli ve tam olarak özgür değil...
Peki ama niçin? Ne oldu da böyle oldu?
Eğer İslam Doğu’yu aydınlattıysa, o aydınlanmış Doğu’ya ne oldu?
DOĞAN KİTAP - İnceleme/Araştırma