Güzel kıraatli imamların ardında kılınan cuma namazlarında kalbe düşen nedamet cemresini tanıyanlar vardı orada. Bir de ahşap camilerde kılınan yatsı namazına müteakip okunan Amenerrasulü inşirahını yüreğe neşredenler. Sabah ezanları bana hep ölümü hatırlatır mesela. Nedamet, inşirah ve ölüm. Mütmain bir ölüm. Bir Cuma vakti kopacak kıyamet. Ruhun
Çağımızdaki İslam savaşçısı da
ya Bedir,
ya Uhud,
ya Hendek Savaşı'nı yapacaktır. Aksiyon bu savaşlardan birinden geçmek zorundadır. İslam ilahi teklifle yüklü olarak,bu ilahi Savaş modellerinden birinin dışında savaş tertibine giremez. Bu savaş tertiplerinin dışında İslam ya savaşta değildir ya büsbütün yoktur. Birkaç yüzyıldır Uhut modeli savaşlar veriyoruz. Savaşlarımız, çok kısa süreli ihlaslarımıza karşı bir Bedir görünüşünü alıyorsa da, hemen arkasından Uhut'un kalın bir lav örtüsü gelip onu kaplıyor. Uhud savaşları vere vere Hendek modelinde yaklaştık.
Bedir bir tez, Uhud bir antitez, Hendek ise sentezdi.