Ey ruhum, günün birinde gerçekten de iyi, sade, yalniz başina, tüm çiplakliğinla seni kuşatan bedenden daha görünür olacak mısın? Günün birinde sevme zevkini ve âşik olmanin doğasini tadacak misin?
Başkalarinin verdiği imkânla işik saçan biri olma, başkalarinin yardimiyla elde edilecek sükunete ihtiyaç duyma. Özetle bir insanın kendi başina dik durmasi gerekir, dik tutulması değil.
Belki de ün düşkünlüğüdür seni yıpratan. Fakat her şeyin ne kadar çabuk unutulduğunu, her yanını saran sonsuz zaman uçurumunda yok olup gittiğini görüyorsun işte; alkışların boşluğunu, sana ün bahşedenlerin öngörülemez kaypaklığını ve tüm bunların sınırlandığı daracık alanı.
Kalabalık şehirde, dost, aile kalabalığı arasında olduğu halde; ne deniz dibinde ne de yeryüzünde benzeri olmayan korkunç yalnızlığı içinde ivan İlyiç son zamanlarda yüzünü kanepenin aralığına çeviriyor, ancak geçmişin hayaliyle yaşıyordu.
"İçimden ona da kendime de tekme atmak geliyordu, öyle güçlü bir tekme ki herşey ve herkes sevinçle dans etsin; farklı, daha güzel, cesur ve ahlaklı bir hayat uğruna bugünü yaşayan insanlar, sevgi ve neşeyle dans etsin.
Bu insanlar bana oldukça tanıdık geldi,
"Eski sözlere ve köhne fikirlere sımsıkı bağlı olan bu insanlar, bu sözlerin ve fikirlerin içinde donup kalmışlardı. İradeleri sabitti ve geleceğe doğru ilerlemeye güçleri de yoktu. Dışarıdan gelen bir darbe onların alıştıkları yerden çekip attığında, dağdan yuvarlanan bir kaya gibi alaşağı oluyorlardı. Bu insanlar geçmişle ilgili anılarının ölü gücüyle, acıya ve zulme karşı hastalıklı sevgileriyle, köhneleşmiş gerçeklerin mezarlık bekçişi olmakta direniyorlardı,"
"Daha az yemek yenen, daha az kavga dövüş olan, sonu gelmeyen şikayet ve ricalarla Tanrı’nın rahatının kaçırılmadığı, öfkeli sözlerle insanların hakarete uğrayıp yargılanmadığı yerlere gidebilmeyi çok isterdim!"
"Tanrım, keşke bir an evvel büyüsüm.
İçim daraldı! Artık yaşamaya tahammülüm kalmadı.
Derin sulara atlar boğulursam
Beni bağışla Tanrım!
Hiçbir şeyden fayda yok
Kitaplardan bile!
Şeytan kuklası Matryona nine
Kurt gibi bana bağırıyor.
Tanrım hayat bana çok dert çektiriyor!"