.
“İstanbul'un orta yeri sinema
Garipliğimi, mahzunluğumu duyurmayın anama”
Böyle diyordu bir Şiirinde Orhan Veli
Demesine ben de derim amma
Benim anam duymaz
Çünkü benim anam öldü
Salavan dağına bakan bir mezarlığa gömüldü
Benim sinemamda
Artık anamın filmi oynamaz
Ben sıradan bir filimde oynuyorum
Kendi filmimde
Jenerikte adım küçük harflerle yazılı
Kendi sesimle ve irticalen konuşuyorum
Kendi kendime
Gün batımı çığlık çığlığa son kuşlar
Ufuklar bir gelincik kızılı
Açmışlar göletin kapağını
Gece karanlığı doludizgin gelir
Biraz sonra burada
.
Bir yemişin, hamlığından kurtulması sürecini insancaya çevirirken, geçmesi gerekebilecek süreyi çok uzatıyorum; bu da, ağır kanlı birağaç olduğuma verilsin. Elimden ancak bu kadarı geliyor.
"Masalın da Yırtılıverdiği Yer", Göçmüş Kediler Bahçesi
Bilge Karasu'nun metinlerinin belirgin bir özelliği var: Birçok edebiyat metninde bir arka
.
Urumelihisarı'na oturmuşum;
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum:
"İstanbul'un mermer taşları;
Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları;
Gözlerimden boşanır hicran yaşları;
Edalı'm,
Senin yüzünden bu hâlim."
"İstanbul'un orta yeri sinema;
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş; bana ne?
Sevdalı'm,
Boynuna vebâlim!"
.
İstanbul'da, Boğaziçi'nde,
Bir fakir Orhan Veli'yim;
Veli'nin oğluyum,
Tarifsiz kederler içinde.
Urumelihisarı'na oturmuşum;
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum:
"İstanbul'un mermer taşları;
Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları;
Gözlerimden boşanır hicran yaşları;
Edalım,
Senin yüzünden bu hâlim."
"İstanbul'un orta yeri sinama;
Garipliğim mahzunluğum duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş; bana ne?
Sevdalım,
Boynuna vebâlim."
İstanbul'da, Boğaziçi'ndeyim;
Bir fakir Orhan Veli;
Veli'nin oğlu;
Târifsiz kederler içindeyim.