Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Meclis'te muhalefeti "bağımsızlar" sürdürmeye devam ettiler. Onlara en büyük desteği ise Gazi veriyor, en keskin çıkışlanı kendi kurduğu partiye karşı, bizzat kendisi, üstelik acımasızca yapıyordu. Başbakan İsmet İnönü ise Atatürk'ün bu tavrından rahatsızdı, Bakanlarının uluorta herkesin önünde azarlanmasına, kimi zaman
İstanbul'un sırrı sınıflanmamış, düzenlenmemiş, bilgisi ortaya konmamış, içinde yaşayanlarca anlaşılmamış olmasıdır. Kalabalıkların, şehrin tarihten gelen zenginliğini kat kat üstüne eklemlenmiş uygarlıklarını, onlara sahip olmadan, bir yabancı gibi yalnızca sezerek yaşamasıdır burada hayat tarzı.
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Boğaz bana daima zevkimizin, duygumuzun büyük düğümlerinden biri gibi gelmiştir. Öyle ki, onun bizde külçelenmiş mânasını çözdüğümüz zaman büyük hakikatlerimizden birini bulacağız sanmışımdır. Bu bir hayal olabilir. Birçok güzellikler insana kâinatın eşi veya eşiti oldukları vehmini verirler. Onlarla karşılaştığımız zaman bizde büyük, kendi
Sayfa 176Kitabı okudu
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Agâh Sırrı Levend'in mükemmel yazısı
MEHMET EMİN YURDAKUL'UN KİŞİLİĞİ Agâh Sırrı Levend Bir toplumda beliren yeni düşünce akımlarını, değişen edebiyat ve sanat hareketlerini, kendilerini meydana getiren nedenleri incelemeden, yalnız görünüşlerine bakarak açıklamaya çalışmak çok yanıltıcı olur. Kişisel bir heves ürünü gibi görünen bir eserin bile, sonradan yeni bir devrin
Reklam
Fatih Sultan Mehmet, 1481 yılında büyük bir orduyla sefere çıktı. Ancak Gebze'de aniden ölüm meleğine teslim oldu. Seferi tamamlamaya ömrü yetmedi. Peki, Fatih, ordusuyla nereye gidiyordu? Bu sefer hazırlığı Roma üzerineydi diye yazan tarihçiler oldu. Ordusuyla bir yere giderken kimseye haber vermezdi. Hayattayken kimseye bir şey söylememişti. Hiç kimse gerçeği bilemedi. Acaba Endülüse mi gidiyordu? Fatih'in doktoru Yakub'u, Padişahı kurtaramadı diye yeniçeriler orada infaz ettiler. Tedavi niyetine verdiği ilaçlarla zehirlediğini bilmiyorlardı. Acaba Endülüs'ü kurtarmak için Fatih Sultan Mehmet, Roma üzerine ve özellikle Vatikan'a mı gidiyordu? Bu sırrı Fatih beraberinde götürdü. Vatikan'ın fethedilmesi ile Haçlı-Hristiyan dünyası büyük bir darbe yerdi. Bitiş noktasına gelirlerdi. Zaten Roma-Vatikan'ı almadan İstanbul'un fethi tam olarak işe yaramazdı. Fatih Sultan Mehmet, Roma-Vatikan'ı da alıp “stratejik fethi” tamamlamak istiyordu. Fakat durdurdular
Nureddin Mahmud 'un , 3 hedefi/ ideali vardı. Dünya İslam Birliği Kudüs'ün yeniden fethi İstanbul'un Fethi Nureddin ve daha önce babası İmadeddin İslam Birliği için zemin hazırladılar; Selahaddin Eyyubi İslâm Birliğini kurup Kudüs'ü kurtardı. İstanbul'un fethi de üç asır sonra Fatih Sultan Mehmet 'e nasip oldu.
66 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.