Her gün böyle gelip dünyadaki yerini alıyor.
'Zor olan, diyor, şiirin hayatını yaşamaktır.
Yazmak sonra gelir hep.' Bir bardak su ister
Gibi kolay çıkıyor bu sözler ağzından.
Kendiyle daha bir içli olmak için sonra
Her zamanki eski koltuğuna gidip oturuyor.
Göz göze geliyor ağaçlarla denizle gökle. Bir top
Karanfilde gezdiriyor ellerini. Burnuna götürüyor.
Sesleri dinliyor sonra. İyi akşamlar diyen
Yoldan geçen bir sesi. Gürültülerle inen sabahı.
Sessiz otları. Düşen günü.
.........................Sesleri.Sesleri.Sesleri.
Böyle bütün gün sesleri dinleyip
Çekiliyor sonra,
.........................dünyadaki yerine.
* Dip Not : Şiirinin biçemine yetersiz sayfa yapısı nedeniyle ( Mobil ) sâdık kalamadığım için özür diliyorum ve ayrıca bu kitap uzun zaman önce elimdeydi ve artık yok. Şiirin bulunduğu sayfa numarası o yüzden girilmemiştir.
“Merhaba, odam boş mu? Merhaba oda boş mu? Odam boş mu? Oda boş mu? Yeriniz var mı? Merhaba, yeriniz var mı? İyi akşamlar, yeriniz var mı? İyi akşamlar, odam boş mu? İyi akşamlar, oda boş mu? İyi akşamlar döndüm ben, odam boş mu? Merhaba..."
Aşk
- Doğru zamanda doğru insana cesaret debilmektir.
- Üçünden biri eksik olursa aşk olmuyor mu?
- Olur olur da kalbin illa ki kırılır ve ben gerçek bir aşkın kalp kıracağına inanmam.
- Şaşırtıyorsun beni.
- Eve geç kalma Aras.
- İyi akşamlar çapraz. Var mı bir isteğin?
- Aşkı bulman.
- Deneyeceğim, eyvallah...
Kımıldanır mahallemin daralan ruhu
Basma perdelerimde gün batarken.
Atıp saatler süren uykusunu
Odama uzanır akasyam pencereden.
Kırmızı uzak damlarda bir serinleme,
Uyanır gündüz uykusundan evler,
Kapılarda işleri ellerinde
Kadınlar giyinip kocalarını bekler.
İyi insanların ruhudur yakınlaşır,
Takunya sesleri gelir evlerden,
Yalnız bu dem rahat bir dünya taşır
Bin mihnet dolu kafasında yorgun beden.
Her şeyin geliş saatidir akşam
Mahallede ömürler akşamüstü başlar;
Hepsi burda buluşmaya gelir akşam,
Başka dünyalardan ayaklar, başlar.
1937
(Varlık, 1.12.1951)
Sonra gittin.
Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.
Söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini
Bir yeşil fanila gibi ipte, alıp ütüleyecektim.
Herkese iyi akşamlar demeyi öğretecektim gözlerine.
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Sonra gittin.
en iyi akşamlar cumartesi akşamlarıydı tabii ki. pazar günleri akşamdan kalmalığımızı üstümüzden atabiliyorduk. genellikle yine sarhoş olur, akşamdan kalmalığımızı tazelerdik gerçi, ama hiç olmazsa o halde köle maaşı ile çalıştığımız ve bir gün kovulacağımız ya da ayrılacağımız işe gitmek zorunda değildik.