Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müşahede böyle bir bilgidir. Kâğıtta eğitim ne kadar iyi planlanırsa planlansın muhakkak unutulan detaylar olur. Bu yüzden saha ve deneyim çok şey ifade eder.
Bu bölümü Barış Özcan'dan dinlemiştim.Yorumda.
Düşüncelerin bir zamanlar iyi ya da kötü olmuş olması fark etmez; ince beyaz hasırlara savruluvermesin, birer bela olup çıkarlar: "Basıldı" der buna Papalagi. Bu söz şu demeye gelir: Bir düşünce hastasının kafasından geçirdikleri, bütün büyük şeflerin binlerce eline ve istencine sahip esrarlı ve olağanüstü bir makine tarafından yazılır. Ama bir kere iki kere falan değil. Defalarca, sayısız kez, hep aynı düşünce. Bu düşünce hasırları bir araya getirilip tomar yapıldı mı, Papalagi buna "kitap" adını verir ve ülkenin dört bir yanına yollar. Bu düşünceler bir kez adamın içine girdi mi bulaşır, kalır. Bu düşünce hasırlarını tatlı muzlar gibi yutarlar, her kulübede kutular dolusu yığılıdır. Şekerkamışına dadanan sıçanlar gibi genci yaşlısı başına üşüşür. İşte bu yüzden, çokları, her aklı başında Samoalının sahip olduğu doğal düşünmeden yoksundur. Aynı şekilde çocukların kafalarına da doldurabildikleri kadar düşünce doldururlar. Çocuklar her gün düşünce hasırlarını didiklemek zorundadırlar. Bir tek en sağlıklı olanları bu düşünceleri kendilerinden uzak tutarlar, bir ağın deliklerinden süzülürcesine ruhlarından salıverirler. Ama çokları kafalarına, en ufak bir boşluk kalmamacasına, ışığın zerresi bile içeri sızmamacasına düşünce yüklerler. Bunun adına "ruhu eğitmek", sonuçta ortaya çıkan çılgınlığa da "eğitim" derler.
Reklam
"Devlet'ten Millete" genellikle gazetenin başyazısı idi. Başlarda Galip ağabey (Galip Erdem) yazıyordu. İlk sayı yazısı da ona aittir. Her ne kadar Galip ağabeyin tembelliğinden şikâyet etsek te Devlet'e en çok yazı yazanlardan birisi idi. Hem başyazıyı yazardı. Hem kendi sütununda Mektupları yazardı. Galip ağabeyi iyi yazı
KÜBİTEM GÜNLERİ: Gazetenin, Atatürk Bulvarı üzerindeki bir kapıcı odasında ne kadar zaman çıkartıldığı hakkında net bir bilgi yok. Ama Sadi Somuncuoğlu'nun önderliğinde üniversite hocalarına bir yer tutulması için yapılan çalışmalar neticesinde Meşrutiyet caddesi üzerinde ama girişi Bayındır Sokakta olan 58/2 numaralı daire KÜBİTEM adına
GAZETENİN BİR HAFTASI: KÜBİTEM için tutulan daire Devlet gazetesinin en lüks bürolarından birisi idi. Apartmanın girişi Bayındır sokaktandı ama salonu Meşrutiyet caddesine bakardı. Üç oda ve bir salondan oluşan büronun bir odası sırf Dündar Taşer'e tahsis edilmişti. Dündar Taşer misafirlerini burada karşılar görüşür, sohbetlerini burada
Eğitim, katılımcıların iş ve ilişkilerini geliştirmeye ve iş ortamında genel anlamda motivasyonun ve performansın iyileşmesine yardımcı olmuyorsa ne kadar iyi izlenim bırakırsa bıraksın zaman ve para kaybından başka bir şey değildir. S:263
Reklam
Her şeyden önce, bir eğiticinin işinde başarılı olması için okullardaki eğitim ile şirketlerdeki eğitim arasındaki farkları iyi görmesi gerekir. Eğitim bir kişiyi yaşama hazırlamak için ihtiyaç duyulan bilgi beceri ve tutumun kazandırılması sürecidir. Şirketteki eğitim Bir şirketin çalışanlarının davranışlarını biçimlendirme sürecidir böylece onlar belirli bir durumları tepki olarak arzulanan performans beklentilerini karşılayabilirler. S:21
- Tarihe merakı olmayan, tarih bilinci gelişmemiş bir toplumuz. Bunun sorumlusu kim? Eğitmenler mi, eğitim sistemi mi, aileler mi? - Anne babalar. Artık bayağı yüksek tahsilli bir jenerasyon da çıktı, ama değişen bir şey yok. Bizde yüksek tahsil ve para daha iyi barbekü partisi yapmak demek.
"Aydın olmak, efendi kıyafetleri giymek, boynuna kolalı yakalıklar takmak ya da başına son moda bir şapka geçirmek değildir. Aydınlar, halkın beynidirler. Bu halk sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra güzel maaşlar alasınız, akşamları restoranda oturup yiyip içesiniz, sözümona 'kiraathane' denilen yerlerde oturup kâgit veya domino oynayasiniz diye yetiştirmedi. Böyle yaptığınız takdirde 'entel' değil 'dantel' olursunuz. Sizler ki ulusun aklını, ulusun iradesini ve enerjisini, ulusun vicdanını harekete geçirmekle yükümlüsünüz. Ulusun düsüncelerini uyandırmak zorundasiniz. Köylüsünü, işçisini, alt tabakadan herkesi eğitmek ve onlara daha iyi koşullarda nasıl yaşayacaklarını , o koşulları nasıl oluşturacaklarını göstermekle mükellefsiniz.
... Düşünebildiğim en komik örnek, yaygın eğitim işlerini yürütenlerin aptal ve haylazları çalışkanlarla birlikte bir üst sınıfa geçirmeleridir çünkü bütün insanlar eşit yaratılmıştır, eğitimciler size ciddi ciddi böyle der, sınıfta kalan öğrenciler korkunç bir aşağılık duygusu yaşar, derler. Hepimiz biliyoruz ki, bazı insanların bizi inandırmaya çalıştıkları gibi insanlar eşit yaratılmamıştır... Bazıları ötekilerine göre daha zekidir, bazı insanlar doğuştan kazanılmış daha fazla olanağa sahiptir, bazı insanlar ötekilere göre daha fazla para kazanır, bazı kadınlar başka kadınlara göre daha iyi kek yapar... Bazı insanlar pek çok başka insanın normal kapsama alanı içine girmeyen yeteneklere sahiptir.
Sayfa 261 - AtticusKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.